Hindistan’da 5000 yıl önce (bazı kitaplara göre 3000) doğan Ayurveda, insanoğlunun doğayla uyumlu yaşamasının, doğada şifa bulmasının anahtarıdır. Bu antik sistem, Ayur + veda köklerinden gelen Sankrist dilinde bir kelimedir. Kelime anlamı olarak; Ayur: hayat, Veda: bilgi, bilim demektir. Hayat bilgisi, hayat tecrübesi ve doğru yaşam olarak tercüme edilir.
Bin yıllar önce bu Vedik bilim, insan bedenindeki tüm sistemleri (dolaşım, sindirim, boşaltım, solunum, sinir, endokrin, üreme ve lenf) ve bu sistemlerin sağlıklı olarak işlemesinin nasıl olacağını çözerek, gerekli formülleri yazılı belgeler yani Vedalar’a kayıt etmiş ve günümüze kadar aktarmıştır.
Bugün Ayurveda; beden, zihin ve ruh dengelemesi olarak tanımlanır. Bize bedenimizi dengelemeden zihnin dengelemeyeceğini söyler. Eğer dengeli bir beden ve zihne sahipseniz ödül olarak ruhunuz da dengeli olacaktır. Kendini bütünsel olarak yani fizyolojik, anatomik ve psikolojik olarak dengelemiş bir birey, doğa ya da evrenle uyumlu yaşayacaktır. Bunun da tanımı bedensel ve ruhsal sağlıktır.
Ben günümüz koşullarında Ayurveda’yı şöyle tanımlıyorum; “İnsanoğlunun doğasında beden enerjisini ve akışını doğayla uyumlu hale getirmek, enerji tıkanıklıklarınızı açarak hayatın akışına uyum göstermek bulunur ve beden buna göre çalışmaktadır. Fakat şehir hayatı, doğal beslenmeden uzaklaşma, spor ve benzeri aktivitelerin hayatımızda yer almaması; teknoloji ve sosyal hayat değişiklikleri bedenimizin enerji akışında tıkanıklıklar ve zaman zaman da ters akışlar yaratmaktadır. Ayurveda bu enerji akışlarının beden üzerindeki etkilerini, düzeltilmesi için gerekli formülleri, doğadan alarak ortaya koymuş bir bilim dalı ve spiritüel yaşamın anahtarıdır.
Hindistan’ın sömürge dönemlerinde Ayurveda kontrol altında tutulmaya çalışılmış, okulları, merkezleri kapatılmış ve modern tıp bilimleri empoze edilmiştir. Ancak sömürgeden kurtuluşundan sonra tekrar Ayurveda’ya dönüş başlamış, okulları ve merkezleri açılmış ve hak ettiği itibar geri verilmiştir.
Tıp bilimi olarak okutulmaya ve doktorları merkezlerde, hastanelerde hizmet vermeye devam etmektedir. Hindistan’ın birçok yerinde aileler kendi ailelerinden miras kalan Ayurvedik yaşamları devam ettirmekte ve isteyenlere şifa dağıtmaktadır. Bir kültür ve miras olması Ayurveda’nın günlük hayatın içindeki yerini de arttırmaktadır.
Okuduğum kitaplardan birisinin yazarı ön sözünde kendisinin Ayurveda ile tanışmasını şöyle anlatmıştı; “Ayurveda eğitimi çok küçük yaşlarda, sekiz veya on yaşında, annemin hazırladığı güçlü bitkisel çaylar, maskeler, lapalarla başladı. Sonra büyük babama ve büyük amcama, değerli taşlardan ilaç, oksit, macun ve gençleştirici tonik yapımlarında yardım ettim.” Tabii ki sonrasında Ayurveda üniversitesine gider ve bugün kitapları ve terapileri ile hizmetine devam etmektedir.
Ayurveda bize doğa ile dengelenmenin formülünü beş element ve beş yaşamsal faaliyetle anlatır;
Beş element; boşluk, hava, ateş, su, toprak.
Beş yaşamsal faaliyet; nefes, beslenme, egzersiz/spor, yoga/ meditasyon, beden terapi
Önümüzdeki günlerde hepsini tek tek anlatacağım; o güne kadar dengede ve mutlu kalın.
İlginizi çekebilir: Sabahları erken kalkabilmek için Ayurveda’dan faydalanınSabahları erken kalkabilmek için Ayurveda’