X

Ayrımcılık ve şiddet nerede başlar, nerede biter?

Birkaç yıl önce inisiyasyon aldığım şamanik bir eğitimde ülkenin siyasi durumundan şikayet ettiğimiz bir sohbet yapmıştık. Eğitmenimiz genelde “kötü” değerlendirdiğimiz yönetenlerin bizim içimizdeki “kötülük”lerin toplamını yansıttığını, başka bir deyişle yönetenlerin toplumun yansıması olduğunu anlatmıştı. Çok doğruydu, bugün hala bu düşüncenin ne kadar etkin olduğunu görüyorum.

Ayrımcılıkla ilgili özellikle son zamanlarda çok sayıda destek paylaşımı gördük; siyahilerin ABD’de yaşadığı haksızlıklar, kadınlara yönelik ülkemizde yaşadıklarımız, hayvanlarla ilgili düşüncesinin dahi içimizi acıttığı haberler… Tüm bunların önyargı ve ayrımcılıkla ateşlendiğini düşünüyorum. “Siyahiler tehlikelidir”, “Kadının toplumdaki yeri ikincildir”, “Hayvanların yaşam hakkı insanlarla eşit değildir…” gibi toplumların bilinçaltına işlemiş düşünceler hiç görmek istemediğimiz manzaralar doğuruyor.

Tıpkı şaman öğretmenimin söylediği gibi, içimizdeki “olumsuz” yargıların dışarıdaki yansımalarına şahit oluyorsak, günlük yaşantılarımızda biz nerelerde ayrımcılık yapıyor olabiliriz? Toplumsal bilinçaltımızı temizlemek için bireysel olarak nerelere bakmamız gerekir?

Örneğin “Nerelisin?” sorusu karşımızdaki kişiyle ilgili bir yargıya varmak için hala bir tanımlayıcı olabiliyor, insanları nereli olduğuna göre içimizde bir kategoriye sokuyoruz… “Kayserililer, Karadenizliler, Doğulular, köylüler, şehirliler…” “Suriyeliler” dendiğinde ne hissediyorsun örneğin? Ya da karşıt siyasi görüşünde olan kişilerle ilgili düşüncelerin neler? Peki Türkiye vatandaşı olduğunu söylediğinde sana karşı önyargılı olan yabancılar sana nasıl hissettiriyor?

Önyargı, ayrımcılığın ilk ve en sağlam adımı olarak tanımlanabilir. Bu da aslında kendimizi güvende hissetmek, hayatta kalmak iç güdümüzün bir parçası; kategorize edip önlem almak… Karşımızdaki kişi ya da olguyu bir kategori içine soktuğumuzda, ona göre önlem alıp kendimizi korumak çok iç güdüsel bir davranış. Bu, güvende olmak için haklı bir önlem alma güdüsü olabilir. Ancak sıkıntı “önyargı”nın otomatik bir düşünce olmasında, durumu ya da kişiyi anda değerlendirmeden, önceki bilgilere göre yaftalamasında… Bu yaftalama bazen o kadar tehlikeli olabiliyor ki, sırf ırkı, dili, dini ya da savunduğu siyasi görüşü yüzünden kişiler işlemedikleri “suç”ların bedellerini ödemek zorunda kalabiliyorlar.

Bir köpek, kulağının arkasından ağır bir darbe aldıktan sonra, oraya sevmek için dokunan herkesi tehdit olarak algılayıp ısırmaya kalkabilir. Öyle ki bu davranış kendini korumak için, tekrar aynı acıyı çekmemek için geliştirdiği bir refleks haline gelir. İşte insan da yara aldığı için ya da geçmişten getirdiği bilgiler yüzünden bu tarz refleksler geliştirebilir. Ancak tıpkı köpeğin onu sevmeye çalışanı durum değerlendirmesi yapmadan ısırması gibi, önyargılarına tutunarak olayları hakikatten farklı algılayıp, hem kendisi hem karşıdakiler için olumsuz durumlar yaratabilir. İşte önyargı bu nedenle tehlikelidir, çünkü ayrımcılığı beraberinde getirir.

Biz nerelerde ayrımcılık için ilk adımı atıyoruz? Dışarıdaki ayrımcılığı suçlarken oldukça iddialı olabiliyoruz, peki içimizde nerelerde ayrımcıyız? Bunları fark edip karşımızdakine nereli, hangi inanca bağlı ya da hangi siyasi görüşte olduğundan önce insan ya da yaşam hakkı olan bir canlı olduğunu düşünerek yaklaşmak nasıl olurdu? Bu davranışı alışkanlık haline getirmek hayatımızda neler değiştirirdi?

Dışardaki dünya içeridekinin yansımasıdır. İçeriyi “düzeltmeden” dışarıyı değiştirmek mümkün mü?

Pozitif psikoloji pratikleri ve hayat deneyimlerimi takip etmek isterseniz Instagram hesabıma, web sitemeInstagram hesabıma,  ve Youtube kanalıma ulaşabilirsin.

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Kutup değiştirme sanatı: Farkındalığınızı artırarak değişin

İrem Ülgü Orhan: Berkeley, North Carolina ve Pennsylvania Üniversitelerinde bulunan Pozitif Psikoloji kürsülerinde, Pozitif Psikoloji alanında eğitimler almış olan İrem Ülgü Orhan, bu eğitimlerini şamanik öğretiler ile besleyerek, doğu batı senteziyle kendi mutluluk atölyelerini tasarlıyor. Bireysel danışmanlık pratiğinde, özellikle kişilerin hedefleri önünde engel oluşturan, farkında olmadıkları düşünce ve davranış kalıplarını fark ettirme ve değişim yaratmaya dayalı kendine has koçluk metodlarını kullanıyor. Amacını "Her geçen gün daha çok kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak" olarak özetliyor. İrem kurucusu olduğu HUB Consulting şirketi ile koçluk, eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermenin yanı sıra, İrem Ülgü Orhan adlı Youtube kanalı aracılığıyla kendi alanıyla ilgili video içerikleri paylaşıyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale