Ayrılmak ya da ayrılmamak; işte bütün mesele bu
Ayrılık kararını vermek kimse için kolay bir süreç değil. Kendini ilişkiye en adamamış birey bile ayrılık kararını alırken hem içinde bulunduğu zaman, hem de gelecek zaman için en doğru kararın ayrılık olup olmadığını tartıyor. Tüm değerlendirmeler sonucu ayrılık kararı verdiniz diyelim. Bunu karşı tarafa onu kırmadan, net bir şekilde nasıl söyleyeceksiniz?
Ayrılık türleri deyince aklımıza: “Yüz yüze”, “telefonda”, “e-posta” ya da “mesajla” gibi klasik yollar geliyor. Bunların en sağlıklısı ise tabii ki yüz yüze iletişim; ancak son yıllarda Amerika ve Avrupa’da yaygınlaşmaya başlayan başka bir metot daha var: “Bu iş için birini kiralama”.
Tuttuğunuz kişi sizin yerine istediklerinizi, ister telefonla ister yüz yüze, partnerinize aktarıyor. Böylelikle siz de bu stresten kurtulmuş oluyorsunuz ya da en azından bu yolu seçen kişi böyle düşünüyor olmalı; çünkü bu tip bir ayrılık size ihtiyacınız olan sonlandırmayı vermeyeceği gibi eski sevgiliniz tarafından da olumsuz bir karşılık görmeniz çok muhtemel.
Nasıl ki ilişkiye başlarken iki kişi karşılıklı bir karar veriyor ve birbirlerini tanımaya başlıyorlar, ayrılık da iki kişinin karşılıklı verdiği bir karar olmalı. Bunun için de bir araya gelmek ve gelinen noktaya dair bakış açılarını paylaşmak gerekli.
Ayrılık sonrası iyileşmek için kendinize zaman tanıyın
Ayrılık, bir tür yas süreci olarak değerlendirilebilir. Her iki taraf da iyileşmek için bir süreye ihtiyaç duyarlar. Yapılan araştırmalar ayrılık sonrası hissedilen acının beyinde fiziksel acıyla aynı yeri uyardığını ortaya koyuyor.
Yani, ayrılık sonrası gerçekten canımız acıyor. Düşen bağışıklık sistemimiz yüzünden de enfeksiyon, nefes darlığı, kas tutulmaları ve akne gibi sağlık problemlerine karşı daha açık oluyoruz. Fiziksel acının yanında, psikolojik olarak yıpranmanın getirdiği kaygı, ağlama krizleri, öfke patlamaları, uyku problemleri, yeme düzeninde bozulma, sosyal ortamdan uzaklaşma, özgüven düşüklüğü gibi sorunlarla da karşılaşıyoruz. Bu gerçeği kabullenerek ilişkiyi sonlandırmak gerekiyor.
Tüm bu faktörleri göz önünde bulundurduğumuzda ayrılık pek de mantıklı gelmiyor kulağa; ancak kangren olan bir ilişkiyi sürdürmek inanın daha zararlı. Ayrıca yukarıda saydığım ayrılık sonrası yaşanan olumsuzlukları ayrılığın yan etkileri olarak görebilirsiniz. Yani, süreç içindeyken kendinize bunun geçici olduğunu hatırlatmalısınız. Yapılan araştırmalar beynimizin, ayrılık dahil, her türlü zorlukla başa çıkabilecek bir yapısı olduğunu gösteriyor.
Ayrılığın üzerimizdeki olumsuz etkilerinden sıyrılmak için en büyük destek aile, arkadaşlar ve hobiler. Kabuğunuza çekilmeniz sadece süreci uzatıyor. Oysa sevdiklerinizle konuşmak ve sevdiğiniz etkinlikleri yapmak baş etme mekanizmanızı kuvvetlendiriyor. Bazen ilişki içinde karşı tarafın görüşlerine fazla bağlanabiliyor ve kim olduğumuzu unutabiliyoruz. Bu gibi durumlarda da sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyleri yeniden hatırlamalı, kendi değerlerimizi ve bizi biz yapan özellikleri geri kazanmalıyız.
İlginizi çekebilir: Beyhude bir çaba: Elmadan portakal yapabileceğimizi ummak