X

Hoşça vedalaşma sanatı: Sevgi ve saygı dolu bir ayrılık konuşması nasıl yapılır?

Ayrılık… Ayrılık… Aman ayrılık… Hayatın en dokunaklı anlarından biri, şarkının da söylediği gibi; “her bir dertten ala yaman ayrılık…” Hayatın akışı içerisinde ayrılıkla tanışmadan yaşam kervanından geçmek neredeyse imkansız. Her ne kadar hiçbirimizin yaşamak istemediği, hüzünle dolu bir deneyim olsa da hayat, karşımıza ayrılıkları çıkarabilir. Değer verdiğimiz birinden ayrılma düşüncesi, içimizde hüzün dolu fırtınalar estirebilir, ancak ayrılıklar yalnızca ilişkilerin sonu değil, aynı zamanda yeni başlangıçların, içsel büyümenin, değişimin de simgesidir.

Evet, ayrılıklar zordur, ayrılmayı düşünen, isteyen ve dile getirecek olan sizseniz daha da zordur ve kabul edelim ki en kolay tek bir yolu da yoktur. Ama birkaç hususu göz önünde bulundurarak ayrılık konuşmasını daha ‘sancısız’ yapmanın birkaç yolu vardır. Belki geçmişte çok sevdiğiniz, belki de hala sevmeye devam ettiğiniz ama kendinizce geçerli sebepleriniz doğrultusunda ayrılmaya karar verdiğiniz birinden en kibar, en az kırıcı olacak şekilde ayrılmanız için işinize yarayacak ipuçları:

Kendinize karşı dürüst olun

İlk yapmanız gereken, kendi duygusal ve zihinsel durumunuzu değerlendirmek. Ayrılma nedenlerinizi ve hissettiklerinizi anlamak, yapacağınız ayrılık konuşmasını daha tutarlı ve samimi kılacaktır. Önce kendinize bakın, içinize dönün, özünüze sorun; ‘ne istiyorum, nasıl hissediyorum, neler düşünüyorum’ acele etmeyin, kendinize ihtiyacınız olan zamanı verin ve gerçekten tüm duygularınızı, düşüncelerinizi anladığınızdan emin olun.

İlginizi çekebilir: Uzmanlara göre neden toksik ilişkileri sürdürmeye çabalarız?

Kararınızı gözden geçirin

Duygu ve düşüncelerinizi anladıktan ve ne hissettiğinizden ne yapmak istediğinizden emin olduktan sonra ayrılık kararınızı gözden geçirin. Gerekirse kendinize birkaç kez sorun: “Ayrılmak istiyor muyum?” Gerçekten kararınızdan emin olmadan ayrılık konuşması yapmayın. Eğer ayrılmayı isteyip istemediğinizden emin olamıyorsanız, biraz daha zamana ihtiyacınız olabilir. Kendinizi sıkıştırmayın, en doğru karar için bekleyin, ayrılmaktan kesin eminseniz o zaman konuşmayı yapın.

Doğru yer ve zamanı seçin

Ayrılık konuşması yapacağınız yer ve zamanı özenle seçin. Rahat bir ortamda, her iki tarafın da sakin olabileceği bir zamanda konuşmak, duygusal yükü hafifletecektir. Bu noktada kırmak istemediğiniz o kişinin hayatında sizin ilişkinizden bağımsız neler olup bittiği konusunda da bilgi sahibi olmanızda fayda var. Sizin için olduğu kadar onun için de uygun bir zaman olduğundan emin olun. Hayatında yolunda gitmeyen sağlıksal, işsel, ailesel farklı sıkıntılar varsa, sular durulana kadar ayrılık konuşması yapmayı bekletebilirsiniz, aksi halde konuşmanız siz ne kadar dikkatli bir dil kullansanız da çok daha yıpratıcı ve kırıcı olabilir.

Yüz yüze görüşün

Ayrılma konuşmasını yüz yüze yapmak, karşınızdaki kişiye duyduğunuz saygıyı göstermenin, onu ‘gerçekten’ önemsediğinizi hissettirmenin en iyi yoludur. Deyim yerindeyse ‘çocuklar gibi’ mesajla ayrılmak, karşınızdakine kendini çok daha kötü hissettirebilir. Eylemlerinizin sorumluluğunu alın, olgun davranın ve mutlaka konuşmayı yapmak için yüz yüze bir ortamda bulunmaya özen gösterin. Bu yalnızca karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi göstermekle kalmaz, aynı zamanda beden dilinizin, jest ve mimiklerinizin, ses tonunuzun da yardımıyla kendinizi konuşurken çok daha başarılı bir şekilde ifade etmenizi sağlar.

İlginizi çekebilir: Birini sevmekten nasıl vazgeçilir?

Empatiyle yaklaşın

Empatinin her iletişimin en kilit öznesi olduğunu unutmayın. Kimle, ne ile ilgili konuşuyor olursanız olun mutlaka ama mutlaka empati ile yaklaşmanız gerektiğini kendinize sık sık hatırlatın. Ayrılığın karşı tarafa nasıl etki yapabileceğini anlamak, tepkilerinizi, cümlelerinizi yönetmek, kelimelerinizi en iyi, en doğru şekilde seçmek için empati yapın. Karşınızdaki kişinin ne hissettiğini, nasıl düşündüğünü anlamanız, daha duyarlı bir yaklaşım yapmanıza yardımcı olacaktır.

Tepkilere hazırlıklı olun

Ne kadar empatik yaklaşırsanız karşınızdaki kişinin vereceği tepkileri ön görmeniz ve her bir tepkisine hazırlıklı olmanız mümkün değil. Ayrılıklar sancılıdır ve beklenmeyen tepkilere sebebiyet verebilir. Siz ne kadar naif olmaya, kibar bir dil kullanmaya, dikkatle kelimelerinizi seçmeye gayret etseniz de umduğunuz tepkileri göremeyebilir, beklediğiniz anlayışla karşılanmayabilirsiniz. Öfke, üzüntü, şaşkınlık duyguları ile karşılaşabilir, nefret söylemlerine maruz kalabilirsiniz. Kendinizi ayrılık konuşmasında görebileceğiniz olası tepkilere karşı önceden hazırlayın. Bu sayede en azından daha az şaşkınlık yaşayabilir, kendi olası çıkışlarınızı kontrol altında tutabilirsiniz.

İyi bir dinleyici olun

Ayrılık konuşmasını yapmayı siz istemiş olsanız da bu yalnızca sizin konuşacağınız anlamına gelmez. Sonuçta bir ilişkinin içerisinde, anıları paylaşan iki kişiydiniz, emin olun ki karşınızdaki kişinin de söyleyecekleri var. Hatta belki de sizden daha fazla. Dolayısıyla iyi bir dinleyici olmanız çok önemli. Karşınızdaki kişinin sözlerini bölmemeye özen gösterin ve ona gerçekten iyi bir dinleyici olarak orada olduğunuzu hissettirin.

İlginizi çekebilir: İşlenmemiş travması olan sevgiliye nasıl yaklaşmalı?

‘Ben’ dilini kullanın

Ayrılık konuşmasını yaparken ‘ben dilini’ kullanmaya gayret edin. Sonuçta, bu karar size ait, duygularınızı, düşüncelerinizi ifade ederken en sağlıklı yol ‘ben’ dili ile cümlelerinizin sorumluluğunu almak olacaktır. Örneğin, ‘sen dışarı çıkmaktan hoşlanmıyorsun’ yerine ‘ben dışarıda daha fazla vakit geçirmeyi istiyorum’ ya da ‘sen ailemi sevmiyorsun’ yerine ‘ailemle anlaşamadığınızı görüyorum’ gibi cümleler kurabilirsiniz.

Dolaysız konuşun

Ayrılık nedenlerinizi dolaylı ifadelerle değil, açık ve anlaşılır şekilde ifade edin. Karşınızdaki kişinin anlaması ve kabullenmesi için net olun. Ama net olmaya çalışırken kırıcı olmamaya da gayret edin. Direkt konuşmak isterken sert çıkışlar yapmadığınızdan emin olun.

Zaman verin

Ayrılık konuşması yaparken söylediğiniz her şeyin hemen kabul görmesini beklemeyin, bu gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. Karşınızdaki kişiye anlattıklarınızı, yaşadıklarınızı, konuştuklarınızı sindirmesi için zaman verin. Konuşmanızı aceleye getirmeyin ve hemen her şeyin orada hallolmasını da beklemeyin. Sakin olun, sabırlı olun, hem kendinize hem de karşınızdakine zaman tanıyın. Laflarınızı ardı sıra nefessiz sıralamayın, karşınızdakini de hızlı hızlı konuşmaya, anlatmaya zorlamayın.

İlginizi çekebilir: Romantik ilişkilerde güç savaşı ve manipülasyon

Açık uçlu mesajlar vermeyin

Ayrılık konuşması sırasında kararınızı net bir şekilde ifade edin. Belirsizlik veya umut yaratıcı ifadeler kullanmak, daha fazla karışıklığa neden olabilir. En doğru tabirle ‘açık kapı’ bırakmayın. Ama bunu gerçekten ayrılma kararınızdan eminseniz yapın. O nedenle ilk adımı yeniden gözden geçirin. Gerçekten ayrılmak istediğiniz için bu konuşmayı yapacaksanız ‘ara verelim’ ‘sonra tekrar deneriz’ ‘biraz zamana ihtiyacım var’ gibi flu söylemlerden kaçının. Kararınızda net olduğunuzu belli eden ifadeler kullanın, bittiğini gerçekten dile getirin.

İyi dileklerde bulunun

Ayrılığın ardından karşı tarafın geleceği için iyi dileklerde bulunmayı unutmayın. Gerçekten mutlu olmasını istediğinizi söyleyin ve onun için de bu kararınızın iyi olacağını belirtin. Bu, kulağa çok klişe gelebilir ama konuşmanızın sonunda ayrılmış olsanız da onun iyiliğini istediğinizi bilmek, karşı tarafı bir nebze olsun rahatlatabilir.

Ayrılık sonrası planınızı yapın

Ayrıldıktan sonra kendi hayatınızı düzenlemek ve duygusal iyileşmeye odaklanmak için plan yapın. Yeni başlangıçlar ve hedefler, ayrılığın ardından pozitif bir perspektif sunabilir.

Sonuç olarak, ‘hoşça’ vedalaşma sanatı, ilişkilerin sona erdiği durumlarda dahi sevgi, saygı ve olgunlukla yaklaşmayı gerektiren önemli becerileri içerir. Geçmişte yaşanan güzel anıların değerini korurken, saygı ve sevgi ile daha az yara verecek, daha az yıpratacak bir ayrılık konuşması yapabilirsiniz. Unutulmamalıdır ki, ayrılıklar hayatın bir gerçeğidir ancak nasıl vedalaştığımız bizim seviye ve karakterimizi yansıtır.

İlginizi çekebilir: Evliyken yalnız hissetmenin sebepleri ve başa çıkmanın yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale