X

Ayrılık, dert ve derman: Ayrılık acısına farklı bir bakış

Mevlana’nın Mesnevi’si ayrılıklardan şikayet eden neyin feryadıyla başlar. Ney der ki: ”Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın… herkes ağlayıp inledi.” Ayrılık kimi ağlatıp inletmemiştir ki?

“Ayrılık ayrılık aman ayrılık,
Her bir dertten ala yaman ayrılık”

Peki, neden acıtır, yaralar, dertlendirir insanı ayrılık bu kadar? Neden elem, keder, hastalık anlamındaki “dert” sahibi yapar? Ve nasıl olur da “Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş” ve “Bir derdim var, bin dermana değişmem” der aşıklar?

Bu soruların yanıtlarını ararken içinden geçtiğimiz dönemi de gözden geçirelim. Pandemiyle başlayan süreç artan bir şiddetle bizi ayrılıkla sınamaya devam ediyor. Sağlığımızı, hayatımızı, sevdiklerimizi kaybetme korkusu yetmezmiş gibi, denizlerimizi, ormanlarımızı, doğamızı kaybetme korkusu eklendi bir de. İklim kriziyle birlikte bir yandan depremler, yangınlar, seller, fırtınalar, bir yandan da terör ve savaşlar yüzünden tüm dünyada yerinden yurdundan ayrılmak zorunda bırakılan insanlar… Kayıp, ayrılık, yas, korku ve öfke temalı bir dönemden geçiyoruz. Şiddeti giderek artan bir kabus gibi… Kısacası “Derdim çoktur hangisine yanayım?” noktasına geldi insanlık.

Dert konusuna dönersek, kamışlıktan kesilip kopartılan, kamışlıkla birken ayrı düşen ney misali, anne karnından ayrı düşmemizle, göbek bağımızın kesilmesiyle başlamadı mı bizim de feryadımız? Ağladık, avazımız çıktığınca atlattık, unuttuk belki bu ilk şoku. Sonra tekrar bağlandık sevdiklerimize, bu sefer görünmez bağlarla. Kalpten kalbe, gönülden gönüle gizli gizli giden duble yollar yaptık, tekrar bir olduk, bir hissettik… Ve pusuda bekleyen dert yine yaptı yapacağını:

“Keskin kılıcını sinemize vurdu, vurdu bölük bölük böldü dert bizi.”

Yaralandık, canımız yandı, çok acıdı. Ve ifade bile edemedik belki de, haykıramadık acımızı. Üstünü örtüp bastırdık, sürekli gömmeye çalışıp yokmuş gibi davrandık. Ama içten içe acıyordu, sızlıyordu. Haliyle devamlı üzüldük, acıdık kendimize. Belki de küstük, kapandık. Bu acıya dayanamazdık bir daha. Ve kapattık, korumaya aldık kalbi, kabuklar bağladı kat kat, sertleşti, katılaştı… Dışta da ördük kendimize düşüncelerden, inançlardan, davranışlardan zırhlar ve duvarlar. Ne zaman sevsek, sızlamaya başladı derinlerdeki iyileşmemiş yaralarımız ve korktuk, geri çekildik. Ayrılıktan feryat ederken daha da ayırmıştık kendimizi. Birliğe özlem duyarken ikiliğe, ayrılığa saplanıp kalmıştık.

“Ko ikiliği, gel birliğe yet” deyu BİR’liğe çağırmıştı bizim Yunus, ama nasıl? Nasıl açılacaktı kalp, duvarları nasıl yıkılacaktı, yaraları nasıl iyileşecekti? Ey Mevlana, nasıl yapalım, nasıl edelim de açalım kalbi?

“Kalbini; ta ki açılana kadar, kırmak zorundasın.”

Hmm, demek ki kırılmasından korkmadan, sevmekten yılmadan yola devam etmeliydi. Varsın kalbin kırılsın, yaraların yüzeye çıksın, en kötü ağlarsın, gözyaşların da kükremiş sel gibi bendini çiğnesin aşsın, duvarlarını yıksın ve kalbin açılsın. Açıldıkça bakmışsın ayrılıktan birliğe geçiyorsun, daha çok duyuyor, bir hissediyorsun. Mesnevi’sinde daha da açıyor Mevlana ayrılıktan birliğe geçişin sırrını:

“Birisi, bir dostunun kapısına gelip kapıyı çaldı. Dostu, “Kapıyı çalan kim?” deyince, “Benim” diye cevap verdi. Dostu “Git, şimdi zamanı değil. Böyle bir sofra, ham kişinin makamı olamaz. Hamı, ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir, nifaktan ne kurtarabilir?” dedi. Adamcağız gitti, tam bir yıl dostunun ayrılığıyla yandı. Yanıp pişerek tekrar döndü, geldi. Dostunun evinin etrafında dolaşmaya başladı. Kapıya varıp ağzından edep dışı bir söz çıkmasın diye yüzlerce korku ile edepli edepli halkayı çaldı. Sevgilisi “Kim o?” deyince, “Gönlümü alan sevgili sensin” diye cevap verdi. Sevgili “ Madem ki bensin, ey ben, gel içeri gir! Ev dar, iki kişi sığmıyor” dedi. “İğneye geçirilecek iplik iki ayrı iplik olursa geçmez. Madem ki birsin, bu iğneden geç!”

“Hamı, ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir?” Parçalar yerine oturuyor sanki… Demek ki ayrılık ateşi, Hamdım’dan Piştim’e, Ben’den Biz’e, dualite/ayrılık/ikilik bilincinden BİR’liğe giden yoldaki hem derdimiz hem de dermanımız! Belki de bizi daldığımız uykudan, gördüğümüz kabustan uyandıracak alarmımız. Kendimiz zannettiğimiz, olduğumuzu varsaydığımız illüzyonların, perdelerin bir bir kalkması, gerçek BİZ’in ortaya çıkması, şüpheden güvene, kaygıdan sevgiye geçebilmek için sevmekten, pişmekten ve yanmaktan korkma! Acıyı bal eyleyecek, gerçekliğimizi bilinçle dönüştürecek güç içimizde var. BİR’lik yolcularını yollarının açık olması dileğiyle bir şiirle uğurluyorum.

Mantıklı geldi, biz de inandık,
Böyle bir yola biz adım attık,

Bu yolda her şey yolcu için,
Yolculuk ise kavramak için.

Kavrayıp bildin mi sen kendin,
Ferahlık gelir, kalmaz derdin.

Kavrayıp bildin mi sen kendin,
Rahatlık gelir, kalmaz derdin.

Derdin meğer dermanınmış,
Derman ise ağlayanaymış.

Ağladım, arıttım ben bu kalbi,
Arındı, saçıldı her yana sevgi.

Özgür Çağlar Çelik

İlginizi çekebilir: 700 yılı aşan bilgelik: Yunus Emre’den zamansız öğütler

Özgür Çağlar Çelik: 1982 doğumlu Özgür Çağlar Çelik, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği mezunudur. Uluslararası şirketlerde satış ve proje yöneticiliği görevlerinde bulunmuştur, bir detoks ve bütünsel sağlık merkezinde genel koordinatörlük yapmıştır. 2000 yılından beri ilgilendiği kişisel gelişim çalışmalarını, 2014 yılından beri eğitmen olarak sürdürmektedir. Çin, Türkiye ve Avrupa’da çigong ve savunma sanatları eğitimleri almıştır. Tanrılar Okulu kitabının yazarının kurduğu, European School of Economics Üniversitesi'nin, Master in Leadership programını 2017 yılında, TPC Leadership Koçluk ve Mentorluk Sertifikasyon Programıyla Kahkaha Yogası Liderliği Eğitimini 2018 yılında tamamlamıştır. Çigong ve kahkaha yogası eğitimlerinin yanı sıra, bireylere bütünsel sağlık ve performans koçluğu yapmakta, kurumlara wellbeing, liderlik ve motivasyon eğitimleri vermektedir. Doğa, Esenlik ve Farkındalık odaklı etkinlikler ve kamplar düzenlemektedir. BARIŞ SANATI adlı bir kitabı bulunmaktadır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale