Ayrılık acısının ne olduğunu deneyimlememiş olsanız da birçok şarkıda, filmde, kitapta ya da sosyal çevrenizde ayrılık ya da reddedilme sonrası “çok acı çekiyorum, karnıma yumruk yemiş gibiyim, boğazımda bir yumru var sanki, nefes alamıyorum” gibi tanımlamalarla mutlaka karşılaşmışsınızdır. Özellikle beklenmedik anlarda deneyimlenen ayrılık ya da reddedilme durumunda bu acı çok daha yoğun olarak hissedilebiliyor. Hayır, şu herkesin bahsettiği aşk acısından bahsetmiyoruz. Tam olarak karnınıza ağır bir darbe aldığınızda yaşayacağınız nefes alamama, acı duyma gibi fiziksel bir acıdan bahsediyoruz.
Columbia Üniversitesi’nde psikoloji alanında çalışmalar yapan araştırmacı psikolog Edward Smith’e göre; fiziksel bir uyaran olmadığı halde sevdiğimiz biri tarafından reddedildiğimizde hissettiğimiz fiziksel acının bir açıklaması var. Yani ‘ayrılık acısı’ tamlaması gelişi güzel söylenmiş bir söz olmanın çok ötesinde, oldukça somut bir anlam barındırıyor. Smith, bir grup araştırmacıyla birlikte yürüttüğü çalışmada yoğun duygusal acının beyindeki fiziksel acıyı yöneten sinirsel bağlantıları harekete geçirdiğini buldu. Yani sevdiğiniz herhangi biri tarafından reddedildiğinizde hissettiğiniz duygusal acı biri karnınıza yumruk attığında hissedeceğiniz acıyla aynı değerde.
Araştırmanın sonuçlarına göre, fiziksel ağrı ve acıyla ilişkisi bulunan tek duygu reddedilme hassasiyeti değil. Özellikle duygusal ilişkilerde yaşanan ayrılıklar, sevilen kişinin kaybedilmesi, herhangi bir olumsuz deneyim sonucu yaşanan üzüntü gibi negatif deneyimler ve duygular da kişinin fiziksel acı duymasına neden olan aynı sinirsel ağı harekete geçiriyor. Farklı deneyimlerin aynı bölgeyi uyarması anlaşılabilir bir durum çünkü zihinsel olarak sizi üzen şeyin ayrımını yapabiliyor olsanız da fiziksel olarak verebileceğiniz tepkiler kısıtlı ve duygular kadar çeşitlilik göstermiyor.
Araştırmada, duygusal ilişkilerinde reddedilmiş olan 40 katılımcının beyinlerinin MR görüntüleri çıkarıldı ve bu görüntüler üzerinde yapılan incelemelerde bireylerin reddedildiklerinde yaşadıkları duygusal deneyimler sonucu beyinlerinde aktifleşen bölgelerin acı, yanma ve ağrı hissi duyulduğunda çalışan bölgelerle aynı olduğu görüldü. Deney sırasında katılımcılardan dört ayrı durum karşısında hissettikleri acıyı puanlandırmaları istendi. Dört durumdan biri olan reddedilme durumunda katılımcılara eski sevgililerinin olduğu bir fotoğraf ve iyi ilişkiler içinde oldukları bir arkadaşlarının fotoğrafları gösterildi. Deney sırasında beyinlerinde yaşanan aktiviteler görüntülendi. Daha sonra yine aynı katılımcılardan içinde çok sıcak ve ılık kahve bulunan iki ayrı bardağa dokunarak hissettikleri acıyı puanlamaları istendi ve bu deneyim sırasında da beyinlerindeki aktiviteler görüntülendi.
Çalışma sonunda araştırmacıların beklediği şekilde, katılımcıların eski sevgililerinin fotoğrafını gördüklerinde beyinlerinde gerçekleşen aktivitenin duygusal uyarılmalar sonucu harekete geçen bölgelerin dışında, fiziksel acı duyulduğunda harekete geçen bölgeleri de uyardığı ve bedenin fiziksel uyarılma sonucunda çekilen acı gibi bir tepki verdiği gözlemlendi. Beyinde uyarılan bu bölgeler, katılımcıların sıcak kahve bardağını tuttuğu sırada harekete geçen bölgelerdi.
Araştırmacılar, reddedilmenin boyutunun ve reddedilen kişi tarafından nasıl algılandığının hissedilen fiziksel acı üzerinde etkili olduğunu söylüyor. Örneğin, sizi hiç tanımadığınız yabancı birinin reddetmesi ve duygusal ilişkinizde reddedilmeniz sırasında hissettiğiniz fiziksel acının yoğunluğu da farklı oluyor.
Duygusal acıyla nasıl başa çıkılır?
Duygusal deneyimin bedende yarattığı acı hissiyle nasıl başa çıkılabileceği konusunda farklı görüşler mevcut. Araştırma bedensel acının yalnızca reddedilme durumuyla olan ilişkisini incelediği için hissedilen acının diğer duygusal tepkilerle nasıl bir bağlantısının olduğu henüz bilinmiyor. Fiziksel olarak acıyı azaltıcı ilaçların alınması ya da sakinleştirici kullanılması bir noktaya kadar reddedilmenin fiziksel etkilerini ortadan kaldırabiliyor ancak araştırmacılar reddedilme durumunun sürekli olarak kişi tarafından hatırlanmasının bile fiziksel acıya sebep olabileceğini ve bu durumun sürekli ilaç kullanımıyla uzun süreli bir çözüme ulaşılamayacağı konusunda hemfikir.
Sonuç olarak, reddedilme duygusuyla başa çıkmanın en büyük ilacı hala zaman gibi görünüyor. Ancak duygusal deneyimlerin psiko-somatik etkilerinin ciddi boyutlara ulaşabildiğini görmek, özellikle ruh sağlığı alanında çalışan kişiler için oldukça önemli. Bu deneyimler karşısında bireylerin verdikleri tepkileri değerlendirmek ve uygun terapi süreçleriyle kişinin reddedilme hassasiyeti üzerine çalışmalar yapmak uzun vadede reddedilmenin duygusal ve fiziksel sonuçlarını ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.
Kaynaklar:
Ted
Healthland
Forbes