X

Ayrılığın ardından beyinde neler oluyor?

Beynin, romantik bir ilişkiye başlama ve ilişkiyi sonlandırma süreci her zaman ilgi çekici bir şeydir. Adeta nörokimya, hormonlar, beyin sisteminin devreye girmesi ve devreden çıkmasından oluşan bir orkestra gibi. Yeni aşklar ve ayrılıkların ardından yaşanan yoğun duyguların düşüncelerimiz, ruh halimiz ve davranışlarımız üzerinde
inanılmaz bir etkisi var. “Aşk insana olmadık şeyler yaptırır” sözü aslında hiç olmadığı kadar gerçek.

Beyin ve ayrılık

Beyin sistemleri, bazı durumlar karşısında belli yanıtlar vermemizi sağlayan beyin kimyasından ve katmanlardan oluşur. Hepimizin bedeninde sayısız sistem bulunuyor. Üstelik, beynin aynı bölgesi birden fazla sistemin parçası olabilir.

Eski sevgiliyi sürekli telefonla arama, mesaj göderme, takip etme, hakkında gizli gizli bilgi edinme gibi dürtüsel eylemlerinizin sebebi ödül sistemi olabilir.

Klinik çalışmalara ve yıllardır yapılan araştırmalara bakılırsa, duygusal birlikteliklerin sonunda yaşanan ayrılıklar, insan bedenindeki birçok sistemi etkiliyor. Romantik bir ilişkinin bitişine veya sosyal bir reddedilmeye karşı beyin de yoğun bir tepki gösteriyor. Nöroloji ve romantizm üzerine çalışmalar yapan uzmanlar, duygusal bir ilişkiden sonra birçoğumuzun beyninin gösterdiği tepkinin bazı ortak noktaları olduğunu tespit ettiler.

İlgili yazı: Ayrılık acısının ardından yapmanız gereken en önemli şey: Harekete geçmek

Ayrılıktan sonra beynin temelde altı sistemi etkileniyor. Uplifers olarak bu sistemleri ve nasıl etkilendiklerini derledik:

1. Bağlanma sistemi

Bağlanma sistemi tamamen iletişimle ilgilidir ve temel olarak oksitosin ve vasopressin ile yürür. Ayrılığın hemen ardından bu sistem bizi hızla bir ayrıldığımız kişiye doğru götürür. Üstelik bu kişinin kibar veya sevecen olup olmadığını bile önemsemez. Bu sistem nedeniyle bir parçamızın eksildiğini düşünürüz ve kendimizi yalnız hissederiz.

Böyle zamanlarda arkadaşlarınız ve ailenizin sağlayabileceği sıcak bir destekle aranızda bağ kurmaya çalışın. Biten ilişki hakkında konuşmak zorunda değilsiniz, sadece birlikte vakit geçirin. Sarılın, kendinizi rahat hissedin, sevgi dolu sözcükler söyleyin. kendinizi güvende hissetmek çok işe yarayabilir.

2. Ödül sistemi

Ödül sistemi, değer verdiğimiz ve sevdiğimiz bir kişi veya bir şeye karşı duyduğumuz motivasyonla ilgilidir. Bu sistemin yürüten nörokimyasallar başlıca dopamin ve iç kaynaklı opioidlerdir ve keyif ve acıyı yansıtır. Ödül sistemi bağımlılıklarla ilişkilidir ve kişiyi eski sevgilisine duyduğu hasrete doğru yönlendirir. Serotonin de kişinin nasıl hissettiğini belirleyen bir nörokimyasaldır. Örneğin takıntılı düşünceler, olumsuz bakış açısı ve dürtülerine hakim olamama serotoninle ilişkili olabilir.

İlgili yazı: Ayrılık kararı almadan önce üzerinde düşünmeniz gereken 3 önemli konu

Bu sistemin uyardığı bazı önerileri bazen görmezden gelmeniz gerekebilir. Bu sistem sizin hayatta “kalıcı” bir şey aramaya yönlendirebilir. Eski sevgiliyi sürekli telefonla arama, mesaj göderme, takip etme, hakkında gizli gizli bilgi edinme gibi dürtüsel eylemlerinizin sebebi bu sistem olabilir. Eğer ödül sisteminin ayrılıktan sonra hemen sakinleşmesini istiyorsanız, eski sevgilinizin istediği şeyi vermemek konusunda dikkatli olmanız lazım.

3. Acı sistemi

Acı sistemi, kalp kırılması, hüzün, yas ve umutsuzluk duygularıyla ilişkilidir. Ayrılıkla birlikte endojen opioid seviyeleri düzmeye başlar ve bu da stres ve acı duygularını beraberinde getirir. Bu da ilişkiye yenden bağlanmak için bir başka motivasyon kaynağını oluşturur.

Stresli dönemlerde, beyin bilişsel olmaktan çıkar, düzenleyici sistemini bir kenara bırakır ve duygusal sistemi ön plana alır.

Acı sisteminizin devreye girdiğini hissettiğiniz zamanlarda duygularınızı ifade etmenizi sağlayan, özellikle güç veren veya ruh halinizi yükselten, dinlendiren müzikler dinlemeyi deneyin. Müzik, nörolojinin ve psikolojinin birçok alanında terapatik yaklaşım olarak kullanılıyor çünkü müzik beynin farklı bölgelerini etkileyebiliyor. Egzersiz yapmak ve dengeli beslenmek de beyninize ihtiyacı olanı vermenizi sağlayabilir.

4. Stres sistemi

Stres sisteminin birinci nörokimyasalı kortikotropin salma hormonu ve norepinefirindir. İki stres sistemi de ayrılığın hemen ardından harekete geçmeye meyillidir. Bunlar kişinin aşırı uyarılmış hissetmesine neden olur. Bazı bireylerde anksiyete, çarpıntı, tat alma duyusunda değişiklik ve uyuma zorluğu görülebilir.

Stres sisteminizin harekete geçtiğini düşündüğünüz zamanlarda doğayla bağ kurmaya, egzersiz yapmaya, hareket etmeye ve kendinizi rahatlatmaya çalışın. Araştırmalar, özellikle serotonin hormonunun salgılanmasını sağlayan faaliyetlerin yardımcı olduğunu gösteriyor. Duyularınızla barışın. Beynin koklama ve işitme duyuları sayesinde doğaya verdiği yanıtın keyfini çıkarın. Sesler ve kokular ruh halinizi değiştirebilir.

İlgili yazı: Eski ve saplantılı ilişkilerden kurtulmak için zihnimizi eğitmenin 3 yolu

5. Duygu-düzen sistemi

Beyindeki stres seviyesi yüksek olduğunda, örneğin ayrılığın hemen ardından prefrontal korteksin daha az aktif olduğu biliniyor. Oysa hepimizin duygu düzeninin işleyebilmesi için prefrontal korteksinin düzgün çalışması gerekiyor. Duygular ancak bu şekilde idare edilebiliyor, dürtüler kontrol altına alınabiliyor.

6. Bilişsel ağlar

Stresli dönemlerde, beyin bilişsel olmaktan çıkar, düzenleyici sistemini bir kenara bırakır ve duygusal sistemi ön plana alır. Bu da konsantrasyon, düzenleme ve hafıza problemlerine neden olur.

Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere, bir ayrılığın ardından insan beyninde birçok şey yaşanıyor, adeta bir fırtına esiyor. Ayrılığın ardından beynin güçlü bir reaksiyon göstermesi son derece normal. Ancak zamanla ve çabayla beynin nörolojik kimyası düzene giriyor ve rahatsızlık verici semptomlar yok oluyor.

Kaynak:
Psychology Today

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale