X

Aydınlanmanın 4 kapısından birinin “Arkadaşlık” olduğunu biliyor muydunuz?

Uyandınız ve ayılmak için elinize kahvenizi aldınız, alışkanlıkla şöyle bir Instagram, Facebook sayfalarınıza baktınız. Takip ettiğiniz Facebook arkadaşlarınızın resimlerini beğendiniz, yorumlar yaptınız… Peki, sizce bu kişiler gerçekten sizin arkadaşınız mı? Her gün fotoğraflarını beğendiğiniz arkadaşlarınızla aniden sokakta karşılaşıp selam bile verip vermemekte kararsız kaldığınız ya da selam verdiğinizde karşınızdaki kişinin sizi tanımakta veya sıradan bir sohbeti bile gerçekleştirmekte zorlandığına tanık oldunuz mu?

İletişim dediğimiz şeyin büyük bir kısmı yüz yüze gerçekleşiyor. Sosyal medyada bağlarımızı canlı tutmaya çalışırken hem iletişimi baltalıyor hem de kendimizi insan sevgisi, sıcaklığı ve yakınlığından mahrum bırakıyoruz.

Gün içerisinde yaşadığımız stres, trafik, sorumlulukların yarattığı baskının panzehiri arkadaşlık olarak görülüyor.

İşten çıkarken aklımızdaki ilk şey kendimizi eve atıp bir an önce dinlenmek oluyor. Bunda haklı nedenlerimiz de var tabi ki: Trafik, iş stresi, sorumluluklar… Ama burada atladığımız bir şey var: Bunların panzehiri aslında arkadaşlık. Emin olun ki kendinizi; sizi anlayan, destekleyen, gözlerinize sıcaklıkla bakan ve gülümseyen bir arkadaşınıza bıraktığınız zaman hepsi iyileşiyor. Yaşamla doluyorsunuz ve kendinizi daha fazla güvende hissediyorsunuz.

Eğer hala ikna olmadıysanız gelin bir de yoga, Budizm gibi doğu felsefelerinin arkadaşlık konusundaki öğütlerine bakalım:

Temel yoga metinlerinden biri olan Yoga Vazişta diyor ki:

“Kurtuluş kapısını koruyan dört tane muhafız olduğu söylenir; bunlar huzur, ayrım gücü, halinden hoşnut olma ve iyi olanların dostluğudur.” (Bölüm 11, vecize 59)

“Bunların dördü dünyanın engellerini kırmada en emin dört araçtır, kim bunları uygularsa muhakkak yeryüzüne ait denizin yanılgı sularını aşar.” (Bölüm 16, vecize 20)

“En büyük üzüntülerin içindeyken ve çaresiz ortam şartları içindeyken bile, kimse erdemlilerle ilişkide olmaktan kendini alıkoymasın.” (Bölüm 16, vecize 8)

Budizm diyor ki;

“Sağlıksız düşüncelerin doğmasını önlemenin en kolay yolu, sağlıklı bir çevrede, dikkatli yaşama uygulaması yapan bir toplulukta yaşamaktır. Dharma kardeşlerinin varlığı ve yardımıyla doğru düşünmeyi muhafaza etmek kolaydır. İyi bir çevrede yaşamak önleyici ilaçtır.’ (Buda’nın Öğretisi, Thich Nhat Hanh)

İlgili yazı: Hayatta her zaman iyi bir arkadaşa ihtiyaç duymanızın 3 nedeni
Her iki öğretide de, arkadaşlığa ve arkadaş çevresine yapılan vurguyu, kişinin iyi bir hayat yaşaması için bunun önemini görüyoruz. Öte yandan, arkadaşlığın, hatta “iyi arkadaşlığın” kişiyi yaşam mücadelesinde bir adım öne taşıdığını, yaşamındaki her zorluğu aşmasında en önemli yardımcılarından biri olduğunu anlıyoruz.

Peki, çözüm ne?

Size kendi çözümümü anlatayım.

Ben kendim için “Facebook arkadaşını kahveye davet et” devrimi başlattım. Bir mesleki toplantıda tanıştığım, kendisine yakınlık hissedip sosyal medyada takip ettiğim bir arkadaşımı kahveye davet ettim. İlk buluşmamıza giderken sanki karşı cinsle buluşuyormuşum gibi heyecanlandım. ‘Acaba anlaşacak mıyız, acaba bu son görüşmemiz mi olacak?’ diye düşünüp durdum. Sonunda da kendime güldüm ve ‘Ne olacaksa olacak, bu da bir ders olacak’ diye düşünüp bunları görüşeceğim arkadaşıma da anlatmaya karar verdim. Ne mi oldu? İnanamayacaksınız ama çok iyi anlaştık, dertleştik, arkadaş olduk ve ne kadar ortak yanımız olduğuna şaşıp kaldık. Ve ben hem yeni bir “gerçek arkadaş” kazandım, hem de bir kez daha insanın içgüdülerinin hiç yanılmadığını anladım.

Siz de sürekli ertelediğiniz kahve randevusunu gerçekleştirerek, kendi dostluk çemberinizi yaratabilirsiniz.

Haydi, şimdi siz de ya sürekli ertelediğiniz bir kahve randevunuzu hayata geçirin ya da uzun zamandır yakından tanımak istediğiniz, ilham aldığınız birini kahveye davet edin. Bakın bakalım neler olacak. Ancak şunu da aklımızda tutalım, hedefimiz kendimize “sevdiğimiz, sevildiğimiz, güven verdiğimiz, güven aldığımız, paylaştığımız, ilham ve destek alıp verdiğimiz, takdir edip edildiğimiz” bir dostluk çemberi yaratmak.

Namaste!

Rana Korkunç: Yoga Eğitmeni & Terapisti, Enerjist, İK Uzmanı // Çevre Mühendisi lisansının üzerine İTÜ’de MBA yaparken sosyal ve sayısal becerilerini birleştirebileceği İnsan Kaynakları alanına hayran oldu. Yaklaşık 10 yıl boyunca dünyanın önde gelen şirketlerinde İnsan Kaynaklarının nerdeyse tüm alanlarında çalıştı. Her zaman bir doğa, müzik, dans ve spor aşığıydı. Çeşitli grup ve derneklerde müzisyen ve dansçı olarak çalıştı. Yurtdışı festival ve konserlerde görev aldı. Şu anda tüm beceri ve eğitimlerini harmanlayarak dünya ile paylaşmaya çalışıyor. Kendini dünyalı ve sürekli bir hayat öğrencisi olarak tanımlıyor. Boş zamanlarında Windsurf, Tai Chi, Chi Ghong ve Dağcılık yaparak kendini tanımaya devam ediyor.
İlgili Makale