İnsan için en zor durumlardan biridir kendiyle yüzleşmek. İnsanın gözleri sürekli dışarıya bakmaya o kadar alışmıştır ki, arada kendine bakmak pek aklına gelmez. Aklına geldiği zamanda ise bazen görmek istemez bazen de gördüklerinden memnun olmadığı için kendine bakmayı bırakır.
Günümüzde psikiyatri kliniklerine yoğun talep olmasının sebeplerinden biri de kişinin kendini görememesindendir. Kişi kendini görmekten kaçındıkça, bütün sorunlarını, halının altına süpürmek misali, bilinçaltına doğru iter ve onları orada tutmaya çalıştıkça bilinçaltı dolar da dolar. Tabii her şeyin bir kapasitesi olduğundan, dolan bir bardaktan suyun taşması misali zamanla bilinçaltından bilince taşmalar meydana gelir. Bu oluşan taşmalar kişide hiç ummadığı zamanlarda nedenini anlayamadığı şekilde çeşitli psikolojik rahatsızlıklara ve fibromiyalji gibi psikosomatik hastalıklara sebep olabilir. Bu hastalıkların hangi fiziksel nedenlerden dolayı oluştuğu araştırılsa da aslında araştırılması gereken diğer bir durum düşüncelerimizin vücudumuzda yarattığı değişikliklerdir. Günümüzde kuantum fiziği, düşünce gücünün maddeye olan etkisini araştırmakta ve bununla ilgili birçok deney ile veriler ortaya koymaktadır. Oysa düşüncenin maddeye olan etkisini, yoga yüzyıllardır çeşitli metinler ile zaten açıklamıştır. Kadim metinler, insanın yapısını detaylı bir şekilde anlatmış, fiziksel bedeni dışında enerji bedeni, zihin bedeni gibi birçok bedenin de bulunduğunu belirtmiştir. Düşünceler zihin bedenine ait olup bu beden, enerji bedenini ve fiziksel bedeni belirgin bir şekilde etkilemektedir. Yani insan ne düşündüğüne çok dikkat etmelidir. Çünkü düşüncelerimiz çok ciddi bir şekilde fiziksel bedenimizi etkilemekte ve onu her an yeniden şekillendirmektedir. Zaten bu bilgi günümüzde şifa alanında birçok kitabı bulunan Louise Hay ya da şifa üzerine çalışan Reiki üstadları tarafından da benzer şekilde anlatılmaktadır.
Zihin bedenine ait olan düşüncelerimiz enerji bedenini etkilemekte, enerji bedeni ise fiziksel bedeni şekillendirmektedir. Biz en son etkiyi fiziksel bedende gördüğümüz için bütün bunların fiziksel bir sorundan kaynaklandığını düşünmekteyiz. Oysa daha derine bakıldığında o hastalığın nedenleri olarak, bilinçaltında birçok düşünce ve duygu bulunmaktadır. Hastalığı şifalandırmak için öncelikle o hastalığa sebep olan temel düşünce ya da duygu görmeli ve ona bir çözüm getirmelidir. Bunun için de kişinin kendine bakması ve kendini görebilmesi gerekir. Gözleri içeriye doğru çevirip, zihninin içinde neler oluyor anlaması gerekir. Kişi, psikolojide buz dağının suyun altında kalan kısmı metaforu ile anlatılan, bilinçaltını görmeye ve anlamaya çalışmalıdır.
Günümüzde psikanalistler çeşitli teknikler kullanarak, kişinin hayatına sıkıntı veren sorunların kök nedenlerini bulmaya çalışır. Bir sorunun kökünü sökebilirse onu tam anlamıyla kontrol edebileceğini bilir. Yoga da aynı şekilde, kişiye kendini görebilmesi ve anlayabilmesi için aracı olur. Kendi içine dönerek kendiyle yüzleşmesine olanak sağlar. Yani bir nevi kendi kendine psikanaliz yöntemidir. Kişi özellikle düzenli meditasyon pratiği yaptığında, nasıl bir kişilik sergilediğini, ne gibi düşünce kalıplarına sahip olduğunu, sorun yaratan düşünce ve inanışlarını görmeye, tanımaya ve anlamaya başlar. Zaman içerisinde sorunlarının altında yatan en temel düşünceleri ve duyguları anladığında artık onu çözmek çok daha basittir. Çünkü insan göremediği bir şeyi çözemezken, görünen bir sorun , bazen kabul edilmesi çok zor olsa da, görüldüğü ve bilindiği için vakit alsa da artık bir şekilde çözülebilir.
Tüm bu farkındalıkların ve geliştirilen yeni düşüncelerin sayesinde, zihin yapısı değişmeye, böylece enerji bedeni ve fiziksel bedende değişmektedir. İnsan aradığı şifayı kendi zihnindeki düşünceleri şekillendirip, kontrol etmeye başladığında tam anlamıyla bulmaya başlar. Zaten yoganın temel metinlerinden biri olan yoga sutralarda da bu durum şu şekilde açıklanmaktadır.
Yoga Sutra 1.2 : ‘YOGA, ZİHİNİN YARATTIĞI MODİFİKASYONLARI (düşünce kalıplarını) KONTROL ETME YOLUDUR’ (Sanskrit-Türkçe Çeviri: Çetin Çetintaş)
Tabii tekrar şunu belirtmekte fayda var. Yoga bir aydınlanma yolculuğudur. Bu anlattıklarım bu yoldaki deneyimlerden sadece küçük birer parçadır. Büyük resim sanıldığından daha da geniştir. Bu yol her ne kadar kolay olmasa da birçok fayda, mutluluk ve huzur barındırmaktadır. İlk başta bize acı ve zarar veren düşünceleri görme, gördükten sonra bunları düzeltme süreci, zamanla insanı olduğundan daha iyi bir versiyonuna taşımaktadır. İnsan, zaten ilk önce sağlıklı, mutlu ve huzurlu olabilmeli ki kendini arayışa girebilsin ve bu yolda devam edebilsin.
Şimdi gözlerini kapat ve düşün en son ne zaman yaşadığın bir olayda sadece kendini görmeye çalıştın? Karşındaki kişi ya da kişileri şuçlamadan ve yargılamadan sadece dönüp kendine bakmaya çalıştın mı? Eğer şu anda bu yazıyı okuduysan, sence artık kendine dönüp bakmanın zamanı gelmedi mi?
İlginizi çekebilir: Karma karma söyle bana: Yoga ile karmayı temizleyip sıfırlayın