X

Ayak sağlığı önemi: Ayak sağlığı için yapılması gerekenler ve öneriler

Konu ayak sağlığı önemi olduğunda, yapılması ve dikkat edilmesi gerekenleri genellikle görmezden gelme eğilimindeyiz. Oysa ayaklarımız, her gün binlerce adım atıyor. Yine de onları rahatsız ayakkabıların içine hapsediyor ve sıklıkla ihmal ediyoruz. Araştırmalar yaklaşık 10 kişiden 8’inin tırnak batmasından ayak ağrısına kadar çeşitli ayak sorunları yaşadığını gösteriyor. Ayak sorunları, ne kadar sürdüğüne bağlı olarak, kişinin yaşam kalitesini ve genel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin ayak ağrınız veya ayağınızda küçücük bir cilt tahrişiniz varsa egzersiz yapmaktan kaçınmanız daha olasıdır.

Kısaca, ayaklarınız ne kadar arka planda kalıyorsa, siz de o kadar geridesiniz. Sağlık sorunları sebebiyle hareket edemeyen insanlar, ayak fonksiyon bozukluğunun doğrudan ve dolaylı bir sonucu olarak çok sayıda fiziksel, psikolojik ve sosyal rahatsızlık çekiyorlar. Arkadaşlarınız arasında ister zarif ayaklarınızla dikkat çekiyor olun; ister ayaklarınızın ebatları şaka yollu bir alay konusu olsun; ayak sağlığı çok ama çok önemli. Ayaklarınızın nasıl göründüklerinden ziyade, nasıl çalıştıkları da önem taşıyor.

Peki, ayak sağlığı nasıl korunur? Ayak sağlığı için neler yapılmalı? Ayak sağlığı önemi hakkında merak ettiğiniz tüm başlıkları yazımızda bulabilirsiniz.

Ayak sağlığı neden önemli?

Eğer her gün başınız ağrıyorsa, muhtemelen kendinize “Peki, bugün de başım ağrıyor ve artık bu hayatımın bir parçası” demezsiniz. Bunun için endişelenir ve hemen bir doktora görünürsünüz. Ancak söz konusu ayak ağrısı olduğunda, çoğu insan bunu rutin olarak yaşıyor. Ayak sağlığı, kalbinize olan mesafesine rağmen genel sağlığınızı etkileyebilir. Çünkü ayaklarınızdaki ağrının birçok nedeni olabilir; bu yüzden eğer böyle bir şey yaşıyorsanız görmezden gelmemeli, bunu hayatın normal bir parçası olarak görmemelisiniz.

Sağlık uzmanları ayaklarınızı bir mühendislik harikası olarak görüyor. İki ayağınız birlikte, vücudunuzdaki tüm kemiklerin yaklaşık dörtte birini oluşturan 50’den fazla kemik içerir. Üstelik onları bir arada tutan ve hareket etmelerine yardımcı olan 60’tan fazla eklem ve 200’e yakın kas, tendon, bağa da yer açarlar.

Birçok sorunun ayaklarımızı etkilemesi şaşırtıcı değil. Çünkü yaşamımız boyunca onları çok fazla yıpratıyoruz. Ortalama bir günde, sadece etrafta dolaşarak bile ayaklarımızı yüzlerce ton kuvvete maruz bırakıyoruz. Onları strese sokan aktiviteleri bir düşünün. İşiniz saatlerce ayakta durmanızı veya yürümenizi gerektirebilir. Egzersiz seçiminiz, ayakkabı tercihleriniz… Özellikle ayakkabı konusunda kadınlar, genelde ayaklarını düz taban sandaletler ya da stiletto gibi burnu dar ayakkabıların içine sıkıştırırlar. Tüm bunlar ve çeşitli tıbbi durumlar sebebiyle belli ayak sorunları gelişebilir.

Ayak sağlığı önemi: Ayak sağlığı nasıl korunur?

Görüldüğü üzere ayak sağlığı önemi, geniş bir konu ve yaşam kalitemizi, genel sağlığımızı ciddi şekilde etkileyebilir. Bu nedenle ayakla ilgili herhangi bir durumu görmezden gelmemeli veya sadece ayaklarınızı etkilediği için acı çekmeye razı olmamalısınız. Eğer rahatça yürüyemiyorsanız, fiziksel olarak aktif olmayı bırakmanız daha olasıdır; bu da yaşam kalitenizi düşürebilir. Ayrıca, kalp hastalığından bazı kanser türlerine kadar yaşamı tehdit eden birçok yaygın hastalık, hareketsiz bir yaşam tarzıyla yakından ilişkilidir.

Ayaklarınızdaki ağrı, sizi egzersiz yapmaktan veya istediğiniz kadar hareket etmekten alıkoyuyorsa, doktorunuzla veya bir ayak hastalıkları uzmanıyla görüşmenin zamanı gelmiş demektir. Emin olun, bunun için size kalbiniz ve ciğerleriniz de dahil olmak üzere tüm vücudunuz teşekkür edecek.

Ayak sağlığı için yapılması gerekenler

Konu ayak sağlığı önemi olduğunda; ayaklarınıza iyi bakmak ve onları olası sağlık sorunlarından korumak için yapabileceğiniz bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve hijyen alışkanlıkları var. Siz de ayak sağlığı için neler yapılmalı merak ediyorsanız bazı püf noktaları hakkında daha fazlasını keşfedin.

Ayaklarınızla ilgili zararlı alışkanlıklardan uzak durun

Zararlı alışkanlıklardan kaçınmak ve faydalı alışkanlıklar kazanmak, ayaklarınıza iyi bir dost olmanızı sağlayabilir:

  • Çok dar ayakkabılar giymeyin.
  • Ayakkabılarınızı paylaşmayın.
  • Pedikür aletlerini arkadaşlarınızla paylaşmayın.
  • Rengi atmış tırnaklarınızı oje ile saklamayın. Nefes almalarına izin verin ve altta yatan sorunu tedavi edin.
  • Nasırlarınızı tıraş etmeyin.
  • Batık bir tırnağa “kendin yap ameliyatı” uygulamayın.
  • Uzun bir günün veya zorlu bir antrenmanın ardından ayaklarınızın yukarıda kalmasını sağlayan yoga pozunu deneyin.
  • Kendinize ayak masajı yapın veya bir refleksoloji seansı rezervasyonu yaptırın.
  • Ayaklarınızın altında bir tenis topu yuvarlayın.

Peki yatağa çorapla girmek hijyen açısından mı yoksa genel ayak sağlığı açısından mı sakıncalı? İşte bu çok merak edilen sorunun cevabı: Yatağa çorapla girmekte ve böyle uyumakta bir sakınca yok. Sadece önemli olan ayaklarınızı aşırı sıkmaması ve çok kalın olmaması. Elbette çoraplarınızı günlük olarak değiştirmelisiniz. Bununla birlikte sürekli üşüyen ayakların altta yatan bir sağlık sorununun işareti olabileceğini unutmayın.

Ayak sağlığı için ayakkabı seçimi önemli

Ayak sağlığı önemi konusundan bahsederken ayakkabıdan söz etmemek olur mu? Çoğu insanın bir ayağı, diğerinden büyük olur. Eğer bu sizin için de geçerliyse, ayakkabı satın alırken öncelikle daha büyük ayağınızda denemeyi unutmayın. Peki, ayakkabı nasıl seçilir? Mükemmel ayakkabıyı bulmak için şu noktaları göz önünde bulundurun:

  • Ayak topuğu, ayakkabının en geniş kısmına rahatça sığmalıdır.
  • Ayakkabının ön kısmı, ayak parmaklarınızın üst kısımlarının sürtünmemesi için yeterli derinliğe sahip olmalıdır.
  • Ayakkabıları denerken ayağa kalkın ve en uzun parmağınız ile ayakkabının ön kısmı arasında 1-1,5 cm (parmağınızın genişliği kadar) olduğundan emin olun.
  • Ayakkabılarla dolaşın ve herhangi bir sürtünme veya kayma yaşamadığınızdan emin olun.

Topuklu ayakkabılarınızı milyonlar değerindeymiş gibi -nadiren- giyin

Topuklu ayakkabıların bacaklarımızı olduğundan uzun göstermesini sevebiliriz, ancak onları giydiğimizde sağlığımızdan ödün verdiğimizi de unutmamalıyız. İnsan vücudundaki kemiklerin 52’si aslında ayaklarımızda ve ayak bileklerimizde. Öne eğilmemize neden olan yüksek topuklu ayakkabılar, ayağın ayak bileğine olan doğal pozisyonunu değiştirir.

Araştırmalar bunun bacaklarda ve alt omurgada zincirleme bir reaksiyon başlattığını; bunun da kronik diz, kalça veya sırt ağrısına yol açabileceğini gösteriyor. Topuklarınızdan ayrılmak istemiyorsanız, mantıklı olanları seçin ve onları idareli bir şekilde giyin. Eğer mutlaka giymeniz gerekiyorsa ayakkabı ile zemin arasındaki yüzey temasını artırmak için mümkün olduğunca geniş topuklu bir ayakkabı bulun.

Ayakkabılarınızı her zaman kontrol edin

Dolabınızda ne tür ayakkabılar olursa olsun, onları aşınma ve yıpranma açısından düzenli olarak kontrol etmeniz gerekiyor.

  • Koşu ayakkabılarınızı her 300 km’de bir değiştirin.
  • Güzel düz ayakkabılar veya botlar genellikle rahattır, yine de üst kısımda çatlama, tabanlarda yumuşama ve parmak kısımlarında hasar olup olmadığına dikkat edin.
  • Yüksek topuklu ayakkabılarınızı da aynı şekilde kontrol edin.
  • Sandaletlerde gevşek veya kopmuş kayış olup olmadığına bakın.
  • Tüm ayakkabılarınızı uygun olduğunda onarın, geri dönüştürün veya çöpe atın.

Ayaklarınızı daima temiz ve kuru tutun

Ayak sağlığı önemi konusunda, hijyen en önemli noktalardan biri. Ayak hijyenini sağlarken genelde dişlerimiz gibi onları da fırçalarız ama ayak parmağı kısmını göz ardı ederiz. Ayak sağlığı için şu üç kural çok önemli: Uygun ayakkabıyı giyin, ayaklarınızı her gün yıkayın ve ayakkabılardaki aşırı nemi önleyin.

Nasır, son derece yaygın bir ayak sağlığı problemi. Nasırı, anormal basınç ve sürtünmeden kaynaklanan kalınlaşmış cilt bölgeleri olarak tanımlayabiliriz. Eğer sertleşen cilt sizi rahatsız ediyorsa pomza taşı ve yumuşatıcı kremler kullanabilirsiniz. Ancak uzmanlar popüler ayak peelinglerini veya nasır tıraş makineleriyle nasırların kesilmesini önermiyor. Bu yüzden bunu yapmayın ve pedikürcünüzün de yapmasına izin vermeyin. Çünkü bunu yapmak, özellikle şeker hastalığınız veya dolaşım bozukluğunuz varsa, ayağınıza ciddi zarar verebilir. Ayrıca semptomu tedavi etmek altta yatan nedeni düzeltmeyecektir. Ayak çevresindeki pürüzlü ve kalınlaşmış deri, yanlış ayakkabının bir sonucu olarak ortaya çıkar.

Tırnak batması, bir diğer yaygın sorun. Tırnak batmasını önlemek için tırnaklarınızı düz bir şekilde kesin. Kenarlarını yuvarlamayın. Eğer ağrılı bir batık tırnağınız varsa onu kendi başınıza çıkarmaya çalışmayın ve işi profesyonellere bırakın.

Peki ya ayak kokusu? Bu sorunla mücadele eden çoğu kişi ayak kokusu nasıl geçer, merak ediyor. Her gün banyo yapmak ve ardından ayak parmaklarınızın arasındaki cildi kurutmak için zaman ayırmak, kokuyu ve kokuya neden olan bakteri ve mantar enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olur. Ancak gerekli hijyen koşullarını sağlamanıza rağmen geçmeyen ayak kokusu sorunu yaşıyorsanız bir uzmana başvurmayı unutmayın.

İlginizi çekebilir: Açık hava yürüyüşleri ve koşuları için: Amaca uygun koşu ayakkabısı seçmenin püf noktaları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale