X

Avrupa’da yürüyerek gezilebilecek en iyi 10 şehir

Araçla ulaşımı neden bir türlü sevemediğimi bilmiyorum. Belki İzmir’de tüm okul hayatım boyunca her gün uzun yollar kat etmeye mecbur oluşum, belki de Ankara’da toplu taşımasızlığın beni kilometrelerce yolu gönüllü yürümeye teşvik etmesinden dolayı bıkkınlık yarattı.

Sebebi her neyse ne, bilemiyorum. Yürümeyi; işe, gezmeye, alışverişe yürüyerek gidebilmeyi özgürlük olarak görüyorum. Hele ki, yürüdüğün yollar “zaman geçsin”den ziyade keşif arzusunu körükleyen cinstense, değmeyin keyfime! Benim kafamda olan herkes için hazırladım bu yazıyı. Eğer ki, Avrupa’daysanız ya da Avrupa’ya giderseniz, araçla ulaşımı gözden çıkarmanız gereken 10 şehri sıralıyorum sizlere. “Avrupa’da her yer öyle ki!” mi dediniz?
Aslında haklısınız!
O yüzden bu şehirlere Avrupa’da yürüyerek gezilebilecek en iyi 10 diyelim:

1. Roma

Roma

Her bir avlunun bambaşka bir avluya bağlandığı, her bir meydanında bambaşka sanat ve sanatçıya rastladığınız Roma sokaklarını mümkün olduğu kadar yürüyerek keşfedin.

Bu kadar çok tarihi yapının, bu kadar sık konumlandığı bir şehir asla atlanmamalı.

Aşk Çeşmesi’nden İspanyol Merdivenleri’ne, Kolezyum’dan antik kente kendinizi özgür bırakın.

2. Venedik

Venedik

Toplu taşıma zaten çok mümkün olmayabilir; ama harita elinizde gitmeniz gereken yerlere odaklı turist olma mesainizi bırakın. Hangi kanalı, hangi sokakları geçerseniz geçin yalnızca sizi büyüleyen dar sokaklara bırakın kendinizi. Fotoğraf makineniz sizinle olsun yeter. Kaybolmak için fazla büyük bir yer değil nasılsa, elbet aradığınız yere çıkarsınız, boşverin.

3. Floransa

Floransa

Yine fazla büyük olmayan, hemen hemen her yere yürüme mesafesinde olacağınız Floransa’da sokaklar arasında kendinizi özgür bırakmalısınız. Yapmanız gereken tek şey, merkezdeki katedrallerden gündüz zamanı gezmeye başladıktan sonra Michelangelo Tepesi’nde gün batımına yetişmek. Arada kalan müzeler, sokaklar, kuyumcular çarşısı zaten yürürken karşınıza çıkacak.

4. Dresden

Dresden

Almanya’nın Dresden kentini hala yazacağım. Beklemede olan şehirlerden. Şimdilik fragman olsun burası. Nehir boyunca ya da nehir karşısında nereye isterseniz yürümeye devam edin. Farklı müzeler, katedraller ve meydanlar çıkacak karşınıza. Her yorulduğunuzda nehir size eşlik edecektir, yanında Alman biranızla.

İlgili yazı: Avrupa’da keşfedilmesi gereken 5 kasaba

5. Paris

Paris

Arc de Triomphe’tan başlayarak Champs-Elysees boyunca yürümeli, oradan Concorde Meydanı’na çıkarak Sen Nehri’ni görmeli, daha sonra yolunuza devam ederek Louvre Müzesi’ne çıkmalısınız. Müzenin içerisini gezmek işini günlere bölmeniz gerekecektir. Bu yüzden, bugünkü turunuzda meydanda bir iki turlayın, birkaç kare çekin yeter. Sonrasında yola Notre-Dame Katedrali’ne dek devam edin. Katedralin içerisinde mini bir turu da tamamladıysanız tamamdır. Şimdi en yakın marketten roze ve peynirinizi kapabilir, Sen Nehri’nde bulacağınız ilk boş yere kurularak güneşi batırabilirsiniz. Bunu hak ettiniz. 😉

6. Amsterdam

Amsterdam

Her kanalın başka bir kanala bağlandığı bu “kanal şehri”nde bisiklet tercih etmediyseniz ana ulaşım aracınız yürüyüş olmalı. Her bir sokağı kartpostal güzelliğinde olan bu şehrin, kanal boyunca sıralanmış, 3 adımda diğer eve geçeceğiniz genişlikteki evlerini bizzat kendiniz ölçerek dolaşmalısınız. Hem araca bindiğinizde her saniye fotoğraf çektiremezsiniz değil mi? =)

7. Brugge

Brugge

Bu şehirlerin aslında her biri bir kartpostal aracı. Evet, Brugge’a geldiğinizde kendinizi orta çağa ışınlandığınıza inandıracağınız 1001 sebep bulacaksınız. Her bir sokağında ayrı ayrı görülmesi gereken binalar ve dükkanlarla doluyken kim yürümeden es geçmeyi göze alabilir ki? Üstelik ödülünüzü meydanda alacağınız bir sürü kafe varken? Ödül mü? Bu mübarek zamanda söylemeyeyim hiç.

8. Bremen

Bremen

Şimdi de kendinizi masallar diyarına ışınladınız demek! Güzel, o zaman hemen mızıkacıları aramaya başlayabilirsiniz ara sokaklara dalarak. Sokak arasında bir kilise önüne gelmiş ve saat başı olmuşsa bekleyin ve kilisenin büyük saatinin arkasından balkona çıkacak müzikli gösteriyi izleyinÇarşılarının arasında ilerleyerek ise Tom ve Jerry’nin gerçekten yaşadığına olan inancınızı körükleyin ve hikayelere taş çıkaracak dükkan ve tabelaları birer birer inceleyin.

9. Barselona

Barselona

Burası aslında birbirine çok uzak mesafelerde birçok farklı görmeniz gereken yeri kapsıyor. Yine de her adımda ayrı mest olduğunuz için metroya binmeyi hiç istemiyorsunuz. La Ramblas’tan Napoli Meydanı’na çıkın öncelikle. Buranın arka paralelinde bulunan kale sokaklarında mutlaka kaybolmalı, İspanyol esintili dükkanlara uğramalısınız. Sahili boyunca dilediğiniz kadar yürümeli, gizlenmiş kafelerini sobelemelisiniz. Castella’ya çıktıysanız mutlaka devam etmeli Olimpiyat Stadı’nı görmelisiniz. Arada teleferik kullanarak mavinin 50 tonunu keşfetmelisiniz. Gaudi’nin şehir içindeki kent mobilyalarını takip ederek Casa de Milla ve Casa Battlo’yu görmeli, çıplak gözle görerek şekerden yapılmadıklarına inanmak isteyebilirsiniz.

10. Lübeck

Lübeck

Bu liman kentinin Disneyland olduğuna inandığım binalarını geçerek merkezde turladıktan sonra bir trenle sahil kısmına ilerlemelisiniz. Bu yazlık şirin kasabayı mutlaka yürüyerek turlamalı, yolunuzun üzerindeki o büyüleyici bahçeli yazlık evleri film setindeymiş gibi seyretmeli, minik çarşısında turladıktan sonra upuzun sahili olan Baltık Denizi’ne inmelisiniz. Çok zaman kaybetmeyin, dönüşte yine yürümek isteyeceksiniz!

Gökçen Gökyer: Gökçen Gökyer - Gündüzleri bir Yüksek Şehir Plancısı, geceleri ise bir blogger, bir köşe yazarı. İYTE'de lisans, ODTÜ'de master, HafenCity Universitat'da Erasmus yaptı. Birçok ülke, birden fazla kıta gördü. Hayatta tat alınması gereken her şeyi itinayla araştırır, bulur, bulduğunu da duyurur; yazar.. Network kurmak ise temel hayat duruşudur. Senin de gelmen o yüzden önemlidir, beklerim: gokcengokyer.blogspot.com ;)

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale