İki ismimi de hep gururla, içime sindirerek taşıdım.
Yemek seçen, kan verince bayılan, köpeğin ısırdığı, kedinin cırım cırım tırmaladığı, bahçede sokakta oynarak büyüyen bir çocuktum.
Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık’ı “ben nasıl olsa orada Tiyatro Kulübüne postu sererim” diye yazıp kazandım. Dans Kulübüne serildim.
Evli barklı çocuksuz; müziğe, dansa, sahneye aşık, gün doğumu ve batımına hayran, sağlıklı yaşamla kopmaz bir bağlantıda, tek mal varlığı gezip gördüklerinden ibaret, işte yani biraz hepimiz gibi bir insan evladıyım.
Hikayelerim, ya da hissetiklerim bana bazen kocaman geliyor. Yazayım istedim.
Belki sen de seversin.