İçimizden kendi kendimize söylediklerimiz vücudumuzda harfler olarak belirseydi sizde hangi cümleler yazardı? Genelde çoğumuzun içinde acımasız bir eleştirmen ve o eleştirmenin bizi yerden yere vuran sözleri var.
Thompson ve Zuroff (2004), öz-eleştiri kavramını içsel öz-eleştiri ve karşılaştırmaya dayalı öz-eleştiri olmak üzere iki boyutlu bir yapı olarak ele almışlardır. İçsel öz-eleştiride, bireyin yüksek kişisel standartları bulunmaktadır. Bu standartlar bireyin yaptığı işleri beğenmemesine, başarısız olduğunda şiddetli bir şekilde kendisini suçlamasına, öz-değeri konusunda şüpheler yaşamasına ve kendisini aşağılamasına neden olabilmektedir (Akt. Doğan, 2017).
Öz-eleştiri düzeyi yüksek olan bireyler, kısıtlayıcı, kontrol edici ve reddedici ebeveynleri tarafından bağımsız davranışları engellenmiş, kendisi olma duygusunu geliştirememiş bireylerdir (Blatt, 2004). Evet, bizi durmadan eleştiren bu iç sesimiz çocukken ailemizden, öğretmenlerimizden ve hayatımızdaki diğer otorite figürlerinden kendimiz hakkımızda duyduğumuz olumsuz eleştirilerin bir eseri. Eğer çocukken olumsuz eleştirilerin hedefi olduysak, karakterimizde, haraketlerimizde kısacası bizde bir hata olduğuna inandırıldıysak, büyüdüğümüzde olumsuz bir iç sese sahip olmamız kaçınılmazdır. Çocuklar kendileri hakkında duyduklarını içselleştirirler ve kendilerinin bir parçası haline getirirler.
Çocukken savunmasız bir durumdaydınız. Dolayısıyla etrafınızdaki yetişkinlerin sizin hakkınızda söylediklerine ister istemez inandınız. Ama artık bir yetişkinsiniz ve çocukken kendi hakkınızda duyduklarınıza inanmama, dahası onları hayatınızın bir parçası yapmama gücüne sahipsiniz. Bir çocuk hata yaptığında onu beceriksizlikle suçlamak, ona isimler takmak, hakaret etmek, ve aşağılamak o çocuğu istismar etmektir. Çocukluğunuzda kimsenin size böyle davranmaya hakkı yoktu. Ama şimdi içsel eleştirmeniniz aracılığıyla siz kendinizi istismar ediyorsunuz. Sizce kendinize bunu yapmaya hakkınız var mı?
Tarafınızı seçin; siz kendinize her anlamda iyi mi davranmak istiyorsunuz, yoksa sizi sözel olarak istismar edenlerin mirasçısı olmaya devam mı etmek istiyorsunuz? Tercihinizi dünyaya sevgi dolu cümleler, hareketler yaymaktan mı yana kullanmak istiyorsunuz yoksa dünyada giderek artan nefret halkasının bir parçası olmaktan mı?
Artık sadece kendinize ait olduğunuzun farkına varıp kendinizi yeniden inşa etmenin zamanı. Ailenizin sözel istismarının sadık kölesi olmaktan vazgeçin. İyileşmeyi ve kendinize iyi bir hayat yaşatmayı seçin. Bu konular üzerinde bir psikologla çalışın ve kendinize iyi davranmayı öğrenin. Bunun için işe, bir hafta boyunca kendinizle olan konuşma tarzınıza dikkat ederek başlayabilirsiniz. Her gün kendinize ettiğiniz sözleri bir kenara yazın ve daha sonra analiz edin. Kendi kendinize ettiğiniz sözlerle siz, kendinizin dostu musunuz, düşmanı mı? Size kendinizle her daim dost olduğunuz günler diliyorum.
Bu arada size bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden bire bir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Öz Sevgi eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail.com adresine yazabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvanrsolaker@gmail.com .
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Blatt, S. J. (2004). Experiences of depression: theoretical, clinical, and research perspectives.Washington, DC: American Psychological Association.
Doğan, T., Sapmaz, F., Çötok, N. 2012. Öz-Eleştiri Ve Mutluluk. Ocak 2013 Cilt:21 No:1 Kastamonu Eğitim Dergisi 391-400.
İlginizi çekebilir: Pozitif olmak senin elinde: Her zaman hayatı ve sevgiyi seç