X

Atatürk çiçeği bakım kılavuzu

Atatürk çiçeği bakımı hakkında tüm merak ettiklerinizi yazımızda bulabilirsiniz.

Poinsettia, ponsetya, noel yıldızı gibi isimlerle de anılan Atatürk çiçeği, Aralık ve Ocak aylarında yeşil- sarı çiçekleri çevreleyen koyu yeşil yaprakları ve kırmızı köşeleri olan çekici bir ev bitkisi. Genelde yılbaşında evi dekore etmek amacıyla kullanılan bu bitki, aslen Meksika’ya özgüdür. Yılbaşından sonra hayatta kalması zor olabilir ve çoğunun kırmızı çiçekleri kutlamalar sona erdikten sonra dökülür. Bununla birlikte biraz özen ve dikkatle, Atatürk çiçeğini yıl boyunca canlı tutmak ve hatta bir sonraki yılbaşında kırmızı çiçeklerini açması için teşvik etmek mümkündür. Peki, bu bitkiye Atatürk çiçeği neden denmiş? Yani Atatürk çiçeğinin hikayesi ne?

Ponsetya olarak anılan bu güzeller güzeli çiçek, daha önceleri sadece anavatanı Meksika’da ve Orta Amerika’da yetiştiriliyormuş. Mustafa Kemal Atatürk ise bu çiçeğin ülkemizde de yetiştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çalışmalar başlatmış. Böylece ülkemizde tanınmaya başlayan ponsetya çiçeğine dönemin bitki bilimcileri “Atatürk çiçeği” adını vermiş…

Atatürk çiçeği bakımı hakkında daha fazlasını keşfetmek için okumaya devam edin.

Atatürk çiçeği özellikleri

Atatürk çiçeği, sivri uçlu yeşil yaprakları ve hemen bunların üst kısmında yer alan genelde kırmızı renkteki çanak yapraklara sahip bir bitki. Ortasında ise küme halinde sarı çiçekleri bulunuyor. Bitkinin üst kısımlarında yer alan çanak yapraklar bazen kırmızı yerine pembe ve beyaz renklerde de olabiliyor. Bu göz alıcı bitki, bakımı zor gibi görünse de püf noktalarına dikkat edildiğinde uzun süre hayatta kalabiliyor. Evlerinize, bahçelerinize, balkonlarınıza hatırı sayılır bir güzellik katıyor.

Atatürk çiçeği nasıl yetiştirilir?

Atatürk çiçeğini parlak, dolaylı ışıkta, yaklaşık 13-15°C sıcaklıktaki cereyan olmayan bir yerde büyütün. İdareli bir şekilde sulayın ve sulamak için tipik olarak kompostun yüzeyinin kurumaya başlamasını bekleyin. Nemi artırmak ve renkli çanak yaprakların daha uzun süre en iyi şekilde görünmesini sağlamak için düzenli olarak buğulayın. Yılbaşından sonra domates gübresi gibi yüksek potasyumlu sıvı gübreyle aylık olarak besleyin.

Atatürk çiçeği ne kadar büyür?

Atatürk çiçeği ortalama 60 cm boyundadır ve iyi bakıldığında 5 metreye kadar uzayabilir. Koyu yeşil uzun yaprakları, kırmızı çanak yaprakları ve küçük sarı çiçekleriyle bu harika bitki görsel olarak yaşam alanlarınızı güzelleştirir.

Atatürk çiçeği bakımı nasıl olmalı?

Atatürk çiçeği nedir, artık biliyorsunuz. Peki Atatürk çiçeği nasıl bakılır? Öncelikle Atatürk çiçeğini bir çiçekçiden veya süpermarketten satın alıyorsanız iyi durumda olduğundan ve hiçbir yaprağının solmadığından emin olun. Çünkü yapraklar, çok soğuk koşullarda saklandıklarının bir işareti olabilir. Bir kapının yanında veya marketin girişinde sergilenen bir Atatürk çiçeğini satın almaktan kaçının. Muhtemelen uzun süre dayanmazlar. Benzer şekilde eve giderken iyi korunmasına da dikkat edin; narin yapraklarının dondurucu soğuklara maruz kalmasına izin vermeyin. Gerekirse mağaza görevlisinden onu sarmasını veya plastik bir torbaya koymasını isteyin. Atatürk çiçeğini arabada kesinlikle uzun süre bırakmayın; sıcaklıklar hızla düşebilir ve Atatürk çiçeği zarar görebilir.

1. Toprak ve saksı seçimi

Atatürk çiçeği bakımı konusunda ilk dikkat etmeniz gereken konu toprak ve saksı seçimi. Bu bitki torf bakımından zengin, geçirgen ve yumuşak toprağı sever. Bu tür toprakları çiçekçilerden ya da yapı marketlerden “süs bitkisi toprağı” adıyla kolayca alabilirsiniz. Saksı konusunda ise mutlaka altında fazla suyun akacağı delikler bulunan saksıları tercih edin. Atatürk çiçeğinin saksısı yılda 1 kez değiştirilmeli, kullanılan saksının bir boy büyüğüne geçirilerek bitkinin kökleri rahat ettirilmeli.

2. Güneş, sıcaklık ve nem

Atatürk çiçeği güneşi sever mi? Atatürk çiçeği ne çok sıcak ne de çok soğuk havalardan hoşlanır. Bu nedenle bulunması gereken ideal sıcaklıklar 10- 19°C olarak açıklanabilir. Benzer şekilde güneş ışığına doğrudan maruz kalmayı da sevmez ama dolaylı olarak bol ışıklı alanlarda hızla büyüyebilir. Dolayısıyla bitkinizi hafif serin ama doğrudan güneş almayan pencerelerin iç pervazlarında yetiştirebilirsiniz. Peki Atatürk çiçeği balkonda yetişir mi? Bitki için elverişli ortam mevcutsa Atatürk çiçeği balkonda da yetişebilir. Ama az önce de belirttiğimiz gibi sıcaklığın çok soğuk ya da çok sıcak olmaması gerekir.

3. Sulama

Atatürk çiçeğinin kış aylarında çok fazla sulanmaması gerekir. Haftada 1, sulama için yeterlidir. Aynı şekilde kışın sulama yaparken kullanılacak suyun oda sıcaklığında olmasına da özen göstermelisiniz. Bu bitkiyi kış aylarında fazla sularsanız mantar hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olabilirsiniz.

Bahar ve yaz aylarında havalar ısınacağı için Atatürk çiçeği daha çok suya ihtiyaç duyar. Bu aylarda sulama sıklığını artırmalı, haftada 2 olacak şekilde düzenlemelisiniz. Bitkinizi sularken her zaman aynı miktarda su kullanmanız gerektiğini de unutmayın.

Son olarak, sulamanın ardından saksının altından akan fazla suyu bekletmeden dökmelisiniz. Aksi takdirde kökte çürümeler ve mantar gibi hastalıklar meydana gelebilir.

Atatürk çiçeği nasıl canlanır?

Atatürk çiçeğini, tekrar çiçeklendirmek kolay değildir ancak ona emek vermeye hazırsanız şu talimatları dikkatlice izleyin:

Nisan ayında Atatürk çiçeğini yaklaşık 10 cm’ye kadar budayın ve yaklaşık 13°C’lik bir sıcaklıkta tutun. Mayıs ayının başlarında taze, turba içermeyen, balçık bazlı kompost içeren biraz daha büyük bir saksıya taşıyın. Ardından sıcaklığın 18°C’yi geçmemesini sağlayarak doğrudan güneş ışığı almayan, hava akımı olmayan bir yerde saklayın.

Atatürk çiçeği, günler kısalmaya başladığında çiçek açar. Bu, Aralık ayında doğal olarak gerçekleşir, ancak yılbaşına kadar çiçeklenmeyi teşvik etmek için Kasım ayından itibaren çiçeğinizi her gün 12 saat boyunca karanlık bir dolaba taşıyarak kısa gün uzunluğunu taklit etmeniz gerekir. Yine onu 18°C civarında eşit bir sıcaklıkta tutun ve bu süre boyunca yapay ışığa maruz kalmadığından emin olun.

Atatürk çiçeği çiçek açmaya başladıktan sonra, en uzun süre en iyi şekilde görünmesini sağlamak için her gün buğulayın.

Atatürk çiçeği budama ve çoğaltma

Atatürk çiçeği bakımı konusunda bilmeniz gereken bir diğer konu da budama. Tam bir kış çiçeği olan Atatürk çiçeği, ilkbahara doğru yaprak dökmeye başlar. Dökülen yapraklar hemen saksıdan alınmalı, bu dönemde mutlaka budama işlemi yapılmalı. Budamadan sonra elinizde kalan dallarla bitkiyi çoğaltmanız da mümkün.

Atatürk çiçeğini çoğaltmak için bitkiden ayırdığınız dalları torf bakımından zengin toprağa ekebilirsiniz. Ya da sulamasını toprağı hep nemli bırakacak şekilde yaparak kök salmasını bekleyebilirsiniz. Yine bu dönemde oda ısısının 17-18°C olmasını sağlayın.

Atatürk çiçeğini çoğaltma işlemini, bitkinin kökünden yükselen yeni bitkileri kökten dikkatlice ayırıp ayrı bir saksıya dikerek de yapabilirsiniz.

Önemli not: Atatürk çiçeğinizi çoğaltırken eldiven giydiğinizden emin olun. Bu bitki, sütleğen ailesinin tüm üyeleri gibi cildi tahriş edebilecek sütlü bir özsuya sahiptir.

Bonus

Atatürk çiçeği yetiştirirken yaşanan en yaygın sorun, yaprakların solup dökülmesi. Bu, aşırı soğuk koşulların bir işaretidir. Atatürk çiçeğinin Meksika kökenli olduğunu ve minimum 13°C sıcaklıkta, cereyandan uzak tutulmaları gerektiğini unutmayın. Ne yazık ki, bazı bitkiler çiçekçide veya markette kötü koşullarda tutulur; dolayısıyla onları eve getirdiğinizde yaprakları solmaya başlar. Bu aşamada Atatürk çiçeği için yapabileceğiniz pek bir şey yok. Bu yüzden Atatürk çiçeğini her zaman güvendiğiniz bir tedarikçiden satın alın, eve dönüş yolculuğunda onu soğuk koşullardan korumayı unutmayın.

Atatürk çiçeğinde görebileceğiniz gri küf gibi diğer problemler ise aşırı sulamadan kaynaklanabilir. Atatürk çiçeğini yalnızca kompostun yüzeyi kuru olduğunda suladığınızdan emin olun ve bitkinin etrafındaki nemi korumak için yaprakları düzenli olarak buğulayın.

İlginizi çekebilir: Çam ağacı yerine süslenebilecek ev bitkileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale