X

Ataletten kurtulmak ve harekete geçmek için ilham veren Japon teknikleri

Hayat, beklenmedik gelişmeler, olası zorluklar, bitmeyen değişimler ve sık sık karşılaştığımız engellerle dolu bir yol… Dolayısıyla çoğu zaman tüm bunlar bizi hedeflerimize ulaşmaya çalıştığımız süreçlerin içerisinde yavaşlatabiliyor, hatta bazen durdurabiliyor. Hızla değişen ve git gide daha karmaşık bir hal alan dünyada, kendimizi ataletin pençesinde, onun esiri olmuş bir şekilde bulabiliyoruz. Motivasyonumuz düşüyor, canımız hiçbir şey yapmak istemiyor, aksiyon almakta zorlanıyoruz, belki de kolumuzu kaldırıp bir şey yapacak enerjimiz olmuyor.

Hepimiz zaman zaman benzer durumlarla karşı karşıya gelsek de böyle bir yaşam tarzının kimseye faydası yok. Bu dünyaya ‘yaşamaya’ geldiysek yaşayacağız, bir şeylerle uğraşacağız, kendimizi meşgul tutacağız, zorlukları aşacak ve istediğimiz hayatı kendimiz inşa edeceğiz. Yolumuza çıkan engeller ne kadar büyük olursa olsun hepsinin üstesinden gelecek bir yol bulabiliriz, yeter ki isteyelim. Japon kültüründen çıkan ve yüzyıllardır yaşamın birçok alanında kullanılan birtakım teknikler, bu konuda yol gösterici olabilir. İşte günlük yaşantınızda size rehberlik edecek, daha mutlu, daha üretken ve daha aktif olmanıza yardımcı olacak Japon teknikleri:

Kaizen: Küçük adımlarla başlayın

Değişim, birden olmaz. Büyük sonuçlar görmek için de küçük adımlarla başlamak gerekiyor. Artık dilimize de yerleşmiş olan “Kaizen” adım adım iyileşmeyi anlatan bir terim. Sürekli iyileşme olarak da Türkçe’ye çevirmek mümkün. Özel hayatınızdan profesyonel yaşamınıza hayatın her alanında sürekli iyileşmeyi hedefleyerek, küçük adımlarla ilerleyebilirsiniz. Kaizen, küçük ve yönetilebilir adımlar atmayı teşvik eden bir yaklaşım. Eğer harekete geçmenizin önündeki engel ‘büyük’ bir değişimin gözünüzü korkutuyor olması ise, küçük adımlarla yola koyulabilirsiniz.

Wabi Sabi: Mükemmeli ararken zaman kaybetmeyin

Aksiyon alamamanızın nedeni mükemmeliyetçi yaklaşımınız olabilir mi? Peki, mükemmeli hedeflerken, hiçbir şeyi yapamıyor olabilir misiniz? Bu düşünce tarzı, sadece başlamanızı geciktirir ve sizi daha fazla tembelliğe itebilir. Bunun yerine bakış açınızı Wabi Sabi ile değiştirebilirsiniz. Wabisabi, kusurların güzelliğini kabul etme ve mükemmeli aramaktan vazgeçme felsefesi ve hayatın mükemmel olmadığını ve hataların büyüme fırsatları olduğunu kabullenmeyi içeriyor. Kusursuz sonuçlar yerine, yaratma sürecinin kendisine odaklanmayı deneyin.

Shouganai: Kontrol edemediklerinizi kabul edin

Shouganai, kontrol edemediğiniz durumları kabullenme ve onlarla barışık olma anlamına gelen bir Japon tekniği. Enerjinizi yalnızca etkileyebileceğiniz şeylere odaklamanızı ve kontrolünüzün olmayan her şeyi kabul ederek yola devam etmenizi söylüyor bu yaklaşım. Çünkü, kontrol edemediğiniz şeylere takılıp kalırsanız, ilerlemek yerine yerinizde sayarsınız, ki bu da herhangi bir konuda harekete geçmenizin önündeki en büyük engeli oluşturabilir.

Shoshin: Hep meraklı kalın

Bir an için çocukları düşünün. Her zaman her şeyi yapmaya ne kadar hevesli, ne kadar istekliler değil mi? Çünkü içlerinde sönmeyen bir merak ateşi var. Her şeye büyük bir merakla yaklaşıyorlar. İlk defa salıncağa binmek, daha önce yemediği bir lezzeti tatmak, yeni bir kitabı dinlemek, bir oyuncağın çalışma sistemini anlamak… Merak duygusu, onları hep canlı ve aksiyonda tutuyor. Shoshin de kelime anlamı olarak ‘başlangıç zihni’ ya da ‘yeni başlayan zihin’ anlamına geliyor. Yani, bir konuda ne kadar bilgili, ne kadar ileri düzeyde olursa olsun kişinin sanki ilk kez duyuyormuş, ilk kez görüyormuş gibi merakla o konuyu ele almasını öğütlüyor. Merakınızı her zaman taze tutun, o sizi harekete geçirecek en büyük içsel güçlerinizden biri.

Pomodoro: Zamanı doğru kullanın

Diyelim ki yapmanız gereken bir iş var ve en az 2-3 saat sürecek, bu yüzden de bir türlü oturup başlayamıyorsunuz, çünkü saatler gözünüzde büyüyor… Pomodoro Tekniği, zamanı doğru kullanarak her işi daha kolay ve çok daha verimli bir şekilde halletmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Zamanınızı 25 dakikalık periyotlara bölün ve ardından 5 dakikalık mola verin. Bu teknik zamanınızı daha iyi yönetmenizi ve gün içindeki enerjinizi korurken, sıkılmadan yapmak istediğiniz her şeyi kolayca halledebileceğinizi öğütlüyor.

Hara Hachi: Çok yiyerek enerjinizi düşürmeyin

Kaç kez çok yemek yedikten sonra kolunuzu bile kıpırdatacak haliniz olmadığı durumu ile karşı karşıya kaldınız? Her akşam yürüyüş yapmak isterken, akşam yemeğini fazla kaçırdığınız için bu hedefinizden kaç kez vazgeçtiniz? Yemek, günlük enerji ihtiyacımızı karşılamanın en önemli anahtarı olsa da fazla yemek yemek ters bir etki yaratarak enerjimizi düşürebiliyor. Hara Hachi, fazla yemek yemenin enerji seviyelerine zarar verdiğine ve bu nedenle kendinizi %80 tok hissettiğinizde yemeyi bırakmanız gerektiğine vurgu yapıyor. Aşırılıktan kaçarak gerçekten ihtiyacınız olan enerjiyi sağlayabilir, böylece daha kolay harekete geçebilirsiniz.

İkigai: Yaşam amacınızı bulun

Adını belki de en sık duyduğumuz Japon tekniklerinden biri olan İkigai, yaşamın amacı anlamına geliyor. Kendi İkigai’nizi keşfederek yaşamdaki her konuda kolayca aksiyon alabilir, sizin için önemli olan her şey için enerjinizi, zamanınızı harcayabilirsiniz. İkigai, her sabah sizi yataktan kaldıracak ve yola koyulmanızı sağlayacak en önemli güç. Hayattaki motivasyonunuzu artırmak istiyorsanız, siz de kendi İkigai’nizi bulmalısınız.

İkigai’den Shouganai’ye, her biri bizi kendi alanımızda geliştirmemize ve günlük rutinlerimizde daha bilinçli olmamıza yardımcı olan bu teknikler ile tembelliğe meydan okumak ve zaman kaybetmeden aksiyon almak, çok daha kolay.

İlginizi çekebilir: Sabah insanı olmak için 3 adımda Japonların güne iyi başlama sanatını keşfedin

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale