Ataletten kurtulmak ve harekete geçmek için ilham veren Japon teknikleri
Hayat, beklenmedik gelişmeler, olası zorluklar, bitmeyen değişimler ve sık sık karşılaştığımız engellerle dolu bir yol… Dolayısıyla çoğu zaman tüm bunlar bizi hedeflerimize ulaşmaya çalıştığımız süreçlerin içerisinde yavaşlatabiliyor, hatta bazen durdurabiliyor. Hızla değişen ve git gide daha karmaşık bir hal alan dünyada, kendimizi ataletin pençesinde, onun esiri olmuş bir şekilde bulabiliyoruz. Motivasyonumuz düşüyor, canımız hiçbir şey yapmak istemiyor, aksiyon almakta zorlanıyoruz, belki de kolumuzu kaldırıp bir şey yapacak enerjimiz olmuyor.
Hepimiz zaman zaman benzer durumlarla karşı karşıya gelsek de böyle bir yaşam tarzının kimseye faydası yok. Bu dünyaya ‘yaşamaya’ geldiysek yaşayacağız, bir şeylerle uğraşacağız, kendimizi meşgul tutacağız, zorlukları aşacak ve istediğimiz hayatı kendimiz inşa edeceğiz. Yolumuza çıkan engeller ne kadar büyük olursa olsun hepsinin üstesinden gelecek bir yol bulabiliriz, yeter ki isteyelim. Japon kültüründen çıkan ve yüzyıllardır yaşamın birçok alanında kullanılan birtakım teknikler, bu konuda yol gösterici olabilir. İşte günlük yaşantınızda size rehberlik edecek, daha mutlu, daha üretken ve daha aktif olmanıza yardımcı olacak Japon teknikleri:
Kaizen: Küçük adımlarla başlayın
Değişim, birden olmaz. Büyük sonuçlar görmek için de küçük adımlarla başlamak gerekiyor. Artık dilimize de yerleşmiş olan “Kaizen” adım adım iyileşmeyi anlatan bir terim. Sürekli iyileşme olarak da Türkçe’ye çevirmek mümkün. Özel hayatınızdan profesyonel yaşamınıza hayatın her alanında sürekli iyileşmeyi hedefleyerek, küçük adımlarla ilerleyebilirsiniz. Kaizen, küçük ve yönetilebilir adımlar atmayı teşvik eden bir yaklaşım. Eğer harekete geçmenizin önündeki engel ‘büyük’ bir değişimin gözünüzü korkutuyor olması ise, küçük adımlarla yola koyulabilirsiniz.
Wabi Sabi: Mükemmeli ararken zaman kaybetmeyin
Aksiyon alamamanızın nedeni mükemmeliyetçi yaklaşımınız olabilir mi? Peki, mükemmeli hedeflerken, hiçbir şeyi yapamıyor olabilir misiniz? Bu düşünce tarzı, sadece başlamanızı geciktirir ve sizi daha fazla tembelliğe itebilir. Bunun yerine bakış açınızı Wabi Sabi ile değiştirebilirsiniz. Wabisabi, kusurların güzelliğini kabul etme ve mükemmeli aramaktan vazgeçme felsefesi ve hayatın mükemmel olmadığını ve hataların büyüme fırsatları olduğunu kabullenmeyi içeriyor. Kusursuz sonuçlar yerine, yaratma sürecinin kendisine odaklanmayı deneyin.
Shouganai: Kontrol edemediklerinizi kabul edin
Shouganai, kontrol edemediğiniz durumları kabullenme ve onlarla barışık olma anlamına gelen bir Japon tekniği. Enerjinizi yalnızca etkileyebileceğiniz şeylere odaklamanızı ve kontrolünüzün olmayan her şeyi kabul ederek yola devam etmenizi söylüyor bu yaklaşım. Çünkü, kontrol edemediğiniz şeylere takılıp kalırsanız, ilerlemek yerine yerinizde sayarsınız, ki bu da herhangi bir konuda harekete geçmenizin önündeki en büyük engeli oluşturabilir.
Shoshin: Hep meraklı kalın
Bir an için çocukları düşünün. Her zaman her şeyi yapmaya ne kadar hevesli, ne kadar istekliler değil mi? Çünkü içlerinde sönmeyen bir merak ateşi var. Her şeye büyük bir merakla yaklaşıyorlar. İlk defa salıncağa binmek, daha önce yemediği bir lezzeti tatmak, yeni bir kitabı dinlemek, bir oyuncağın çalışma sistemini anlamak… Merak duygusu, onları hep canlı ve aksiyonda tutuyor. Shoshin de kelime anlamı olarak ‘başlangıç zihni’ ya da ‘yeni başlayan zihin’ anlamına geliyor. Yani, bir konuda ne kadar bilgili, ne kadar ileri düzeyde olursa olsun kişinin sanki ilk kez duyuyormuş, ilk kez görüyormuş gibi merakla o konuyu ele almasını öğütlüyor. Merakınızı her zaman taze tutun, o sizi harekete geçirecek en büyük içsel güçlerinizden biri.
Pomodoro: Zamanı doğru kullanın
Diyelim ki yapmanız gereken bir iş var ve en az 2-3 saat sürecek, bu yüzden de bir türlü oturup başlayamıyorsunuz, çünkü saatler gözünüzde büyüyor… Pomodoro Tekniği, zamanı doğru kullanarak her işi daha kolay ve çok daha verimli bir şekilde halletmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Zamanınızı 25 dakikalık periyotlara bölün ve ardından 5 dakikalık mola verin. Bu teknik zamanınızı daha iyi yönetmenizi ve gün içindeki enerjinizi korurken, sıkılmadan yapmak istediğiniz her şeyi kolayca halledebileceğinizi öğütlüyor.
Hara Hachi: Çok yiyerek enerjinizi düşürmeyin
Kaç kez çok yemek yedikten sonra kolunuzu bile kıpırdatacak haliniz olmadığı durumu ile karşı karşıya kaldınız? Her akşam yürüyüş yapmak isterken, akşam yemeğini fazla kaçırdığınız için bu hedefinizden kaç kez vazgeçtiniz? Yemek, günlük enerji ihtiyacımızı karşılamanın en önemli anahtarı olsa da fazla yemek yemek ters bir etki yaratarak enerjimizi düşürebiliyor. Hara Hachi, fazla yemek yemenin enerji seviyelerine zarar verdiğine ve bu nedenle kendinizi %80 tok hissettiğinizde yemeyi bırakmanız gerektiğine vurgu yapıyor. Aşırılıktan kaçarak gerçekten ihtiyacınız olan enerjiyi sağlayabilir, böylece daha kolay harekete geçebilirsiniz.
İkigai: Yaşam amacınızı bulun
Adını belki de en sık duyduğumuz Japon tekniklerinden biri olan İkigai, yaşamın amacı anlamına geliyor. Kendi İkigai’nizi keşfederek yaşamdaki her konuda kolayca aksiyon alabilir, sizin için önemli olan her şey için enerjinizi, zamanınızı harcayabilirsiniz. İkigai, her sabah sizi yataktan kaldıracak ve yola koyulmanızı sağlayacak en önemli güç. Hayattaki motivasyonunuzu artırmak istiyorsanız, siz de kendi İkigai’nizi bulmalısınız.
İkigai’den Shouganai’ye, her biri bizi kendi alanımızda geliştirmemize ve günlük rutinlerimizde daha bilinçli olmamıza yardımcı olan bu teknikler ile tembelliğe meydan okumak ve zaman kaybetmeden aksiyon almak, çok daha kolay.
İlginizi çekebilir: Sabah insanı olmak için 3 adımda Japonların güne iyi başlama sanatını keşfedin