X

Aşkın “saudade ve hercai” hali: İtalyan Rivierası’nda romantik bir tur

Bu hafta enteresan bir haftaydı. Hem iş hayatı yoğunluğu hem de “ben ne yazacağım?” bulanıklığı ile doluydu. Bu tıkanma elimde yazacak bir konu kalmadığı anlamına gelmiyor, yazacak çok yer var ama nereden başlayacağımı bilemedim. Sanki gardırobun karşısına geçmiş ne giyeceğini bilememe hali gibi.

Aslında İtalya yazı dizime uymakta zorluk yaşadığımı anladım. Kendi koyduğum kuralda isyan çıktı! Komik değil mi? Ben de şimdi gönlümden geçen, yazmayı dört gözle beklediğim o yazıyı yazıyorum. Kendime isyan bayrağı.

Milano biraz daha bekleyecek, sahne Rapallo’nun!

Burası aslında bizim Milano’da iki gün kaldıktan sonraki durağımız. Burada bir gece kaldık. Kaldığımız otelin manzarasına, önemine değineceğim birazdan. Akşam yemeğini Portofino’da yedik, bu konuya da ayrıca değineceğim. “Hayat sana güzel” diyorsunuz değil mi? Size de güzel olsun arkadaşlar, var olun. Ben anlatmaya başlıyorum!

Biz Milano Tren İstasyonu’ndan trene binerek önce Cenova’ya gittik. Burası hikayede şu an en az rolü olan yer, belki de biz hiç anlamadık. Bir meydanında kahve içebildik desem anlarsınız durumu, çünkü asıl durak olan Rapallo’ya yolculuk saatimiz gelene kadar zamanımız vardı. Burada teknik bir hatam olmuş, tek seferde gidecekken aktarma eklemişim seyahate. Bonus da Cenova’da kahve! Sizce şikayet eder miyim? Asla.

Cenova sokakları

Cenova’da 1-2 saat oyalandıktan sonra tren saatimiz geldi ve çok merak ettiğim yer Rapallo’dayız. Hava biraz limoni. Denize gitmeyi unutmadık ama. Hemen fotoğraflarla süsleyeceğim sizin için. Denizini pek beğenmedim ben. Ya şansımıza öyleydi ya da suyu hep bulanık. Sabah saatleri daha berrak oluyor diye yazıyor zaten. Öperim canım Ege ve Akdeniz sularımı, denizimiz bambaşka. Her daim berrak… Saati mi olur canım denizin?

Cenova’da denize girdiğimiz yer.
Rapallo sokakları

Önce oteli anlatacağım size. Buraya gelen bu otelde kalmazsa kalbim kırılır. Şaka şaka… Anlattıktan sonra da hala ilginizi çekmiyorsa kalmayın tabii. Hotel Riviera nasıl bir şeysin sen? Ben burayı Booking’den şansa -ismi hoşuma gittiği, özellikleri arasında sahil manzarası ve plaj otel geçtiği için- seçtim. İyi ki de seçmişim. Bizim odamızın olduğu dünyaca ünlü bir yazar gördüğünüz manzaraya karşı kitabını yazmış. Kim mi? Açıklıyorum: 1923 yılında Ernest Hemingway “Cat in the rain” kitabını bu otelde yazmış! Bu otelde! Dürüst olacağım; Türkçe çevirisi var mı bilmiyorum -doğru aramadım belki- ama okumak lazım. Buradan, bu otelden izler taşıyor mu, ilham aldı mı? Aynı havayı 94 yıl sonra solumak! Bana inanılmaz geliyor.

Hotel Riviera ve benzersiz oda manzaram

Otele yerleşip soluklandık ve mayolar giyildi, haydi plaja! (Burada enteresan bir yaş dağılımı var. Daha çok emekli ya da orta yaşlı insanlar. Bize denk gelmiş ise bilemem). Önce bir market bulup oradan birer kadehlik şaraplarımızı alarak plaj yollarına düştük. Burada bir de Osmanlı saldırılarına karşı yapılmış Rapallo Şatosu da denilen küçük bir kale var. Hayır yanlış okumadınız. Bu küçük kale bunun için yapılmış! Şimdi kartpostalları, fotoğrafları süslüyor burası. Hey gidi hey! Bu kaleyi yapanların bunu hesaplamadığı kesin.

Küçük Rapallo Şatosu

Güzelce yorgunluk atıyoruz. Akşama Portofino. Bakalım bizde şarkıdaki aşkı orda bulacak mıyız?

Rapallo çevresinde turlayıp -sokaklar klasik İtalya sokakları. Alıştık mı sandınız? Asla. Hala aşkla bakıyoruz sokaklara- fotoğraflarımızı da çekip otele hazırlanmaya dönüyoruz.

Portofino zaten çok yakın, tek vasıta ile 15 dakika. Otobüs saatini akşam kaçırdığımız için taksi tutuyoruz. Bu tatildeki en ve tek lüks harcamamız, değdi ama… Riviera’da haritaya bakıldığında önce Rapallo, sonra Santa Margherita Ligure, akabinde de Portofino geliyor. Bu sırayla da otel ve yeme içme fiyatları artıyor. Yani Rapallo’yu uygun diye seçtik ve İtalya gezisinde en sevdiğim ikinci yer oldu. İlk yer, başka bir yazının konusu.

Masal şehir Portofino sokakları
Portofino’da akşam saatleri

Masal diyarı Portofino, bana enteresan bir şekilde yalnızlığı çağrıştırdı. Aşkından ayrı kalmış, onu bekleyenlerin masal yeri, romantik de. Portekizce’de Türkçe karşılığı tam olmayan o söz geliyor burada aklıma: saudade. Aşık olunan kişinin yokluğunda hissedilen yoğun his. Ne güzel değil mi? O derin anlam tek kelimeyle ifade edilmiş. Burası “saudade” hissettirdi kendimi bana. O ünlü şarkıda biraz öyle değil mi zaten?

Portofino’ya ayak bastık, zaten denize kıyısı olan çok küçük bir sayfiye yeri burası. Bir yere rezervasyon yaptırmadık, doğaçlama bir restoran seçtik ve makarna-şarap ikilisi yine sofralarımızı süsledi. Sonrası yine “macchiato zamanı” bir kafede. Tabi ki Rapallo’ya göre her şey iki katı. Dönüş için aynı taksiciyi aradık ve bizi bıraktığı yerden alarak Rapallo’muza geri bıraktı.

Portofino ne kadar “saudade” ise Rapallo da hissedilen tam bir ben “her bahar aşık olurum havası”. Seni anında çarpıyor, insanları, otantik havası, minik şatosu… Daha ne olsun? Çok uzun kalsan belki yaşayamazsın ama. Burada aşk belki de gelip geçici ama her gelişte bir sarhoşluk bırakır mı görmek lazım. Yine geleceğim sana Rapallo. Ben bu aşkı unutmayacağım, seyahatteki diğer aşklarım gibi aklımdasın sen.

İlginizi çekebilir: Kendime ait bir odadan bildiriyorum: Harita gerektirmeyen şehir Floransa

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Cengizoğlu: Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir şeyler yazma serüveni başladı. Olay sadece gezmek değilmiş ki; kelimeler bir yerlere sürükledi diyorum şimdi... İlham mi deniyor buna bilmiyorum ama yazıya dökülecek bir konu, bir olay, çekiyor seni yazmaya diyelim. Uplifers ailesinde yazmaya devam ediyorum bu yüzden seve seve .. Hepimize bol okumalar!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale