Aşkın farklı renkleri: Hayatın kendisine aşık olmak
Bugün onunla ilgili bir gün. Sayısız şiire, romana ve filme konu olmuş, bilim insanlarının formüllerle açıklamaya çalıştığı o gizemli şey. Evet, aşktan bahsediyorum. Belki de insan olmanın en güzel yönlerinden biri aşık olabilme yetimizdir.
Aşk felsefeden psikolojiye birçok farklı disiplinin ilgilendiği kavramlardan biridir. Örneğin, ünlü İspanyol filozof Ortega y Gasset (1964) aşkı “geçici bir delilik hali” olarak tanımlarken, psikolog Hatfield’e (1998) göre aşık olmak “sevgiliyle birleşmek için yoğun bir arzudur”. Aşk hakkında sayısız kuram vardır. Bunlardan biri olan John Alan Lee’nin aşk kuramında 6 aşk biçimi görmekteyiz. Bunlar tutkulu aşk (Eros), arkadaşça aşk (Storge), oyun gibi aşk (Ludus), sahiplenici aşk (Mania), mantıklı aşk (Pragma) ve özgeci aşktır (Agape) (Lee, 1973). Aşk komplike bir duygu olup tek bir kuramla açıklanması mümkün değildir.
Bir insana neden aşık oluruz? Onu gözümüzde, dünyadaki milyarlarca insandan farklı kılan şey nedir? Sesinin tonu mu, yüzü mü, gözlerindeki parıltı mı, yoksa kokusu mu? Üniversitemdeki psikoloji profesörlerimizden biri, kokunun insan hayatındaki önemini anlattığı bir derste, bir dahaki sefere romantik bir buluşmaya gittiğinizde burnunuzu kapamanız, sizi aşık olmamanız gereken bir kişiye aşık olmaktan kurtaracaktır diyerek sınıfımızda gülüşmelere yol açmıştı. Koku ve aşk arasındaki ilişkiyi araştıran sayısız araştırma mevcut. Ama aşk gerçekten de formüle dökülebilir mi? Ya da şöyle soralım, aşkı formüllerle açıklamak onun gizemli doğasına gölge mi düşürür? Fischer’e göre insanlar dopamin, oksitosin, vazopressin, testosteron ve adrenalin gibi hormonların karmaşık kimyası nedeniyle aşık olmaktadır (Atak ve Taştan, 2012). Elbette ki aşkın bilimsel yönüyle ilgili araştırmalar çok kıymetli ama aşk hiçbir tanıma, formüle sığmayacak kadar karmaşık bir haldir.
Lee’nin kuramında da belirttiği gibi aşkın farklı biçimleri vardır. Psikolojide wellness kavramına çok önem veren bir psikolog olarak ben aşkın en kıymetli halinin onun hayatı güzelleştirmeye yaradığı biçimi olduğunu düşünüyorum. Modern zamanların filozoflarından Michael Boylan’a göre aşk bir eylemdir ve bu kavram bizi insan olarak değişmeye ve büyümeye yönlendirir. Aşk, “As Good As It Gets” filminde Jack Nicholson’ın canlandırdığı karakterin söylediği gibi, kendimizin daha iyi versiyonu olmamıza yarayan bir araç olmalıdır.
Bir başka insana duyulan aşk güzel olmasına güzel bir duygu, ama kulağa her ne kadar klişe gelse de bence biz önce hayatın kendisine aşık olmalıyız. Yaşama ve mucizevi mavi gezegenimize karşı tutku duymalıyız. Bir insana aşık olmak, hayatın kendisine duyduğumuz aşkla birleşince yaşam daha manalı bir hal alır.
14 Şubat Sevgililer Gününüz kutlu olsun. Size sevgiyi hayatınızın merkezi yaptığınız günler diliyorum. 2022 yılını “Öz Sevgi Yılı” ilan ettim. Her hafta @ranakutvan kullanıcı isimli Instagram hesabımdan bu konuyla ilgili psikoloji ödevleri paylaşacağım. Hadi hep beraber kendimizi sevmeye ve dünyayı güzelleştirmeye. Zoom üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız da bilgi için [email protected] adresine yazabilirsiniz.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Atak, H ve Taştan, N. (2012). Romantik İlişkiler ve Aşk. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2012; 4(4):520-546 doi:10.5455/cap.20120431
Boylan, M. (2008). The good, the true, and the beautiful. New York, NY: Continuum International Publishing Group.
Hatfield E (1998). The juvenile love scale: A child’s version of the passionate love scale. In CM Davis, WL Yaber, R Bauserman, G Schreer, & SL Davies (Eds), Handbook of sexuality-related measures (pp. 447-448). Thousand Oaks, CA: Sage Publications.
Lee, J. A. (1973). The colors of love. Don Mills, Ontario: New Press.
Ortega y Gasset J (1964). Estudios sobre el amor [Studies on Love]. Madrid: Espasa Calpe.
İlginizi çekebilir: Sinematerapi: Filmlerin ruha iyi gelen yönü