X

Aşkın en sevdiği: Ben halini ortaya çıkartmak

Nedir bir insanın en güzel hali, en tanıdık hali veya olası “en yüksek” potansiyeli? Aşık olmak veya aşk olmak bunu nasıl etkiler? Bugün sizlerle birlikte daha yakından bakalım istiyorum, sevgilerimizi aşkımızı nasıl algılıyoruz? Genel olarak etrafımda gördüğüm örneklerle başlayacağım ilk önce…

Aşk gelince hep karşılaştığımız “keder” de birlikte geliyor… Çünkü çok tanıdık endişelerimiz kapıyı çalıyor en başta. “Beni yeterince sevecek mi”, “yarın da yanımda olabilecek mi”, “yarından sonra da beni isteyecek mi”, “ve daha sonraki gün gerçekten beni istemeye devam edecek mi” ve hatta “bundan bir yıl sonra yine benim yanımda olacak mı” gibi bugün bile cevap vermesi çok ama çok güç olan sorularla donatıveriyoruz aşk halimizi…

Peki, tüm bu sorulardan önce düşünmemiz veya hissetmemiz gereken hiçbir şey yok mu? Yani aşk olmak bize sadece “seninle olmak taahhüdü” verdiği durumda mı gerçek bir değer kazanıyor? Eğer o “muhteşem” hani adeta olmazsa olmazımız; taahhüdümüzü “almazsak” o aşk olmuyor mu? Genel manada cevap vermem gerekirse ne yazık ki olmuyor…

“Beni yeterince sevecek mi”, “yarın da yanımda olabilecek mi”, “yarından sonra da beni isteyecek mi”?

Ben bugün sizlerle şu pencereden bakalım istiyorum, aşk “bağımsızlaştırmalıdır” çünkü diğer kişinin ne isteyeceği, ne yapacağı, nerede, nasıl olacağı bir “bağımlılık” hali içerir. Ve yine bu o kişinin kendi seçimlerine ve sadece özgür iradesine dayalıdır. Bizler daha ilk günden “binlerce” yeminler edilsin isteriz, bir kişi sonsuza kadar burada kalacağım desin isteriz, bu doğru olabilir mi? Veya aynı yemini bizler etmek durumunda bırakılsak bu ne kadar “gerçekçi” olurdu? Hiç aklımızdan böyle bir yeminin değil bir yıl ve hatta altı ay içerisinde bozulabileceği gelmez miydi?

Şimdi bağımsızlık kısmına geri dönelim. Başka bir örnek vermek istiyorum. Karşımızdakinden bağımsız bir aşk anlayışımız olduğunda bu duygunun bizi ve potansiyelimizi dağların en tepelerine, çöllerin sonsuzluğuna ve hatta kıtaların ardına bile götürebileceğini deneyimleriz. Çünkü bu endişelerden “arındığımızda” (en azından bir kere denememiz gerekir; bu arınmak hali endişe içermez, “yanımda olmazsa ne yaparım?” sorusunu içermez – sadece aşk olmak halini içerir) aşkın o muhteşem haliyle damarlarımızdan girmesine izin vermiş oluruz. Kanımızın daha hızlı akmasına, dünyanın en “güçlü” insanı gibi hissedebilmeye, “kendimizi” bulmaya biraz da kendimizden olmaya aslında… Durduğumuz yerde duramamaya, sonra durduğumuz yere dar gelmeye, belki bugüne kadar sığdığımız sorgulamadığımız bize “aşılamaz” gibi görülen kalıplarımızı aşmaya, hatta kendi kendimize çizmiş olduğumuz o sınırları yerle bir etmeye…

Hani derler ya “Dünyayı mı değiştireceksin?” bu soruda haykırarak evet diyecek gücü bulabiliriz işte bu aşk halinde… Ne yazık ki anlaşılması adeta incecik bir çizginin iki tarafı kadar yakındır birbirine; kimilerimiz çizginin bir tarafını tercih ederler, hiç fark etmeden yıllar boyu aşk onlar için en güzel potansiyele eriştirmekten çok en derin sorunların, şüphenin ve “Ya yarın ne olacak?” sorusunun cevabını aramakla geçer…

Aşk bizlerin “en güzel” potansiyelimizi en muhteşem halimizi, en özgür versiyonumuzu ortaya çıkartmayı sever…

Ve ne mutludur ki, bazılarımız ise çizginin o diğer “muhteşem potansiyel” tarafında kalırız; bir kere bile yarını “endişe” ile sorgulamak geçmez aklımızdan. Aşkın olmak hali vardır, bir kere dünyada herhangi başka bir şey bizi bu hale sokamaz. Bunu bilir işte bu kişiler, bu bilgelik ile sadece “kendince” oldukları şeye kapılıp giderler, ne o diğer kişinin “gidivermesi” ne de “kalacak mı” sorusu ve en önemlisi ne de “kalması için ben benden vazgeçmeliyim, ne yapmalıyım da kalsın” gibi “kendinden olmaya” yönelik sorgularla boğuşurlar…

Onlar ki sadece “aşk” olurlar, özgürdürler, bağımsızdırlar ve bunun karşılık bulduğunda “yaşanacak” bir şart olmadığını bilirler… Aşk olmak o kişiye özgüdür, onun hissini bir diğerine zorla koyamazsınız, siz oldunuz diye o diğerinden bekleyemezsiniz veya “o olmadı” diye siz bu “can” duyguyu bir kenara atamazsınız… Bu aşktır, binlerce yıl arayıp da bulamayacağınız bir elmas kadar, tarihte bir kere düşüldüğünde yıllarca hikâyelere konu olacak kadar ve her dünyaya kavuşmamızda en azından bir kere bizlere bahşedilmesi için dualara konu olacak kadar ender ve “güzel” olandır…

Bu yüzden aşk bizlerin “en güzel” potansiyelimizi en muhteşem halimizi, en özgür versiyonumuzu ortaya çıkartmayı sever… Eğer bir aşk hali bizi bunlardan kısıtlıyorsa, sadece endişe ve korku ile dolduruyorsa, bu hayatta her şeyi yapabilecek kadar güçlü hissetmemize engel oluyorsa o zaman yeniden düşünmemiz gerekir. Biz can-ım aşk halimize doğru gözlerle mi bakmaktayız, hani elimizde parlamakta olan bir yıldız vardır fakat sadece “gece” olmadığı için onun gerçek bir değeri olmadığını düşünürüz… Bu aynı bu örnekte olduğumuz gibi “doğru şekilde” bakmamızı ister aşk bizlerden… Aydınlıkta da parlamaktadır ve gece ise gerçek bir yıldız olur… İşte aşk ancak biz kalplerimizden ve bağımsızca (karşılık bulmaktan ve karşılık vermekten) hayatımızı gerçek nefesler alacak kadar, kanımızı sınırlı olduğu damarlarımıza adeta sığmaz hale getirinceye kadar ve hayatta “sınır” olarak gördüğümüz her çizgiyi artık ortadan kaldırana kadar “en iyi” halimiz “en muhteşem” potansiyelimiz ortaya çıkıncaya kadar gerçekten aşk olmaz… Biz ancak “gerçek aşk” halimize bu bağımsızlık ile ulaşabiliriz…

Ve evet, aşk en güzel “ben” halimizi ortaya çıkartmayı sever…

 

İlginizi çekebilir: Her yaşta ve her anda: Aşk benzersiz olmayı sever

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?

Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale