X

‘Havada aşk kokusu var’: Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız? Karnınızda uçuşan kelebekler, bir araya geldiğinizde içinizi kaplayan o tarifsiz huzur, heyecan, adrenalin ya da karşı konulamaz bir çekim… Aşık olduğumuzda yaşadığımız deneyimler birbiriyle bazı benzerlikler taşısa da, aşk hepimiz için oldukça farklı tanımları olan bir duygu. Bazılarımız diğerlerine göre daha sık aşık olduğunu ifade edip bu duyguya çok tanıdık hissederken, bazılarımız insanın hayatta sadece bir kez aşık olabileceğine inanıyor ve bu duyguya oldukça derin anlamlar yüklüyoruz. Hatta öyle ki, aşkı delilik, ‘bile bile tutsaklık’, yok olmak gibi oldukça yoğun sıfatlarla tanımlayanlarımızın sayısı da hiç az değil. 

‘Aşk’ın tanımının ne olduğu, aşık olduğumuzu nasıl anlayacağımız, hissettiğimiz duygunun aşk mı sevgi mi olduğu gibi konular yıllardır bilim dünyasında da tartışılmaya devam ediyor. Kişinin bakış açısına ve çevresindekilere atfettiği değere göre değişiklik gösterebilen aşk duygusu, her ne kadar bireysel olarak son derece özgün bir süreç içinde deneyimlense de, bilim insanları aşık olan kişilerin sergiledikleri davranışlar bakımından bazı benzer özellikler paylaştığı konusunda hemfikir. Uplifers olarak bu davranış benzerliklerini biraz araştırdık, aşık olduğunuzu anlamanıza yardımcı olacak ipuçlarını sizler için bir araya getirdik. 

Gözlerinizi ondan alamıyorsanız

Hoşlandığınız ya da ilgi duyduğunuz kişiyle küçücük bir an için bile olsa göz göze gelmek elinizi ayağınızı birbirine dolandırıyor ve ne yapacağınızı, ne söyleyeceğinizi, nasıl tepki vermeniz gerektiğini şaşırıyorsanız büyük bir ihtimalle aşık olabilirsiniz. Birine ya da bir objeye uzun süre bakmak ve gözlerini ondan alamamak, ona bir şekilde takılı kaldığınızın ve aklınızda yer edindiğinin işaretidir. Sadece gözlerinizin bütün gece kime odaklandığını, bakışlarınızın kime yönelmek istediğini gözlemleyerek bile o kişiye aşık olup olmadığınızı kolaylıkla anlayabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Göz temasına dair bilmeniz gereken her şey

Aklınız bir karış havadaymış gibi hissediyorsanız

Aşk, pek çok duyguyu ve fizyolojik deneyimi içine alan, son derece yoğun ve karmaşık bir duygu. Hal böyle olunca da aşık olduğunuzda hem bedeninizin hem de zihninizin normale göre çok daha farklı olduğunu hissedebilir, mantıklı düşünemediğinizi, hatta zaman zaman ‘bunu nasıl yapabiliyorum’ diyerek hiç de normal şeyler deneyimlemediğinizi düşünebilirsiniz. Şairin de dediği gibi, ‘Aşk, – kısmen- bir delilik hali.’ 

Kinsey Enstitüsü’nden yapılan bir araştırma, aşık olan kişilerin beyninin, alkol ya da madde etkisi altında olan kişilerle benzer süreçler deneyimlediğini gösteriyor. Bunun sebebi ise, her iki duygunun deneyimlenmesinin de dopamin hormonunun salınımını artırması.

İlginizi çekebilir: Aşkın fizyolojisi: Aşk vücut kimyasını nasıl değiştiriyor?

Her an onu düşünüyorsanız

Birini gerçekten çok sevdiyseniz ve o kişiye karşı aşk gibi yoğun bir duyguyu beslediyseniz, birlikte olsanız da olmasanız da, hatta birlikte hiçbir şey paylaşmamış bile olsanız onu aklınızdan bir türlü çıkaramadığınızı hissedebilirsiniz. Birine aşık olduğunuzda beyninizden ‘aşk iksiri’ olarak da bilinen feniletilamin salgılanır. Bu kimyasal ne kadar fazla salgılanırsa, partnerinize daha fazla aşık olduğunuzu hissedebilirsiniz. Çikolata yediğimizde de beyinde salgılanan bu kimyasal, bir ısırık aldıktan sonra kendimize engel olamayarak tamamını yemek istemenizin de sebebi. 

Mutlu olması için elinizden gelen her şeyi yapmak istiyorsanız

İlişkilerde eşitlik ve denge ne kadar önemli olsa da, birine gerçekten aşık olduğunuzda onun mutluluğunu herkesin, hatta kendinizin bile mutluluğundan önde tutabilirsiniz. Bunun sebebi aşkın şefkat duygusuyla oldukça yakın bir duygu olması. İlişkilerini şefkat temeli üstüne kurmuş olan ve birbirinin mutluluğunu önemseyen çiftlerin sağlıklı ilişkiler sürdürmesinin başlıca sebebi de aslında bu. Birine gerçekten aşıksanız o kişinin hayatını daha kolay ve mutlu hale getirmek için elinizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu hissedebilir, kendinizi yağmur altında sırılsıklam olmuş şekilde yürürken ya da tüm yorgunluğunuza karşın uykunuzdan feragat edip sabahın köründe ona sürpriz bir kahvaltı hazırlarken bulabilirsiniz. 

Daha stresli hissediyorsanız

Aşk, genellikle şefkatli ya da olumlu duygularla ilişkilendirilse de, aşkın içindeki belirsizlik ve deneyimlenen tutarsız duygular aynı zamanda büyük bir stres kaynağı olabilir. Aşık olmak genellikle beyninizin stres hormonu kortizol salgılamasına neden olur ve bu da aşık olduğunuz kişiyle karşı karşıya geldiğinizde kendinizi her zamankinden daha stresli hissetmenize, daha fazla terlemenize, daha hızlı kızarmanıza ya da nefes alışverişlerinizin daha sık ve hızlı hale gelmesine neden olabilir. Bu nedenle sabrınızın sınırlarının normale göre daha hızlı taştığını ya da toleransınızın azaldığını düşünüyorsanız aşık olmanın stresiyle sınanıyor olabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Aşık olduğunuzda vücudunuzda neler oluyor?

Acı eşiğiniz yükseldiyse

Aşık olmak güzel duygular yaşamanız kadar, acı verici duygular da deneyimlemenize neden olabilir. Ancak birine aşıksanız düştüğünüzde, eliniz kesildiğinde ya da kafanızı duvara çarptığınızda daha az fiziksel acı deneyimleyeceğinizi söyleyebiliriz. 

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yürütülen bir araştırma, katılımcıların bir yandan acı çekerken bir yandan sevdikleri birinin fotoğrafına baktıklarında orta derecede ağrılarının %40’a kadar, şiddetli ağrılarının ise %15’e kadar azalabildiğini buldu. Dolayısıyla, dövme ya da piercing yaptırırken, dişçiye giderken, pansuman yaptırırken ya da çok acı bir şey yerken her ihtimale karşı sevdiğiniz kişinin bir fotoğrafını elinizin altında bulundurmayı unutmayın. 🙂 

Yeni şeyler denemeye daha açıksanız

Herkes ilişkisinin başlangıcında sevgilisini etkilemek ister, ancak kendinizi sürekli olarak partnerinizin hoşlandığı yeni şeyler denerken bulursanız, Eros aşk okunu tam kalbinize isabet ettirmiş olabilir 🙂 . Yapılan araştırmalar, aşık olduğunu iddia eden kişilerin o ilişkiden sonra genellikle çeşitli ilgi alanlarını ve kişilik özelliklerini benimsediğini gösteriyor. Yani partnerinizle gideceğiniz dans dersinden ya da heykel atölyesinden o anda nefret etseniz bile, kişiliğiniz üzerinde olumlu bir etkisi olabilir.

Kalp atışlarınız senkronize oluyorsa

Aşık olduğunuz kişiyle yan yana geldiğinizde kalbinizin heyecandan yerinden çıkacağını hissedebilirsiniz ancak aynı zamanda bu heyecanla karşı tarafın kalp atış ritmini etkilemeniz de son derece olası. California Üniversitesi tarafından yürütülmüş olan bir araştırmanın sonuçları, birbirine aşık olduğunu söyleyen çiftlerin kalp ritimlerinin bir araya geldiklerinde aynı hızda atmaya başladığını, yani senkronize olduğunu gösteriyor. Elbette bir steteskop olmadan bunu sürekli fark etmeniz mümkün olmayabilir ancak partnerinizle derin bir bağ hissetmek, aşık olduğunuzu anlamanın bir yolu olabilir.

Normalde iğrendiğiniz şeyler onda olunca sizi rahatsız etmiyorsa

Oldukça titiz, görgü kurallarına dikkat eden ya da vücut sıvılarından iğrenen bir yapınız varsa aşık olduğunuz kişi tüm bu özelliklerinizden muaf olabilir. Burun akıntısı sizi tiksindirdiği halde sevgiliniz burnunu çektikten hemen sonra burnunu öptüğünüzü ve bundan iğrenmediğinizi fark edebilirsiniz. Hollanda’daki Groningen Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, cinsel uyarılma duygularının iğrenme duygularını geçersiz kıldığını buldu. Yani bu, partnerinize aşırı derecede ilgi duyuyorsanız ve aşık olduğunuzu düşünüyorsanız öksürmesine, tıksırmasına, hapşırmasına hatta gaz çıkamasına bile gayet toleranslı olabilirsiniz.

Tuhaf davranışları hoşunuza gidiyorsa

Bir insanı gerçekten tanımaya başladığınızda, onu benzersiz yapan küçük şeyleri de yakından görme şansını da yakalayabilirsiniz. Ve eğer ona gerçekten aşıksanız, muhtemelen ona çekilmenizin en önemli sebebi bu kimseye göstermediği ancak sadece sizin yanınızda yaptığı tuhaf davranışları olacaktır. Bebek gibi konuşması, zıplayarak dans etmesi, yerlerde yuvarlanması ya da çatal kullanarak çorba içmeye çalışması… Normalde gördüğünüzde yadırgayacağınız pek çok davranışı ‘o’ yaptığında aklınıza sadece bu davranışların ona ne kadar çok yakıştığı geliyorsa, bu kişiye sırılsıklam aşık olabilirsiniz.

Aşık olan kişilerin genelde yukarıdaki 10 davranışı sergilediği ön görülse de, aşkın tanımının bu kadar basit olmadığını ve kişisel farklılıklara göre şekillendiğini biliyoruz. Aşk bir seçim, bir rüya ya da romantik bir film değil. Aşk, bilimsel geçerliliği olan ve deneylerle varlığı kanıtlanmış bir olgu. Doğduğumuz andan itibaren insanlarla ve çevreyle kurduğumuz iletişim, yeni ilişkiler kurma yeteneğimizi bir üst boyuta taşıyarak ilerliyor. İleri boyuta taşınmış bu karmaşık ilişki ağları, zamanla kişisel gelişimimizi destekleyerek, bizi şekillendirerek yaşama amacımızı bulmamıza yardım ediyor.

Kaynaklar: Insider, Psychology Today

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale