X

Aşkı “gerçek” yapan aşkta neye odaklandığımızdır

Nereden baktığımıza göre şekillenir hayat… Bazen yaşlı gözlerle bakarız; bir kayıp yaşadığımızı düşünürüz. Çok sevdiğimiz bir adamı veya bir kadını hiç de düşünmediğimiz bir anda kaybedivermişizdir… Çokça düşlediğimiz o çocuğu dünyaya getirememişizdir. Sonra çok isteyip de sevdiğimizi bir türlü söyleyememişizdir… 

Sonra çok isteyip de sevdiğimizi bir türlü söyleyememişizdir…

Bazen de tam tersine gözlerimizden kıvılcımlar çıkarak bakarız hayata; o çok istediğimiz kadın veya adam hayatımıza gelmiştir işte. Aşkla dolmaktadır her anımız. İçimiz dışımız nefesimiz varlığımız aşk olmuştur. Sonra birden kendimizi nişanlı, evli düzenli, hani hepimizin bildiği o “evli, mutlu, çocuklu” halimizle buluveririz…

İşte ben bu yazımda hayata baktığımız kadar ilişkilerimize ve aşklarımıza nasıl baktığımıza odaklanalım istiyorum sizlerle. Aslında daha çok “neye” baktığımıza, neyin bizler için “gerçekten” önemli veya önemsiz olduğuna. Neyin değer yaratmak üzere kalbimizin en derin noktalarına kadar ulaşabildiğine…

Hemen gözlemlediğim örneklerle başlayacağım. Bir grup gözlemleyebiliriz, aşkta odak noktası “maddi” getirileridir. Diğer bir anlatımla “hediye” alınan parfümler, saatler, yüzükler, kolyeler, cüzdanlar ve burada bir paragraf kadar yazabileceğimiz şeyler… Duyabileceğimiz en büyük şikayetler genel olarak “bana şunu almadı“, “bu yıl dönümünü unuttu bana hediye bile almamış“, “bana özen göstermiyor“, “bana çok istediğimi söylediğim o çantayı bile almıyor” gibi genel olarak “maddi” bir kaynakla aşk olmayı, sevgi olmayı, gerçekten sevip sevmemek noktasını “karşılaştırabilen” bir görüşle bakarız aşka…

Aşkla dolmaktadır her anımız. İçimiz dışımız nefesimiz varlığımız aşk olmuştur.

Sonra bu şikayetler giderek daha da artar, hatta “karşılaştırma” noktası giderek daha da büyük hale gelir. Alınmayan şeyler birikir, sağlanamayan “maddi” kaynaklar giderek ağırlaşır ve bir bakarız ki ortada aşktan sevgiden yana bir şey kalmamış. Varsa yoksa “olmayanlar” ilişkinin gerçeği oluvermiş. Bu noktada hala gelen tehlikeyi fark etmeyiz. Şikayetler dozu artarak devam eder ve bir gün bakarız ki o ilk gün “aşk” ile baktıklarımıza (ve bu kadın veya erkek fark etmez) “ne olmadı, nasıl olmadı?” diye “sorgulayarak” ve “kaybetmiş” olmanın verdiği yaşlı gözlerle bakarız… Çünkü bunca zaman tek görmeye niyetli olduğumuz şey “alınmayan” yani o kişiden bize ulaşmayan maddi kavramlardır… Oysa aldığımız sevgiye, paylaşımlarımızın kalitesine, bir ilişkinin bize öğretebileceklerine kısacası o “insanın” hayatımızda olmasının sağladığı güzelliklere “bakamıyoruzdur”; odağımız “maddiyat” olarak kitlenip kalmıştır…

Bu sadece bir örnek, peki bizler başka nelere odaklanırız aşkta, sonra da yine sorgularız “ben nasıl bu noktaya geldim?” diye? Örneğin kızdığımız zaman “gidiyorum” deriz değil mi?İstediklerimiz olmadığında, rahatsız olduğumuzda bunları açıkça konuşmak ve karşılıklı çözüme ulaştırmak yerine tehditler savururuz “ben gidiyorum“. Veya öylece ağzımızdan çıkıverir “ben bu nişanı bozuyorum“, “ben seninle evlenmiyorum“, “ben bu evliliğe bir son veriyorum artık senden bıktım“… Bu kelimeler bu “bitirmek” ile ilişkili cümleler “sesli” olarak tekrar tekrar söylenir değil mi? 

Sonra bir gün bakarız ki gerçekten “gidiyorum” diyen gitmiştir, “bu evliliği bitireceğim” diyen bitirmek üzere yola çıkmıştır, “evlenmiyorum” diyen ayrılmıştır… Bunlar olmasa bile bu kelimeler bir ilişkide karşılıklı olarak ekilen tohumlar gibi “bir noktada” yankılanmaya devam eder… Bizler ne yazık ki farkına bile varamayız… Bir bakarız “o” öylesine savurduğumuz “tehdit” ettiğimiz şeyler oluvermiş… 

Sonra bir gün bakarız ki gerçekten “gidiyorum” diyen gitmiştir…

Sonra döneriz ve bakarız; “ben bu noktaya nasıl geldim?” diye sorguladığımızda aşkta bakış açımızın son dönemde neye ve nasıla odaklandığına, sevgimizde “neyi” çokça söylediğimize neye “dikkat çektiğimize” bakmamız gerekir… Çokça kez söylemişizdir “gidiyorum” ve işte oluverir… Kim yaptı diye düşünmeye gerek yoktur; suçlu yoktur; çünkü aşkı bu noktaya getiren, gitmeyi, ayrılıvermeyi, evlenmemeyi, bırakmayı kısacası “aşkı bitirecek” tüm o muhteşem mesajlarımızı veren kişi yine bizlerden başkası değildir…

Bakın sevgili Mustafa Kartal İzin Ver Olsun isimli eserinde düşünceyi ve odaklandığımız kavramların hayatımız üzerindeki etkisini nasıl açıklıyor:

…Düşünmeye başladığımızda beynimizdeki hücrelerin her biri, çevrelerindeki 10 bin ile 26 bin hücre ile bağlantı kurar. Belli bir konu üzerinde düşünce geliştirildiğinde, hücreler arasındaki bağlantı hemen hemen bütün beyni kapsayacak düzeye erişir. Bu birleşmeler sonucudur ki düşünülen şey her neyse, onunla ilgili biyomanyetik dalgalar güçlenerek madde bilincini etkileyecek hale gelir.

Bu düşünce yoğunlaşmasında beynimizde 10-13 trilyon hücre arasında bağlantı kurulmaktadır. Dolayısıyla beynimizdeki biyoenerji veya biyoelektriksel güç bu bağlantı oranında artmaktadır. Bir hücre 0,002 miliamperlik güce sahip olduğuna göre bunu 10 veya 13 trilyon ile çarparsanız bir düşünce yoğunlaşmamızda beynimizde oluşabilen biyoenerji veya biyoelektriksel gücü hesaplamış ve görmüş olursunuz. Bunun için öncelikle düşüncelerimizi sık sık denetim ve kontrol altına almamız gerekir ki kuantum düzeyde madde bilincine verdiğimiz kesirlerin farkında olarak istediğimiz yönde kullanabilelim.

Hayatımızda düşüncemizin gücü bu derece önemli iken “aşk” gibi düşüncelerimize muhteşem duygularımızın da katıldığı noktada düşündüklerimiz katlanarak artan bir güç haline gelirler. Ve bu yüzden bizler ilişkilerimizde, evliliğimizde veya aşkımızda “neye odaklanırsak”, neyi tekrar tekrar düşüncemizde oluşturursak, sözlerimize döktüğümüz sevgi, aşk, birliktelik, aile ise ve bunları büyütmekteysek onlarla karşılaşırız. Fakat diğer yandan odak noktamız “eksiklikler” ise veya açıkça istediklerimizi söyleyemiyor ve sürekli “içerliyor” isek, bununla kalmıyor ve terk etmekle, bırakıp gitmekle, ilişkiye son vermekle tehdit ediyor isek (yani büyüttüğümüz düşünce ayrılık ise) işte bununla da karşılaşırız…

Bugün bu yazımı okuyorsanız ilişkilerinize “neye odaklandığınız” ve neyi büyüttüğünüz gözüyle sorgusuyla bakmanızı dilerim… Sık sık kendinizi şikayet ederken mi bulunuyorsunuz veya aşkınızı anlatırken büyüttükleriniz olumlu düşünceler mi? Etrafa tehditler savurarak karşınızdaki kişiyi sizi “kaybetmek” korkusu ile mı sınamaktasınız? Bu aşkın aşk olması “sınırlarına” yakışan bir yaklaşım mıdır?

Siz neyi büyütürseniz aşk size katlayarak geri verecektir; dilerim ki siz kalbini büyütenlerden ve sevdikçe daha çok sevilenlerden olursunuz… Siz “odağınızı” aşktan çevirmeyin yeter…

 

İlginizi çekebilir: Şubat ayı geldiğinde haydi soralım korkmadan: Ben aşkın neresindeyim?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale