Sonradan aşık olunan arkadaşlar, size aşık olduğunu öğrendiğiniz eski bir arkadaş ve daha bunun gibi pek çok örnek… Böyle şeyler hemen hemen hepimizin hayatında yaşanıyor ve arkadaşlık-aşk kavramlarını sorgulamamıza neden oluyor. Uplifers olarak felsefenin arkadaşlık ve aşk kavramlarına getirdiği yaklaşımları derledik:
Arkadaşlık nedir?
Arkadaşlığı tanımlaması zordur. Aristo’ya göre arkadaşlık, philia kelimesinden gelir. Aristo arkadaşlığı “Herkesin yaşamak için en çok ihtiyaç duyduğu erdemlerden biridir. Başka her şeye sahip olsa da kimse arkadaşsız yaşamayı seçmez” diye anlatır ve şöyle der:
“Bir kişi için başkasıyla arkadaş olmak, kendinden başkasına güzel duygular beslemek ve güzellikler dilemektir.”
Bir kişi, bir başkası için üç nedenden ötürü güzel duygular besleyebilir; o kişi iyi olduğu için, o kişiden hoşlandığı için veya o kişiden faydalandığı için. Aristo, faydaya veya hoşlanmaya dayalı olan bu tür ilişkilerin arkadaşlık olarak değerlendirilmesine karşı çıkar ve “Arkadaşları için iyi düşünceler besleyen kişiler, bunu rastgele değil, bizzat arkadaşları için yapar” der.
Arkadaşlıklar karşılıklı fayda sağlamaya değil, daha çok birbirine yoldaşlık etme, eşlik etme, bağlılık ve güven duygularına dayalıdır. Bundan da önemlisi, bu tür arkadaşlıklara sahip olmak, kişinin muhakeme ve erdem egzersizi yapmasını sağlar. Aristo’nun sistemine göre bu iki unsur, insanlığın en önemli özellikleridir ve mutluluğu artırır.
Plato ise arkadaşlık kavramına bir tanım koymaktan kaçınır ve arkadaşlığın bir nesne veya durum değil, bir süreç olduğunu söyler. Ona göre gerçek arkadaşlar daha doğru, daha dolu bir hayatı arama çabasına girerler ve bu süreçte inandıkları kavramların sınırlarını, karakterlerinin zayıflıklarını birbirlerine öğretirler. Hem Sokrates hem de Plato için arkadaşlık ve felsefe, tek bir şeyin iki farklı yüzü gibidir; her ikisi de aynı aşktan gelir, bilgiye erişme aşkından…
Aşk nedir?
Arkadaşlığı tanımlamak bu kadar zorken, aşkı tanımlamak bundan çok daha zor. Günümüzde eros, cinsel ve tutkulu aşkı çağrıştırır. Yunan mitolojisinde ise eros, aşk tanrısının oklarından birinin saplandığı çılgınlığın şekil bulmuş halidir. Truva’da olduğu gibi ok saplanır ve Paris ile Helen birbirlerine aşık olur. Modern zamanlarda ise eros kavramı daha geniş bir yaşam gücü olarak tanımlanmıştır. Schopenhauer’in dediği gibi hayatta kalmak ve yeniden üretmek için körü körüne gidilen bir süreçtir. Eros aynı zamanda mantık ve muhakemenin de zıttı olan bir kavramdır.
19’uncu yüzyıla kadar insanlar aşkı daha çok eros değil agape kavramıyla düşünüyordu. Agape ise insanlara, doğaya, tanrıya ve birçok şeye duyulan evrensel bir aşkı tanımlıyor. Agape, bizleri dünyamızı zenginleştiren ve çeşitlendiren, günümüz toplumlarındaki öfke ve gerginliklere karşı koyan bir aşk aslında.
Aşkın başka türleri de var. Bunlardan biri, aileye duyulan aşkı tanımlayan storge kavramı. Philia veya eros kavramlarından farklı olarak, kişisel özelliklere bakılmaksızın duyulan bir sevgi. İnsanlar genellikle romantik ilişkilerinin ilk zamanlarında koşulsuz bir storge kavramı beklerler ancak bunun karşıtı olan eros kavramını bulurlar. Eğer şanslılarsa bir nebze de philia kavramı olur. Zamanla eros, storge kavramına dönüşür ve yine şanslılarsa bu noktada da philia eşlik edebilir.
Aşkın bir başka türü olan pragma ise bir kişinin ilgi alanlarına duyduğu sevgiyi tanımlar. Ancak bunu sadece eşyalara veya bazı durumlara olan ilgi gibi düşünmemek lazım. Örneğin geçmişte sıkça karşılaşılan görücü usulü evliliklerinde de pragma türünden bir aşk olduğu söylenebilir.
Peki tüm bu tanımlardan sonra aşk ve arkadaşlık arasındaki sınır nerede? Aslında arkadaşlık, aşktan çok da farksız değil; arkadaşlık aşkın en iyi hali denilebilir. Bu yüzden eğer aşık olduğunuz kişiyle aynı zamanda arkadaşlık edebiliyorsanız, işte bu her şeyden güzel…
Kaynak:
Psychology Today