Aşk: Teslimiyetin, sakinliğin, duruluğun ve telaşsızlığın adı

Telaşsız, sorusuz, sakin, coşkulu…
Tamamlanmış olmanın verdiği geniş rahatlık…
Bir “oh” demek gibi değil, çünkü oh demek bile o bütünlüğün içinden alıp götürür bir lokma, bozar dengesini, çekiştirir olmadığı bir yere
Bir kuş sesindeki şaşkınlık kadar “yüksek” bir naiflik değil. 
Öylece…
Sakince…
Coşkuyla, heyecansız!
Duru bir halde durmak gibi.
Nehrin durgun görünen ama alttan çılgınca akan suyu gibi. Hem dolu, hem durgun, sakin, berrak ve akın akın…
Tarifi var mı bütünü görmenin, olmanın?
İzlemek bile büyük bir eylem, içinde hareketsiz kalmaksa ölüm.
Aynı yöne dans eder gibi, birbirini izlemezken karşılık vermek gibi.
Öylece, olduğu gibi…
Omuzların iki yanda sarkmış aşağıya, ama diksin yine de.
Olur mu deme, olur!
Oldu.

Sonsuzluğun, ayrılmazlığın, bütünlüğün kapsayanı oluşturanı ve parçası olmanın aynı anda olduğu yer. 

Ve kanatların açılır inceden, gitme vakti geldiğinde. Bu bir dansın başlangıç süzülüşüdür gökyüzüne doğru. Döne döne yükselir gökyüzüne bir kanat çırpışta. Gökyüzü de kendisi, kanadı çırpanda, ayrıldığı yer de…
Ne gelen var ne de giden. Hepsi aynı yerde, aynı nefeste…
Ondandır belki, öylesine bir sakinlik, öylesine bir güven, öylesine bir canlılık…
Adı teslimiyet değil, adı “aşk”.

Öylece, 
Sakin, duru, sorusuz ve cevapsız. 
Olur mu deme, 
Oldu.

İlginizi çekebilir: Kendimize neyi ‘hak’ görüyorsak onu alırız

Esra Uyman
Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya ... Devam