Her ne kadar Z kuşağı internetle büyümüş ilk kuşak olsa da internetin öncü kullanıcıları, benim de mensubu olduğum X kuşağıdır. Şu an hayatımıza girmiş olan birçok teknolojik gelişme, X kuşağı zamanında başlamıştır. Örneğin bir X kuşağı temsilcisi olan Swarthmore Üniversitesi öğrencisi Justin Hall, blog diye bir kavram henüz ortada yokken, 1994 yılında tarihin ilk blog örneklerini kendi kurduğu Links.net’e yazmıştır. Yine X kuşağı, ev bilgisayarlarına erişerek büyüyen ve Listserv’ler tarafından desteklenen çevrimiçi bülten panoları ve e-posta tartışma grupları aracılığıyla çevrimiçi olarak sosyalleşen ilk nesildir (Johnson, 2022). X kuşağı temsilcileri 2002’de Friendster, 2003’te MySpace ve 2006’da Twitter gibi ilk sosyal medya platformlarından bazılarını kurmuştur. Aslında Friendster, 2004’te Millennial (Y kuşağı) Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook için bir “model” görevi gördü. Ve bu daha önce faaliyete geçen sosyal medya platformları, her ikisi de 2010’da piyasaya sürülen Instagram ve Pinterest’in yolunu açtı (Johnson, 2022).
Biz X kuşağı internette birçok yeniliğin öncüsü olmasına öncüsüyüz ama aynı zamanda bizim kuşak ve belki Y kuşağının bir bölümü için aşk mektupları yazan son kuşaklar dersem abartmış olmam diye düşünüyorum. Hayatımızın her alanına nüfuz eden ve yaşamımızı şekillendiren internet ve Instagram, TikTok gibi sosyal medya platformları romantik ilişkilerimize de etki etmiş durumda. Artık ne romantik ilgi duyduğumuz kişiye yazılan o uzun aşk mektupları var ne de mektubumuzun cevabını heyecanla beklediğimiz günler… Şimdi ilişkimizin durumunu WhatssApp mesajları, DM’ler, emojiler, ve “çift tik”ler belirliyor. Aşk acısıyla ya da heyecanıyla mektup beklenen o zamanlar çok geride kaldı. Günümüzün aşkları çok hızlı, dijital ve çabuk tüketilen bir hale büründü.
Sosyal medya aynı zamanda sadakatsizlikle ilgili davranışlara da bir zemin hazırlıyor. “Siber aldatma aldatma mıdır, romantik partnerinizin sosyal medyada başkalarının fotoğraflarını beğenmesi bir sadakatsizlik belirtisi midir?” tarzında soruların sorulmasına yol açıyor.
Evet, teknoloji bizi ele geçirmiş durumda. Sizi bilmem ama ben bir X kuşağı üyesi olarak kendi el yazımı neredeyse unutmuş durumdayım. Bırakın mektubu, artık el yazısıyla not yazmaya bile zaman ayıramayacak haldeyiz. Durum benim için böyleyken Z kuşağı ne yapsın?
Yanlış anlaşılmasın, bu bir nostalji yazısı değil. Her devrin kendine ait güzellikleri ve özellikleri var. Ben sadece aşk gibi insana iyi gelen kıymetli bir duygunun 21. yüzyılın hızlı yapısıyla çabucak harcanır bir hale gelmesine bir dur diyelim diyorum. Belki de hepimizin kuşak farkını bir kenara atarak, romantik ilişkilerimiz de dahil olmak üzere hayatın her alanında biraz olsun yavaşlamaya, elimize yapışık bir şekilde yaşadığımız akıllı telefonlarımızı, tabletlerimizi daha az kullanmaya, daha yüz yüze ilişkiler kurmaya ihtiyacı vardır, ne dersiniz? Bir de sevdiğimize el yazımızla mektup yazmaya zaman ayırmaya.
Sizlere gerçek ve sanal hayatınız arasında denge kurduğunuz günler diliyorum. Bu arada size bir eğitim haberim var. Zoom üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Öz Sevgi eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynak
Johnson, A. (2022). Six Fun Ways Gen X Shaped Our World Today. https://extramile.thehartford.com/lifestyle/generation-x-contributions/
İlginizi çekebilir: Ne kadar meşgulsen o kadar mı değerlisin?