X

Aşk damıtılmayı sever: Aşkın en saf hali üzerine

Ekim ayının başında özellikle hislerimize ve en önemlisi aşk ve sevgi kavramlarına ağırlık vereceğimi paylaşmıştım. Belki sizler bu yazımı Kasım ayı resmi olarak çoktan başlamışken okuyor olacaksınız; fakat ben halen Ekim ayının muhteşem gücünü de arkama alarak bu sabah beni kocaman gülümseten bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum…

Üniversitede bitirdiğim ikinci branş alanım kimyaydı. Şimdi “aşkın kimyasına mı gireceğiz” diye düşünerek acele etmeyin; ben aşkı burada sizinle bir başka reaksiyon ile birleştirelim istiyorum. Genel olarak alkollü içeceklerle ilgili merakınız var ise mutlaka duyduğunuz bir terimdir “damıtmak”. Bakalım bilim bizler için damıtma reaksiyonunu nasıl açıklıyor: Damıtma, iki veya daha fazla bileşen içeren bir karışımın ısıtılıp, buhar ve sıvı faz oluşturmak suretiyle daha uçucu bileşence zengin karışımların elde edilmesini sağlayan ayırma işlemidir.

Damıtmak aslında istediğimiz maddeyi “daha fazla saflıkla” elde etmek için kullanılan bir reaksiyondur. Elinizde bir karışımınız vardır, belirli sıcaklıkta ısıttığınız ve sistemi buna göre düzenlediğiniz durumda, hedef maddeniz önce buharlaşır ve daha sonra yoğunlaşarak yani yeniden sıvı hale dönerek içerisindeki diğer “safsızlık” dediğimiz bölümlerden arınmış olarak sisteminizin sonundan elinize ulaşır… Şimdi aşk ile ne ilgisi vardır damıtmanın? Bir düşünelim; genel olarak ilişkilerimizin başında çok yoğun bir duygu yaşarız ve hatta bu yoğun duygu o kadar güçlüdür ki adeta tüm dünyamızı kaplayıverir. Bize hayat vermeye, enerji vermeye ve her şeyi muhteşem bir gözlükle görmemize adeta dünyayı gerçekliğinden çok daha derin bir şekilde anlamamızı sağlar.

Sonra zaman geçer, bizler “elde etmiş, zaten elde edilmiş, her daim yanında bulunabilecek, yediğimiz bilmem kaç yemekten birini daha yiyecek, birlikte uyumak şansına eriştiğimiz bilmem kaç günden yine bir tanesini yaşayacak” olanlar oluveririz. Bu süre kimi ilişkiler için yıllar alır ve bazıları için ayların geçmesi bile yeterlidir. O muhteşem başlangıç halini ve hatta onun içimizde halen kocaman bir yere sahip olduğunu unutuveririz.

Ne olur peki? Bizler duyguları damıtmadıkça, yoğunlaştırıp saflaştırmadıkça “özensizleşiriz”. Yanımızda bulduğumuz, elini tuttuğumuz, belki omuzuna yaslanıp da ağladığımız veya dertlerimizi paylaştığımız sevgili, her daim “bulunan” ve nasıl olsa bizimle her istediğimiz an yanımızda olan olmuştur bile. Çekiciliği söner, neden o kişi ile olduğumuzu bile unutuveririz bu “zaten benim” anlayışı içerisinde. Peki bu gerçekten doğru mudur? Yani bir aşkı aynı yoğunlukta yaşamak mümkün değil midir? Her gün aynı özenle uyanabilmek, her gün aynı mükemmellikte karşımızdaki kişinin bize bir “armağan” olduğunu hissedebilmek, her konuşmamızda daha ilk kez tanışıyormuş gibi heyecanımızı kaybetmeden karşısında durabilmek, binlerce kez aynı yemeği paylaşmış olmamıza rağmen her yeni seferde ayrı bir heyecan duyabilmek… Tüm bunlar mümkün müdür?

Her gün aynı özenle uyanabilmek veya her gün aynı mükemmellikte karşımızdaki kişinin bize bir “armağan” olduğunu hissedebilmek mümkün müdür?

İşte bu yüzden aşkı damıtmak güzeldir. Bizler içimizdeki duyguları kontrol edemeyiz veya aşkımızın yoğunluğu kişiden kişiye değişebilir. Fakat bir ilişkide her “yeni” günümüzü aynı muhteşemlikte yaşayabilmek bizlerin elindedir. İlk anlarımızdan giderek saflaştırdığımız, giderek yoğunlaştırdığımız, bazen sonucunda olağanüstü bir arkadaşlığın ortaya çıktığı, bazen iyi bir eş olmanın güzel kokusunun yayıldığı veya bazen sadece diğer kişinin özgür iradesine saygı duymayı kabulleneceğimiz ve bunu gerçekten içimizdeki muhteşem duygulardan referans alarak yapacağımız bir “son” ürün elde ettiğimizi düşünelim…

Aşkı damıttığımızda, geçen yılların geçen ayların geçen günlerin önemi de kalmayacaktır. Bizler her daim elimizdeki güzelliklerden daha da farklı bir güzellik elde ederiz. Beklentiler, iğnelemeler, yalanlar, ilişkimizi yıpratabilecek farklı şeyleri de böylece o “safsızlıklar” bölümünde bırakıveririz… İşte bu yüzden aşk damıtılmayı sever… Basamak basamak, yıl yıl belki aylar birbirini takip ederken, her yaşanan ile birlikte, her ne biriktirmiş olursak olalım, aynı heyecanı, aynı bağlılığı, aynı güzellikleri ve o kişiyi “ilk gördüğümüz” anda hissettiklerimizi bu güzel ürüne kattığımızda ve bu damıtmayı kalbimizde yaptığımızda “nasıl olsa benimle birlikte, zaten sahip oldum, diğer bilmem kaç kahvaltımıza bir tane daha eklenecek özenli olmaya ne gerek var?” gibi “elde etmiş olmak” kavramının verdiği tüm safsızlık hayatımızdan uçar gider…

Bugün yanınızda “aşk” olanlara bakmanızı dilerim, belki birlikte üçüncü yılınız, belki bir yirmi yılı birlikte geride bıraktınız… Sabah uyandığınız an bu aşk size ne düşündürüyor, gece yatarken bir an önce sabah olsun ve sevdiğim kadını görebileyim diye içinizden geçiyor mu yoksa aklınızda sadece “başka bir gün daha” inancı mı mevcut?

Aşkı damıttığımızda, geçen yılların geçen ayların geçen günlerin önemi de kalmayacaktır.

Evliliğimin sonlandığı dönemde, eski eşime çok kez sevgi ve aşkın form değiştirebileceğini, geçen yılların alışkanlık, birliktelik veya o ilk anda hissettiğimiz muhteşem olma halini alıp bugüne getirebileceğini anlatmıştım; ama aşkın asla ve asla bitmediğini, var olan bir aşkın biz istemedikçe yok olmayacağını ve aslında hikayede “bitmek” kavramının olmadığını yeni yeni anlıyorum… Üzerinden beş yıldan fazla zaman geçti; bugün çok daha net görebiliyorum ki, bir ilişkiye “nasıl bakarsanız”, yani neyi içinizde “damıtabilirseniz”, o saflaşmış son ürün olarak çıkıyor. Yıllar geçmesine rağmen aşkı daha da yoğunlaştırmak yine sizin kalbinize ve “bakış açınıza” kalmış… Eğer bir aşk olmuş ile, yıllarınızı paylaşmış olmanızın, aşkı arkadaşlığa, alışmışlığa, nasıl olsa yanımda her zaman bana ait kavramlarına doğru dönüştüreceğine inanıyorsanız, “damıttığınız” son ürününüz de bunlar olacaktır…

Evet, aşkı “damıtmak”, saflaştırmak, yeniden yoğunlaştırmak ve her güne aynı ilk günmüş gibi yaklaşmak tamamıyla sizin elinizde… En az sizin kadar hayatınıza, bugününüze ve oluşunuza emek vermiş “aşk olanları”, bu yazımı okuyorsanız farklı gözlerle yeniden görmenizi dilerim. İçinizde ne damıtıyorsanız; aşk, sevgi, arkadaşlık, alışmışlık, heyecan veya “bizden geçti” anlayışı, bugün hala bu dünyada nefes almaktaysanız aşk için yapabileceğiniz muhteşem şeyler var…

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale