X

Aşırıya kaçmadan çocukları nasıl korumalı?

Kaygı kelimesi bugünlerde günlük dilimizde daha sık yer almaya başladı. Kaygı çağında yaşıyoruz. Kaygı aslında yaşamımızın normal bir parçası. Hepimiz günlük yaşam içinde değişik konularla ilgili kaygı yaşıyoruz. Yetişilmesi gereken bir iş, sınav, sağlık, para, çocuklar ve aileyle ilgili sorunlar birçok insanı kaygılandırabilir. Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip kurtulmamızı sağlar. Normalde bu tür kaygı hafiftir ve baş edilebilir düzeydedir. Kaygı yaşamın bir parçasıdır aslında.

Ancak zaman zaman ebeveynlik ve kaygı el ele hareket edebiliyor. Çocuğunuzun geleceği hakkında endişelenmek ve çocuğunuzun incinmesinden endişe etmek normaldir. Ama bazı ebeveynler, bu kaygıyla başa çıkmak için büyük bir mücadelenin içine giriyor. Dolayısıyla rahatsızlık ile baş etmekten ziyade, aşırı koruyucu hale geliyorlar. Maalesef bu durum çocuğun gelişimini etkileyebilir ve sorumlu bir yetişkin olmak için ihtiyaç duyduğu becerileri kazanmasına engel olabilir.

Çocukları fiziksel ve duygusal olarak her tür olası kötülükten korumak en temel ebeveynlik güdüsüdür. Bu, onları sevmek ve beslemek kadar önemlidir. Öte yandan çocukların bu karmaşık dünyada yollarını bulabilmeleri ve tehlikeli olabilecek durumları ayırt edebilmeleri için birtakım becerilere de sahip olması gerekiyor.

Onları bir yandan korumaya devam ederek bu becerileri edinmelerini nasıl umabiliriz? Bunun için bazı önerilere bakabiliriz.

Güvenli Bir Alan Yaratın

Yapılacak ilk şey en kolay ve doğal olanı. 2 yaşın altındaki çocuklar için güvenli bir alan yaratılmalı. Bu alanda çocuklar dokunabilir, kavrayabilir, keşfedebilir ve kemirebilir. Bu aynı zamanda sizi sürekli olarak “Ona dokunma!”, “Oraya gitme!”, “Onu ağzına sokma!” demekten de kurtaracaktır. Bu sanal güvenlik baloncuğu eğer yaşa uygun olarak düzenlendiyse çok işe yarar, anne-babaların çocuklarına durmadan “Hayır” demesini önler. Çocukları güvenli bir ortamda tutarken onların öğrenme heveslerini desteklemeye devam edebilirsiniz. Çocuğunuz güvenli alandan çıktığında ona eşlik ve rehberlik edin. Tehlike anında güvenli bir alternatif sunun.

Hareketlerinin sonucunda olacakları açıklayın. Çocuklar anlayacak yaşa geldiğinde, bir şey yaptıklarında ne olacağını onlara anlatın. Örneğin “Bu sıcak. Dokunursan canın yanar.” gibi… Çocuğun mesajınızı tamamen anladığından emin olun.

Onlara Güvenli ve Tehlikeli Ortamın Ne Olduğunu Anlatın 

Çocuklar büyüdükçe onlara daha da ileriye gitmeleri ve daha fazla şey yapmaları için özgürlük tanıyın. Her ortamın kendi güvenlik düzeyi vardır. Çocukların oturma odası, park, alışveriş merkezi ve yol arasındaki farkları anlamasını sağlayın. Çocukların yanlarında siz olmadan salıncağa binmeye hazır olduğuna inanıyorsanız ona güvendiğinizi belli edin. Onlara temel güvenlik bilgilerini verip bırakın; “Bence bunu kendi başına yapabilecek kadar büyüdün. Yalnız salıncaklara dikkat et, çok yaklaşırsan sana çarpabilirler dikkatli ol.” gibi… Çocuğa kendi güvenliğinden kendisinin de sorumlu olduğunu gösterin.

Korkutmadan Bilgilendirin 

Çocukların tehlikeleri tanımlaması gerekir ama sürekli korku içinde de yaşamamalılar. Korkularınızı hissederlerse, iyice ürkekleşebilirler. Bu nedenle korkutmadan bilgilendirmek önemlidir.

Çocukların Kendi İşlerini Yapmasına İzin Verin

Endişeli ebeveynler genellikle çocuklarının bir şeyleri kıracağını düşündükleri için ya da çocuğun yorulmasından endişe ettikleri için kendi çantasını toplamasına ya da kendi yatağını kendi toplamasına izin vermek yerine bunu onun için yapabilirler. Her şeyi kendiniz yapmak daha kolay olsa da, çocuklar işleri bağımsız olarak yaparak yaşam becerilerini öğrenirler. Bazen dağınık olsalar da, hatalardan öğreniyorlar.

Aşırı korumacılık iyi ebeveynlik midir? 

Aşırı korumacılık, toplumumuzda iyi ebeveynlikle eşdeğer tutulmakta. ”Aman koşma düşersin! Üstüne hırkanı giy üşürsün!” türünden ikazlar, çocuğun kendi algılarına güvenini sarsar. Düşmekten korkmayı öğrenir; düşünce nasıl kalkacağını bilemez; üşümenin daha ne demek olduğunu kestiremeden fazlaca giydirilir ve ilk rüzgarda hastalanır. Hata yapmasına izin verilmediği için, konuşmaktan veya fikrini açıklamaktan vazgeçebilir. Her şey önüne kolayca konduğu için, hayatın bu şekilde devam edeceği yanılgısına kapılır ve ilk hüsranda çöküntü yaşayabilir.

  • Genelde aşırı koruyuculuk, günlük bakım, besleme ve hizmet alanları kadar, duygusal alanlarda da kendini gösterir. Özellikle çocuğun üzüntü, kaygı, korku gibi acı veren hiçbir duyguyu yaşamamasını öngören aşırı koruyuculuk, çocukları gerçek hayattan yalıtan bir yapay dünyaya sokmaktadır. ”Hayat zaten zor, bunu daha ileride zaten yaşayacak.” söylemiyle, çocuğa sadece pembe dünyalar vadetmek, her istediğini almak, çabalamasına izin vermeden her şeyini kolaylaştırmak, çocuğu hayata hazırlıksız bırakmaktır.
  • Oysa, temelde acı veren veya rahatsız eden duyguların belirli işlevleri vardır. Duygular enerji kaynağıdır. Sevinç, sevgi, heyecan gibi haz veren duygular kadar, üzüntü, kaygı, korku, kızgınlık gibi rahatsızlık veren duygular da enerji yüklüdür. Bu tür duyguların yaşanmasına koruyuculuk adına engel olmak, çocuğun kendini koruma, güdüleme, gelişme enerjisini azaltır. Ayrıca çocuğa yanlış alt mesajlar verir: “Üzülmek, korkmak, kızmak doğru değildir. Sen bu duygularını sakın yaşama! Sadece olumlu duygular yaşamakla yükümlüsün!” gibi. Oysa acı veren duygular yaşamın, insan olmanın, insanca hissetmenin bir parçasıdır. Bu duyguları yaşamamak demek, yaşam yolunda bu gibi duygularla kaçınılmaz olarak karşılaşıldığında, baş etmeyi bilememek, duygularından kaçmak, bastırmak veya bedensel rahatsızlıklara dönüştürmeyi öğrenmek demektir.

 

Gülnaz Küsin: Adana’da dünyaya gelen Gülnaz Küsin 2009-2011 yılları arasında Viyana Üniversitesi Siyaset Biliminde eğitim gördükten sonra Mersin Toros Üniversitesi Psikoloji Bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Lisans eğitimi sırasında Adana Dr.Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde,Özel Adana Medline Hastanesinde ve Adana Sevgi Evleri Çocuk Yetiştirme Yurdunda stajyer psikolog olarak görev yapmıştır.2017 yazında Kanada Saskatoon 'da İngilizce eğitimi almıştır. İleri derece İngilizce düzeyine sahiptir. Şu anda Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansına devam etmektedir. Halen Dr Alper Yılmaz ile birlikte çalışmaktadır. Aldığı eğitimler: • Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi (Prof Dr Şükrü Uğuz) • Oyun Terapisi Eğitimi • Denver 2 Gelişimsel Tarama Testi • Moxo D-cpt Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Ölçme Testi

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale