X

Aşık olmak için zaman kollayanlara: Aşk halinin zamanı olur mu?

“Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme, nereden bilebilirsin, hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” –Şems-i Tebrizi

Daha başlığını yazarken bile kaç kez yazıp silip, yeniden yazıp yeniden silip anlatmak istediğimi “tam olarak” anlatıp anlatamayacağım konusunda kararsız kaldığım bir yazı daha… Ve bu gösteriyor ki gerçek bir yazı olacak! Aşk konusu açıldığında nedendir bilmiyorum (ki belki yaşanmışlıktan belki kırılmışlıktan veya belki sadece aşk ağır bir kelime olduğundan!) böyle oluyor…

Gelin hep birlikte bakalım aşkın zamanı olur mu? Zaman kavramı işin içine girdiğinde önümüze çıkan en önemli soru yaş oluyor; sonra toplumun algısı oluyor değil mi? Ben koskocaman evli bir insanım, aşık olabilir miyim? Ve hatta bir evliliğim var aşık olabilir miyim? Veya tersten düşünelim evli olan birine aşık olabilir miyim? Evli ise benim aşkımın “zamanı” değil midir?

…Ben anneyim aşık olabilir miyim? Ama anne olmuşum, kocaman yaşım var, hayatta sorumluluklarım var, ayrılamayacağım bir evliliğim var, değiştiremeyeceğim yaşam koşullarım var, “ne derler” diye kara kara düşündüğüm arkadaşlarım, komşularım, tanıdıklarım işte o kocaman diğerleri var, toplum var…

…Ben babayım, aşık olabilir miyim? Beni çok seven kızlarım var, evde beni göremediklerinde çok üzüleceklerini bildiğim çocuklarım var, kalbim ayrı bedenim ayrı ve vicdanım ayrı söylüyor ben bugün aşık olabilir miyim? Aşkın zamanı var mıdır benim için de arkamda bunca sorumluluk, bunca mutsuzluk bunca geride kalan bırakacaksam, ben hala “aşık” olabilir miyim?

Belki bunları veya buna çok benzerleri yaşadınız bugüne kadar da kimselere söyleyemediniz. İşte bu yazı tüm “söyleyemeyenler” ve sesli olarak bu soruyu önce kendine sonra can-ım aşık olduklarına soramayanlar için aşkın zamanı var mıdır? Bugün doğru değilse aşk hala aşk olarak kalır mı? Bizim sınırlarımıza, inançlarımıza ve bugüne kadar hissettiğimiz hiçbir şeye benzemeyen bu duygu ne olacak, nereye koyacağız, nereye sığdıracağız? Eğer yaşayamıyorsak nasıl paylaşacağız ve hatta kendi kendimize bile “itiraf” edemiyorsak nasıl yorumlayacağız?

Aşkın zamanı var mıdır?

Gelin hep birlikte bakalım, aşkın zamanı var mıdır? İşte hayatta benimsediğimiz roller ile karşılıklı olarak bu rollere karşın kabul ettiğimiz sorumluluklarımız vardır. Fakat aşk bunların hepsinden daha öte bir duygudur. Bizler sorumluluklarımız dolayısıyla aşık olacağımız kişiyi seçemeyiz, bu bizim bilincimizin, inancımızın ve kurallarımızın çok dışında tamamen “kadersel” şekilde gerçekleşir.

Her şeye rağmen şunu düşünmenizi istiyorum, evet zamanı olmayan “aşk” olarak nitelendirebilirsiniz, evet inkar edebilirsiniz, evet ben bunu bu sorumluluklar ile yaşayamam da diyebilirsiniz (ki ben de çok yakında böyle bir tercih yaptım ve hala ne kadar zor olsa da buna alışmaya ve katlanmaya çalışıyorum); fakat o “aşk” olduğunuz kişi ile “sadece” karşılaşabilmeniz için bile hayatınızda, onun hayatında ve toplam iki hayatın birleşkesinde ne kadar fazla olasılığın bir araya gelmesi, bunun da ötesinde duygularınız karşılıklı ise çok ama çok zor olan iki kişinin aynı senkronda aynı hisse erişebilmiş olması yatar…

Bu yüzden ve sadece bu yüzden her ne kadar kural dışı, sınır dışı, toplumun uygun görmesi dışı, bizim inançlarımız dışı ve vicdanımız dışı olsa da, “aşk” zamanı değilse de, bu aşkların tümü çok ama çok kutsaldır. Nasıl, niye diye sorgulamanın ötesinde, hayat yolunuzda karşınıza çıkan tüm bu durumlar muhteşem (ve hatta insan aklının tezahür edemeyeceği komplekslikte) süreçlerin sonucuna dayanır.

Eğer içinizde kopan fırtınalar var ise, sizi tutan sorumluluklarınız, sizi olduğunuz yerde yaşamanız için sınırlandıran inançlarınız ve dileğinizce “aşk” yaşamak zamanınızı gerçekleştiremediğiniz bir süreç içindeyseniz (ve bu yönde karar aldıysanız) bile içinizde yanan duygulara şükredin, teşekkür edin, onları benimseyin, onları sevin… Hiçbir durumda aşk “kötü” değildir, sevmek isteği, sevmek inancı ve aşk inancının da işte bu yüzden “zamanı” yoktur…

Bizler hayatlarımızı düz bir çizgi olarak nitelendirebiliriz, A noktasından B noktasına gitmek üzere bilincimize yerleştirdiğimiz evlenmek, çocuk yapmak ve bu evliliği sonsuza kadar sürdürebilmek üzere kurulu olan yolda hiç bilmediğimiz dönemeçlere sapabiliriz, değişebiliriz veya hiçbir şey umduğumuz kadar “mutlu” gerçekleşmeyebilir. İşte bu yüzden hayattaki diğer şeyler gibi “aşk” olmak halinin de zamanı ve çizgisi yoktur…

Elli yaşına gelmiş olsak da, üç çocuklu bir anne olsak da, evli bir adam olsak da “aşk” sadece aşktır, bunlardan bağımsız olarak kim olduğumuz tanımının tamamen dışında gerçekleşir. Bu “aşk” olmak halimiz ile ne yapacağımız ve hayatımızı nasıl etkileyeceği ayrı bir “yazı” konusu. Ki bu konuda kitap yazabiliriz fakat her şey her durumda olduğu gibi bizim muhteşem özgür irademiz ile şekillenecektir ve bu tercihlerimiz sadece ve sadece bize aittir yargılanamaz, hükmedilemez ve karşılaştırılamaz…

“Aşk” sadece zamana işlemez; biz her ne kadar evli bir adam olsak da, bir anne olsak da, belki aldatılmış bir kadın olsak da bize “öğretmek” için gelir; kendimizi, kendimizle ilgili bir şeyleri, belki henüz görmediklerimizi, belki bu yaşımıza kadar kendimizde bulamadıklarımızı, belki hala hissetmediklerimizi, belki içimizde yanan fakat farkında olmadığımız erkekliğimizi, kadınlığımızı, kendiliğimizi…

Aşkın zamanı var mıdır diyenlere, aşka zamanım yok diyenlere, aşkın zamanı mı olur diyenlere ve aşk ile işim çoktan bitti de diyebilenlere; “aşk” halinin zamanı yoktur; sen her neredeysen ve her nasılsan ve her ne yaştaysan o seni “kendi” zamanı geldiğinde kendiliğinden bulur…

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale