X

“Spor yapacak vaktim yok” diyenler için Asics Team üyelerine günlük rutinlerini sorduk

Asics Team aktif spor yapan, amatör-profesyonel sporcu ve doktorların oluşturduğu bir topluluk olarak kurulmuştur. Üyelerinin spora bağımlı olmakla beraber meslek sahibi, anne, baba, doktor, mühendis olmaları eşleri ve aileleri ile spor yapıyor olmaları, sporu hayatlarının ve günlük yaşantılarının içine almış olmaları en önemli özelliklerinin başında geliyor.

Biz de “Spor yapacak vaktim yok!” diyenlere ilham vermesi için, günlük hayatın tüm zorunluluklarına rağmen sporu yaşantısına katmış ve düzenli antrenman yapan Asics Team üyelerine bir günlerinin nasıl geçtiğini ve spor alışkanlıklarını sevgili Uplifers okuyucularımız için sorduk.

Yonca Tokbaş / Gazeteci

Köşe yazarlığının yanı sıra co-active koçluk yapıyorum. “Karışık-Kuruşuk Şeyler” adlı bir kitabım var. 2 çocuk annesiyim. Sporda ilk ciddi uğraşım tenisti. Kayak, atletizm, jimnastik, basketbol hepsine ciddi mesai verdim. Şimdi koşuyorum, hayatımın sporsuz olduğu tek bir dönemi bile hatırlamıyorum. Sakatlandığımda bile gözümü kapatıp koştuğumu hayal ederim, gülmeyin bence işe yarıyor:)

Sabah 05.00’da kalkıp çocukları okula götürmeye hazırlıyorum. Dubai’de dersler 7:40’da başlıyor.
Eğer acil bir iş yoksa, hemen onları bırakıp koşmaya gidiyorum. Eskiden Safa Park vardı, gölgeden dolayı koşmak daha rahattı. Yerle bir oldu. Şimdi sadece güneşin altında sahil var. Eğer saati kaçırırsan insanı çok yakıyor güneş. Haftada en az 1 kere pilates imkanı varsa kaçırmam.

Ardından bütün gazeteleri okumam, sosyal medyayı takip etmem gerekiyor. Gelen mailleri ayıklamam okumam gerek. En çok zamanımı çalan bu. Binlerce mail ve işlerin takibi de maillerden devam ediyor.
Bu işler de bitince yemekleri hazırlarım; beslenme konusunda inanılmaz hassasım. Sonra çocukları okuldan alıp onların yapması gerekenlere yardımcı oluyorum. Kızımı dansa, oğlumu futbola bırakıyorum. Akşam çocuklar yatınca yazı saatim oluyor. Koşarken yazımı aklımda yazmışsam rahatım. Yoksa geç saate kadar yazı yazıyorum. Saat sabaha karşı 02:00-03:00 gibi yazılarımız giriliyor ve ona yetişiyorum. 02:00 gibi yatarsam şanslıyım. Eğer önceden yazımı yazabilmişsem ve ek iş yoksa, akşam koşuyorum. Gece yarısı koşmak zorunda da kaldım. Uykuya pek bir vaktim yok.

Önder Akay / Sipariş Yönetim Uzmanı

2009 yılında bir koşucu arkadaşımın takımı sayesinde ormanda onlarla birlikte antrenman yaparak başladım. Öncesinde amatör olarak basketbol ve futbol oynadım. Her gün koşu ve ağırlık antrenmanım var. Bir gün bile kaçırsam pişmanlık duyuyorum. Zaman ve imkan olsa sanırım bütün spor dallarını yapardım.

Hafta içi sabahları 05:30-05:45’te uyanır ve elimden geldiğince hemen koşuya çıkmaya gayret ederim. Antrenmanımı yaptıktan sonra mesaisi 08:00’de başlayan işime giderim. Akşam 18:00’de işten çıkıp 19:00-19:30 gibi ağırlık antrenmanına giderim. Hafta sonları da, genelde sabahlarım antrenmanla geçer.

Ayşin Başkır / Yönetici Organizatör

Bir borsacı iken 2008 yılında takım çalışması eğitimleri veren ve aynı zamanda spor organizasyonları yapan bir şirkete ortak olarak, kariyer değişikliği yaptım. Üniversite yıllarımda dağcılık yapmıştım. Sonra kaya tırmanışı, dağ bisikleti, oryantiring, deniz kanosu ve macera yarışları da yapar oldum. Çocuğum olduktan sonra sadece koşmaya başladım. Diğerlerine göre kolay bir spor benim için, oğlum uyurken bile bir koşup gelebiliyorum.

Bir gece önceden tüm spor planım ve malzemelerim hazır olur, aynı şekilde iş planım ve iş kıyafetlerim, ev planım ve düzenim her şey hazırlanır. Sabah 06:30’da kalkıp oğlumu okula hazırlayıp 07:00’de servis ile gönderdikten sonra spor yapıyorum, bazen dışarda bazen spor salonunda, bazen eşimle bazen de arkadaşlarımla saat 08:30’a kadar vaktim var. Sabah 09:30-10:00 arası işte oluyorum, Spor salonum işime yakın, eğer sabah gidemediysem öğlen 1 saat gitmeye çalışıyorum. Akşam 18:00 gibi evde oluyorum. 18:00 ile 21:30 arası evde oğlum, eşim ve evimle ilgileniyor oluyorum. Günün ikinci sporunu 22.00’da oğlumu yatırdıktan sonra yapıyorum. 1 saat civarı, sonrasında da hemen yatıyorum. Televizyon seyretmem, genellike kitap okurken yada internette dolaşırken uyuyakalırım. Bu, severek ve keyif alarak oluşturduğum bir tempo; yapamazsam mutsuz oluyorum. Eğer yapmaktan keyif almıyorsam da yapmamayı tercih ediyorum.

Mert Derman / Yazılımcı

Eşimle birlikte Ankara’da yaşıyorum. ODTÜ’den mezunum ve 2000 yılından bu yana yazılım sektöründe çalışıyorum. 2008’den bu yana koşucuyum. Ortaokul ve lisede voleybol oynamak ve sonrasında üniversite yıllarından bu yana, keyif amaçlı scuba dalışları yapmak dışında sporla çok da içli dışlı olmayan bir hayatım vardı. Dolayısıyla koşmaya başlamak isteyen ve geçmişinde spor yapmamış birçok kişi ile ortak bir hikayeye sahibim.

Mesai günleri sabah erkenden kalkıp 1-1.5 saat antrenman yaptıktan sonra ,duş ve kahvaltı ardından işe giderim. Günde çift antrenman yapmadığım bir dönemdeysem akşam saatlerinde dinlenirim; bir şeyler okur ya da yazar ve eşimle birlikte vakit geçiririm. Hafta sonları sabah alarmsız uyanmaya özen gösteriyorum ama yine antrenmanımı sabah erken saatlerde yapıyorum. Hafta sonları daha uzun antrenmanlar olduğundan, dinlenme de daha uzun yani tüm öğleden sonrayı ve akşamı kaplıyor.

Cemil Gökçe / Sigortacı

Evli ve kız çocuk babasıyım, İzmir’de yaşıyorum. Düzenli koşu hayatından önce kimi zaman hafta sonu, kimi zaman da mevsimsel olarak bisiklet, fitness ve koşu hayatımda hep vardı ancak son 5 yıldır süreklilik haline getirerek disipline etmeye başladım. Orta ve maraton mesafelerinde koşup, ileriki dönemlerde de mesafeyi artırma niyetim var. Aile ve iş yaşantım haricinde kalan zamanımın çoğunda antrenmanlar yer alsa da, sosyal çevremden de uzaklaşmadan bu düzeni sürdürme gayreti içerisindeyim. Ülkemizde spor kültürüne sahip insan sayısının artmasını hayal edip, kendi adıma da katkıda bulunmaya çabalıyorum.

Dijital saat teknolojisinin hayatımızın her alanında yer aldığından hareketle hafta içinde; 06:45 kalkış, 07:10-07.36 kahvaltı ve kızımın okul servisine teslim edilmesi, 09:30-17:30 aktif bir iş yaşantısı ve 17:30-19:45 spor şeklinde özetleyebiliriz. Hafta sonu da kızımın antremanları 10:00-15:00 arası olduğundan bu saatler arası programımda bulunan antrenmanımı yapar arta kalan zamanlarımızda ve enerji kalırsa ailecek vakit geçirmeye çalışırız.Hafta içi ve sonu ayrımı yapmaksızın 23.00 gibi yatmış olurum. Televizyon izlememekle birlikte, internet üzerinde gezinerek ve kitap okuyarak günü tamamlarım.

Sezen Çakır / Sağlık Danışmanı

2004’ten bu yana eczacılığın yanı sıra, McGill Universitesi’nden “Food for Thought” kursunu almamın ardından beslenme konusu üzerine eğildim. Beslenmenin sağlığın korunması ve idame ettirilmesindeki önemi; kişiye özel beslenme ve sağlık modeli olmasının gerekliliği gibi konular hakkında çalışıyorum. Şu an bir yandan da Medipol Üniversitesi’nde Homeopati derslerine devam ediyorum.

Ataköy’de oturuyorum; sabah erken saatte haftada 2 sefer olimpik havuzda yüzmeye gidiyorum ve kalan sabahlarda da pilates yapıyorum. Son 2 yıldır beslenme konusunda çok titizim. Ayak üstü atıştırmalar yerine, genelde evde kendim sağlıklı öğünler hazırlamaya çalışıyorum. Organik olmayan hayvansal ürün tüketmiyorum. İşlenmiş şeker içeren ve işlenmiş ürünler tüketmiyorum. Sağlıklı besin takviyeleri kullanıyorum. Eczane işlerimin yanı sıra, çeşitli web sitelerinde sağlıklı yaşam şekilleri üzerine yazılar yazıyor ve bu konularda araştırmalar yapıyorum.

Ilgaz Kuruyazıcı / Tasarımcı

12-18 yaşlarında voleybol oynadım. 2006’da koşmaya başladım.Uzun mesafe koşuları dışında diğer spor dallarına pek bulaşmadım. Yüzme bilirim, 3 tane bisikletim var ama triatlona epey uzaktan bakarım. Koşmak benim hobim, para ve zaman harcadığım tek iş.

Koşu çerçevesinde cevap vereyim; o gün koşacaksam bir gece önce erken yatarım, sabah erken kalkarım, hafta arası ise 05:30 gibi çıkarım, 06:45 gibi eve dönüp çocukların servise binme hazırlıklarına yardımcı olurum. Sonra eşimle sakin bir kahve saatinin ardından ofise giderim. Koşmamam gereken bir günse keyfime göre ya spor salonunda bisiklet dersi, ya da yüzme veya ufaktan ağırlık antrenmanı yaparım. İşler yolunda ve zaman bolsa arada eş-dost ile sabahın köründe orman koşusu ile de başlayan günlerim olur.

Noyan Kıran / Mühendis

Baba, eş, aktif sporcu ve mühendisim. 1977 yılında doğdum. Eşim Nüket ve kızım Doğa ile İzmir’de yaşıyorum. Koşmayı hobi edinmiş, hayatı az çok spor etrafında dönen aktif biri sayılabilirim. Bu işi ailemin desteğiyle ve keyifle yapıyorum.

Hafta içi iş için 6:30 gibi yola çıkıyorum. Öğlen aralarını şirketimin spor salonunda koşmak için kullanıyorum. İş çıkışı eve varışım 18:30 civarında oluyor. Kızım ve eşimle zaman geçirdikten sonra planımda varsa günün ikinci antrenmanını yapıyorum. Hafta içi sosyal bir aktivitemiz yoksa akşam  23:00 gibi yatmış oluyorum. Hafta sonu biraz daha hareketli geçiyor. Genellikle bir grup antrenmanı planlamaya çalışıyorum. Sabah erken yapılan bir patika koşusunu, aynı grupla yapılan uzun bir kahvaltı izliyor. Hafta sonu antrenmanları biraz daha uzun olduğu için genelde ikinci bir antrenman yapmıyorum. Geriye kalan tüm zamanımı ailemle geçirmeye özen gösteriyorum.

Dilge Koçak / Eczacı

Eczacıyım, 7 yıldır gıda takviyesi sektöründe özel bir şirkette çalışıyorum. Ofiste zamanımın çoğu geçse de dönemsel olarak çok yoğun seyahatlerim ve koşturmam oluyor. Hareketli ve heyecanlı bir yapım var. Çocukluğumdan beri çok farklı sporlarla uğraştım. Hala yeni denemeler yapmayı seviyorum.

Bazı günler, sabah işe gitmeden Belgrad ormanında 13 km koşuyorum. Bunun için saat 05:30’da uyanıyorum; hazırlık ve yol derken 06:20 gibi arkadaşlarımla koşuya başlıyorum. Mesai başlamadan koşu sonrası güzel bir kahvaltımı yapıyorum. Sabah 09:00-12:30 arası günlük işlere devam edip öğle yemeğimi yiyorum. Akşam 18:00’da işten çıkıyorum. Ofiste geçen 9 saatlik mesaiden sonra akşam trainer’da 1 saat bisiklet antrenmanı yapıyorum. Daha sonra yemek yiyip varsa diğer planlarım için dışarı çıkıyorum. Eve döner dönmez de yatıyorum.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale