dummy

Art and Fear: Korkulara rağmen yaratmak ve kendine inanmak

Bir şey yaratmaya ya da ortaya koymaya çalıştığınızda, o tanıdık seslerle hiç karşılaşıyor musunuz?:

dummydummy

“Söyleyecek bir şeyim yok.”
“Ne yaptığımı bilmiyorum.”
“Diğerleri benden daha iyi.”
“Ben sadece bir (öğrenciyim/çalışanım/anneyim/babayım…)”
“Kimse beni anlamaz.”
“Yaptığım işe değer verilmez.”
“Ben yeterince iyi değilim.”

David Bayles ve Ted Orland’ın Art and Fear kitabında geçen bu dizeler, yaratıcı sürecin ne kadar içsel bir mücadele olduğunu tekrar hatırlatıyor. Bugün karşıma çıkan bu dizeler beni de çok düşündürdü. Sanat yapmanın ya da daha geniş bir çerçevede, kendimizi ifade etmenin aslında ne kadar dönüştürücü ve bir o kadar da korkutucu olduğunu hatırladım ve bunun birçok kişiye dokunduğunu yeniden fark ettim. Bu korkular, hepimizin içinde bir şekilde var. Ama önemli olan, bu korkularla birlikte hareket edebilmeyi öğrenmek diye düşündürdü bana okuduklarım.

Yakında ben de alışık olmadığım bir sahne deneyimi yaşayacağım Kagider’de yolumun kesiştiği çok değerli kadınlarla. Bu süreçte başta aynı şüpheler beni durdurmaya çalıştı. “Yapabilir miyim? Söyleyeceklerim değerli mi? Ya etkili olmazsa anlatacaklarım?” Ama her provada, her hazırlıkta bu korkuların sadece birer fısıltı olduğunu fark ettim. Çünkü yaratıcı süreç, mükemmel olmakla değil, cesaretle başlıyor. 

Art and Fear, korkulara rağmen yaratmanın ne anlama geldiğini anlatıyor. Şunu fark ettim: Korkularımı susturmaya çalışmak yerine, onların arasından geçerek ilerlemeye çalışmak bana bu süreçte cesaret veriyor.

Ve kendime her gün tekrar hatırlatıyorum, tam olarak hazır olmayabilirim ama yine de deneyeceğim.

Korkulara rağmen atılan her küçük adım çok kıymetli. Ve her adımda, kendimizle biraz daha barışıyor, biraz daha özgürleşiyoruz sanki. Heyecanım ve korkularım sürerken yolculuktan keyif almaya devam ediyorum. Cesaretle atılan her adımın çok kıymetli olduğuna çok inanıyorum. Bittiğinde de denediğim için kendimi kutlayacağım bu yolculuğu paylaşmayı hayal ediyorum 🙂

İlginizi çekebilir: Blue Monday’i duydunuz mu?

Didem Sümer Tiryaki: Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin Geleceğin Kadın Liderleri programından 2013 yılında mezun oldu. Kagider ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde öğrenci veya yeni mezun kadınlara mentorluk yaptı. BÜMED'in yürüttüğü Next-Gen programında mentorluk çalışmalarına devam ediyor. Deneyimsel oyun terapisi eğitimleri ardından supervizyonlarını tamamladı ve Oyun Terapisi Uygulayıcısı oldu, son iki senedir gönüllü olarak 2-11 yaş arası çocukları destekliyor. Öğrenmeyi, gezerek/okuyarak veya deneyimlerek yeni bilgiler keşfetmeyi, bu öğrenme ve keşiflerinden insan doğasına dair çıkarımlar yapmayı ve bunları yazmayı seviyor.
İlgili Makale
whatsapp