X

Aristo’ya göre mutlu bir hayat nasıl yaşanır?

İş hayatına atıldığımda elde edeceğim her başarının, hayallerimi gerçekleştirirken üstünü çizdiğim her bir maddenin bana mutluluk vereceğini düşünüyordum. Keşke mutlu bir hayatın sırrının bu olmadığını daha erken fark etseydim. Mutlu olma hali ve bunu sürdürebilme becerisi antik çağlardan günümüze kadar her dönemin ilgi çekici konularından biridir.

Filozofları, edebiyatçıları, psikologları ve birçok bilim insanını da peşinden sürükleyen bu mutluluk kavramı nedir? Eminim sen de hayatının bir yerinde kutup yıldızının olmadığını, bir boşlukta zaman doldurduğunu ve gerçekten mutlu olmadığını hissetmişsindir.

Aristoteles bundan 2000 yıl önce oğluna ithaf ettiği Nikomakhos’a Etik eserinde yaşamın nihai amacının mutluluğa ulaşmak olduğunu söylüyordu. Ona göre bir sabah uyandığınızda hissettiğiniz ya da gün içinde yaşayacaklarınızla değişecek duygu durumunuz mutluluk ya da mutsuzluk değildi. Aristo’nun tarifine göre mutluluk, yaşama amacına dönüşmüş ve psikolojideki kendini gerçekleştirme ile benzetebileceğimiz “olma” haliydi. Bu kavrama da “eudaimonia” adını vermişti.

Eudaimonia: Potansiyelini gerçekleştirmeye giden yol

Aristo, biz ölümlülerin eudaimonia’ya ulaşabilmesi için 2 şeyle güçlü bir bağ kurmamız gerektiğini söyler. Bunlar akıl ve erdemdir. Her durumda gerçekçi duygular ile aklımızı da dahil ederek özgürce bulunduğumuz duruma uygun tepki vermemizin önemini vurgular. Çünkü bu süreçten geçen tercihlerin bizi mutluluğa götürdüğünü iddia eder. Aristo, erdem sahibi insanı tanımlarken ise, davranışlarında “Altın Orta”yı bilen ölçülü olandır der. Her erdemin bir ucu eksiklik, diğer ucu aşırılık barındırır.

Örnekleyecek olursak cesaretin erdemi, korkaklık ve pervasızlık; cömertliğin erdemi, savurganlık ve cimriliğin ortasında yer alır. Tüm bunların günümüzde anlamı var mı diye soracak olursanız, evet, var. Artan şiddet eğilimini ve toplumsal gerginliğimizi düşündüğümüzde dürtüsel davranışların çoğaldığını görmekteyiz. Eksikliklerden ve aşırılıklardan kaçınmak, orta noktamızı bulmak ve dengeli yaşamak hepimiz için büyük bir ihtiyaç.

“Her şeyden kaçan, korkan ve hiçbir şeye dayanamayan korkaktır. Hiçbir şeyden hiçbir şekilde korkmayan, her şeyin üzerine giden ise cüretli olur. Aynı şekilde her hazzı tadan, hiçbirinden uzak kalmayan haz düşkünü ve yabani gibi bunların hepsinden kaçan ise duygusuz olur.”
Aristoteles

3 adımda eudaimonic, iyi ve doyumlu bir hayat

Son zamanlarda karşılık beklemeden yaptığınız bir iyiliği düşünmenizi istiyorum. Şimdi de o işi yaptıktan sonra ne hissettiğinizi…
Kavramların içinde kaybolmadan özetle diyebiliriz ki eudaimonia, kendi potansiyelimizi aştığımızda, erdemli davranışlarımızla yaşadığımız, huzura bağlı bir mutluluktur. Gelin binlerce yıllık temeli olan mutlu bir hayatın reçetesine birlikte bakalım.

1. Kendini tanı

Yaparken iyi olduğunu düşündüğün ve bunu yaparken zamanın nasıl geçtiğini hissetmediğin konulardaki yeteneğinin farkına var. Kendini derinlemesine anladığında, dünyadaki eşsiz yeteneklerinle en iyi nerede katkıda bulunabileceğini fark edeceksin. Unutma potansiyelini harekete geçirdiğinde değişim başlar ve nihai mutluluk kaçınılmaz olur.

2. “Hayat amacınızı” belirleyin

“Hayatınızın en önemli iki günü; doğduğunuz gün ve neden doğduğunuzu anladığınız gündür.”
Mark Twain

Kabul edelim ki gerçek hayatın amacının arayışı huzursuz ve bazen uzun bir yolculuktur. O yüzden bunu 10, 20 yıllık ya da uğrunda ölmemiz gereken bir amaç gibi konumlandırmamalıyız. Size her sabah uyandığınızda rehberlik eden, varoluşunuza anlam veren değerler için çabalamak yeterlidir. Belki de amacınız, başkalarına mutluluk getirmek veya bir konuda farkındalık yaratmaktır, kim bilir?

3. Mutluluk için erdemin gerekliliğine inan

Aristo iyi bir hayat için iyi yemek, ev, aile ve boş zaman gibi hedonik (hazla alakalı) mutluluğun bazı unsurlarını gerekli görüyordu. Ancak bunun, insanı kalıcı refaha götürmeyeceğine emindi. Çünkü sadece kendimizi eğlendirerek ve kısa vadeli zevklerle “eudaimonia” halini yaşayamayız. Ayrıca erdeme bağlı olmayan bir yaşama niteliği, insanı rehine haline getirir ve hayat kaliteni para, sosyal ilişkiler gibi hızlıca değişebilecek faktörlere dayandırır. Bu öğretinin ışığında diyebiliriz ki “erdemli olma” hali hakiki mutluluğun anahtarıdır. Bizi daha mutlu yapacak ise dostluk, cesaret, insanlara güvenebilme, öfkeyi kontrol edebilme gibi erdemlerdir.

İyi olma halinizi geliştirecek 5 günlük öneri

Modern yaşamın koşulları giderek zorlaşıyor ve her geçen gün daha fazla strese maruz kalıyoruz. Kendimizi bu durumdan çıkarmak, mutlu bir hayata ulaşmak için küçük de olsa bir adımla başlayabiliriz. Psikolog Steger ve meslektaşları 2008 yılında yaptıkları, “yaşamın günlük anlamı” çalışmasında refahı değerlendirmek için aşağıdaki “eudaimonic davranışları” kullandı.

1. Gönüllülük işleri yapma,
2. İhtiyacı olan birine para yardımında bulunma,
3. Birisini yazılı ve sözlü takdir etme,
4. Farklı bir görüşü sabırla ve dikkatlice dinleme,
5. Kişisel önemi olan bir konu/iş hakkında birine güvenme.

Bu aktiviteler katılımcıların günlük olumlu duygu ve yaşam doyumu açısından mutluluklarıyla doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koyuyordu. Ayrıca çalışmada bu davranışlarda bulunanların, hazza dayalı davranışlarda bulunanlara kıyasla daha sürdürülebilir mutluluk düzeylerine sahip oldukları gözlemlendi.

Belki de Aristoteles’in öğütlerini daha fazla ciddiye alıp küçük hazlar yerine “anlam ve erdemin” peşinden gitme zamanıdır.
Ben de kendi “eudaimonia”ma ulaşabilmek için 5 yıldır gönüllülük koşularıyla bağış topluyor ve kanserle savaşanlara umut olmaya çalışıyorum. Yorulduğum ve zorlandığım her an koşma amacımı yeniden hatırlıyorum. Yarış bittiğinde ise hissettiğim mutluluğun tarifini kelimelerle anlatabileceğimi sanmıyorum.

Yalçın Kaya: Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu ve İşletme mezunuyum. Her gün hastaların hayatını değiştirmek için çabalayan bir şirkette eğitim yöneticisiyim. Mutlu ve sağlıklı bir yaşam için tek bir reçete olmadığına inanıyorum. Kendimizi tanıdığımızda ve bizim için neyin işe yaradığını bulduğumuzda; geçmişten gelen yanlışlarımızı, alışkanlıklarımızı ve buna bağlı olarak yaşamlarımızı değiştirebileceğimizi düşünüyorum. Bu alanda, merak ettiğim, sorguladığım, farkında olma yolculuğumda karşılaştığım uygulanabilir ve keyifli ipuçlarını paylaşmaya çalışacağım. Daha anlamlı bir yaşam sürebilmek için Uplifers'ta her gün yeni şeyler öğrenerek; kişisel gelişim, mutluluk, stresle yaşamak, verimlilik, psikolojik güvenlik ve motivasyon gibi konularda da fikirlerimi genişleterek devam ediyorum. 

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale