X

Aralık ayı kültür sanat etkinlikleri ve Vincent Baykal Ada söyleşisi

Yine uzun bir aranın ardından Uplifers okurları için yeni çıkan bir şarkının sahibi ile röportaj yaptım ve ayrıca 3 tane de sergi gezdim. Galata Perform’un Yeni Metin Festivali bünyesinden seçilerek, sahnelenmeye hak kazanan ilk tiyatro oyunum Fil Rüyası ‘nın provaları ve seyirci ile buluşması arasında bu kadarını yapamadım. Bilgileri sırası ile takip edebilirsiniz.

4 Kasım günü tüm dijital platformlarda müzikseverlerle buluşan “Ve Çok Karanlık” şarkısının temelinde bu sefer 80’li yılları anımsatan synthler kullanan şarkıcı-ozan Vincent Baykal Ada’ya müzik geçmişini ve önündeki projeleri sorduk. Keyifli okumalar!

Vincent Baykal Ada ile keyifli bir söyleşi

Birçok farklı mecradaki röportajlarınızı okudum. Ama açıkçası kendi sözlerinizle sizi dinlemek isterdim. Kimsiniz ve müzik serüveni nasıl başladı?

Kendini tanımlamak çok kolay bir mesele değil sanırım. Çok basit bir özet geçmek gerekirse, geçimimi avukatlık ile sağlıyorum. Bir babayım ve bildiğiniz gibi, müzikle de ilgileniyorum. Grup müziğine orta okula başladım. Daha ziyade punk müzik yaptığımız bir grupta, bas gitar çalıp şarkı söylemeye çalışıyordum. Lise ile birlikte beste yapamaya başladık. Tür de daha ziyade alternatif rock’a kaydı. 2000’lerin başından söz ediyoruz (Gülüyor.)

Ailenizin müzisyen olmasının bir etkisi var değil mi? Selman Ada’nın oğlu olmak nasıl?

Ailemin müziğe ilgimde muhakkak etkisi vardır. Fakat en büyük etkiler müziği algılama şeklinde oldu sanırım. Babamın oğlu olmak gurur verici. Büyük bir besteci olmasının yanı sıra, sevgisini esirgemeyen bir baba aynı zamanda.

Peki siz neden klasik müzikle uğraşmayı seçmediniz? Bu toplumda kendimizi ifade etmek için daha alternatif sözlere ihtiyacımız var sanki…

Klasik müzik başka bir emek, mesai istiyor. Özellikle enstrüman çalınacaksa küçük yaşta başlayıp büyük bir tutku ile bağlanmak sevmek lazım. Çocukken o direnci gösteremedim piyano başında. İyi bir klasik müzik dinleyicisi olmaya gayret ediyorum.

Grup isimleriniz de ilgi uyandırıcı. Mesela Sapan’ın hikayesi neydi?

Lisedeki grubumun ismiydi ilk etapta. Türkçe bir isim ararken, yerdeki sapan şeklindeki bir dal dikkatimizi çekti. E hadi, grubun adı Sapan olsun bari dedik. Daha sonra 2010 da tekrar kurulan grubun ismi de buradan geliyor. İsim bulamadık. E bari Sapan olsun dedi.

Sonra 2020’de yayınlanan ilk tekli… Bir grupla çalışmanın ardından tekli yayınlama süreci nasıl geldi size? Neler farklı?

Tek çalışmayı aşağıdaki şekilde anlatabilirim: Daha yalnız fakat daha özgür.

Geri dönüşler nasıldı? Genelde nasıl bir kitleye hitap ediyorsunuz?

Bu neredeyse 3 yıllık süreçte güzel geri dönüşler aldım elbette. Hitap ettiğim kitle kim, ben de çok bilmiyorum. Herhalde İndie dinleyicisi daha ziyade. Sizce?

“Ve çok karanlık” diyorsunuz… Sahi nedir karanlık olan? Müzik sektörüne değinelim, neler değişmeli sektörde sizce, müzisyenler en çok neden şikayetçi?

İnsanın zihnidir karanlık olan. Bu karanlık mutlak suretle kötülük anlamına gelmiyor. Zaten bir şeyleri “iyi”, “kötü” şeklinde etiketlemek basit bir kolaycılıktan başka bir şey değil. Müzik sektörüne ilişkin çok bir fikrim yok. Açıkçası zamanında çok şikayet eden taraftaydım. Artık anlamsız buluyorum. Ben müzik yapıyorum. İlgi alanım müzik. Müziğim sektörde yankı bulursa ne mutlu bana.

Yazı ile aranız nasıl? Biraz da şair misinizdir?

Üniversite yıllarında çok şiir yazdım. Piyes denemem oldu. Hatta en son babamın bir “nano operasına” libretto dahi yazdım. Ancak kendimi şair addetmek şairlere ayıp olur. Yazarlık hayat boyu bir macera. İyi kotu bir şarkı yazarı olduğumu söyleyebilirim. 20 yıldır yaptığım bir şey sonuçta.

Önümüzdeki projelerinizi de öğrenebilir miyiz ve tabi konserler, turneler? Neler var planladığınız ya da yapmayı istediğiniz?

Yazın bir Amerika turnesi planlıyoruz demeyi çok isterdim. Şimdilik odağım yazım. Yeni şarkılar yazmak. Konser olursa sosyal medyadan duyururum 😉

Bu keyifli röportaj için çok teşekkürler!

Ben çok teşekkür ederim!

Aralık ayında gezebileceğiniz 3 sergi

Gelelim gezdiğim 3 sergiye… Biri Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) tarafından, “Boğaziçi Değerler Burs Fonu”na katkı sağlamak amacıyla, 47 sanatçının farklı mecralardaki yapıtlarının bir araya getirildiği “Hâller | Hayaller: Uyumsuz Zamanlarda Dirençlilik” sergisi.

Boğaziçi Üniversitesi mezunlarından Meral Kurdaş, Leyla Sürmeli ve Leyla Derya’nın öncülüğünde düzenlenen sergide; Ali Yaycıoğlu, Artin Demirci, Atalay Mansuroğlu, Aydemir Ökmen, Ayşenur Köksal, Aytaç Armağan, Beyza Boynudelik, Can Göknil, Cemal Erez, Cumhur Özer, Çağla Saydağ Karter, Devrim Erbil, Dilek Demirci, Doğu Çankaya, Elvan Erdin, Emre Senan, Esra Carus, Fatih Alkan, Hanefi Yeter, Işıl Güleçyüz, Jennifer Sertel Schneller, Joel Menemşe, Leyla Hancı, Leyla Sakpınar, Maria Sezer, Mehmet Güleryüz, Meryem Eroğan, Mustafa Özay, Muzaffer Akyol, Nedret Sekban, Nilgün Tüzüntürk, Nur Koçak, Nurcan Çağlar, Okan Dedeoğlu, Onur Hastürk, Pınar Tınç, Rasin Arsebük (Rasin), Ruhiye Onurel (Roş), Serap Başol, Serap Murathanoğlu Eyrenci, Shahnaz Aghayeva, Sonat Çavuşoğlu, Süleyman Çağlayan, Tuba İnal, Uğural Gafuroğlu, Yasemin Erdin Tavukçu, Züleyha Altıntaş yapıtlarının satışından elde edilecek gelirin önemli bir kısmını burs fonuna bağışlayacak.

Dünyayı ve insanlık hâllerini anlatan sergi, ziyaretçilerini düşünmeye, yeni sorular sordurmaya, anlamaya, düş kurmaya ve paylaşmaya teşvik ediyor. Sergideki yapıtlar, ekolojiden sağlığa, eğitimden yaşam hakkına uzanan pek çok alanda baş gösteren küresel ve yerel sorunlara karşı insanın direngen doğasını ön plana çıkartıyor.

1 Aralık 2022 Perşembe akşamı saat 18.00’de The Marmara Pera ev sahipliğinde gerçekleşen sergi bir süre daha resim severleri bekliyor.

Decollage‘daki yeni sergiye gelince Decollage Art Space sezonun ikinci sergisinde bir karma seçkiyi ağırlıyor. Emine Şenses, Melike Kılıç, Ömer Koçağ, Pelin Bayçelebi Demir, Sayat Uşaklıgil ve Yağmur Yılan’ın eserlerinden oluşan, 22 Kasım’da izleyiciyle buluşan “Promesse” (Vadetmek) adlı sergi, Serap Atala sergi danışmanlığı ve koordinatörlüğünde hayata geçiyor.

Sergideki sanatçılardan Emine Şenses’in uzaktan bakıldığında yağlı boya resim etkisi gösteren kolajları, Melike Kılıç’ın çok katmanlı geleneksel kat’ı sanatından yola çıkarak yaptığı görsel hikâyeler, Ömer Koçağ’ın Rembrandt ve Goya gibi büyük ustalara çağdaş bir saygı niteliğindeki resimleri, Sayat Uşaklıgil’in zamansız ve mekânsız zıtlıkları, o anda donmuş kalmış gibi görünen nostaljik figürleri, Pelin Bayçelebi’nin doğanın mükemmel dengesinden aldığı ilhamla yaptığı resimler ve Yağmur Yılan’ın kadına ait duyguları dramatik bir yaklaşımla yeni bir gerçeklik yaratarak tuvaline aktarması bizi sanatçıları tanımaya, anlamaya ve araştırmaya davet ediyor.

Günümüz Türk resminin ustalaşmış ve ustalaşma yolundaki genç kuşak sanatçılarını bir araya getiren sergi, umut teması etrafında şekilleniyor. Biçimsel ve kavramsal yaklaşımla ziyaretçileri düşündürmeyi ve sorgulamaya alan açmayı amaçlıyor. Çeşitli medyumları kullanan, sanat üretimine farklı açılardan bakan sanatçıların; çeşitli üslupların ve farklı eser boyutlarının beraberliği ile ritmi getiren gelenekten moderne, kâğıt malzemeden tuvale uzanan eserlerinden oluşuyor.

“Promesse”, 9 Ocak tarihine dek Decollage Art Space’te ziyaret edilebilir.

…ve gezdiğim son sergi Anna Laudel Sanat Galerisi’ndeki Mehmet Sinan Kuran sergisi. Bu sergi ise anlatılmaz yaşanırdı. Ama maalesef bugün son gün. Yine de Mehmet Sinan Kuran’ı da Instagram hesabından takip ederek, güncel sergilerini yakalayabilirsiniz.

Müzik, tiyatro ve resimle iç içe sanat dolu bir ay dilerim.

İlginizi çekebilir: “Ben Nazım” müzikaline dair bir inceleme

Günsu Özkarar: 1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım sırasında Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Christopher Warren­Green, Bruno Weil, Daniel Klajner, Jos van Immerseel, Kai Baumann gibi orkestra şefleriyle Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verme deneyimi edindim. Tatjana Masurenko, Michael Kugel, Ruşen Güneş, Çetin Aydar, Danel Quartet, Marco Misciagna, Michel Michalakakos, Apple Hill Quartet, Siegfried Führlinger gibi hocaların ustalık sınıflarına katıldım. The World Youth Orchestra, The World Orchestra, Greek Turkish Youth Orchestra, Bilkent Youth Symphony Orchestra, Bilkent Youth Virtuosos, Jungenc Philharmonic Orchestra, AIMA Festival Orkestrası gibi ensemble/ orkestralarda ve Young Euro Classic, Schloss/Beuggen International Music Fest, Schlern International Music Fest, Bayreuth Youth Talented Artists ́s Music Fest, The Turco-British Association Bach Günleri, Datça Uluslararası Müzik Akademisi, T.R.N.C. Malta Dostluk Günleri, Klasik Keyifler Oda Müziği Festivali, Uluslararası Istanbul Müzik Festivali, Uluslararası D - Marin Klasik Müzik Festivali, AIMA Ayvalık Müzik Festivali ve Cervo International Music Fest gibi etkinlik ve festival konserlerinde yer aldım. İstanbul’a taşındıktan sonra CRR, AIMA Orkestrası, Orkestra Sion’da çalıştım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Beste Tıknaz Modiri ile Sanatta Yeterlilik çalışmalarımı tamamlayarak, Okan Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine başladım. Bitirme tezim “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri” kitap olarak yayınlandı. Trio Pax, Trio Tını gruplarının yanı sıra Okan Üniversitesi Orkestrası’nda üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Psikoloji ve edebiyat her zaman ilgi alanım oldu. Çeşitli yaratıcı yazarlık kursları ile birlikte psikanaliz de gördüm ve bu sürecin ardından farklı dergilerde yazılarım yayınladı. Şimdi Milliyet Sanat, SanatAtak dergilerinde düzenli yazmaktayım ve Mayıs'ta İkinci Adam Yayınları’ndan çıkacak Küflü Virgül isimli ilk öykü kitabımı beklemekteyim.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale