Antik çağlardan gelen sese kulak verin: Mandala sanatı ve bize anlattıkları
Sanskritçede halka ya da yuvarlak nesne anlamına gelen Mandala’yı 2 boyutla anlatmamız mümkün: Bunlardan biri şekli itibariyle evreni temsil etmesiyken, diğeri meditasyon da dahil birçok Asya geleneğinde yer alan çeşitli psikofiziksel eylemler için bir rehber olması.
Yeryüzünün en eski sanat formlarından biri sayılan Mandala’ya, bugün dünyanın hemen her yerinde yapılan arkeolojik araştırmalarda rastlanıyor. Tantrik Hinduizm ve Tantrik Budizm ile Jainizm geleneklerinde teslimiyetin simgesi olan Mandalalar; kağıda, ağaca, kayaya, kumaşa ve hatta duvara bile yapılabiliyor. Bazı geleneklerde tereyağı ve renkli kum gibi malzemelerle de yapılan Mandala, bazı geleneklerde ise o kadar önemli bir yere sahip ki mimari yapıları süsleyebiliyor; ya da Mandala şeklinde tapınaklar inşa edilebiliyor.
Mandala yaratırken kullanılan metotlar oldukça özgün ve bazen kutsal sözcüklerin okunması gibi farklı ritüelleri içerebiliyor. Farklı geometrik şekiller baz alınarak yaratılan desenlerin hepsi, çeşitli sembolleri temsil ediyor.
Mandala ve sembolizm
Mandala’nın merkezinde yer alan yuvarlak şekil, bir sarayla ilişkilendiriliyor. Dünyanın 4 tarafına açılan 4 kapıya sahip olan bu sarayın etrafı, onu koruyan diğer şekillerle çevrilmiş oluyor. Bu kısımdaki her bir katman ise saflık, teslimiyet vb. gibi farklı olumlu özellikleri sembolize ediyor. Dolayısıyla merkezdeki saraya ulaşmak isteyenlerin öncelikle bu aşamalardan geçmeleri, bu özelliklere sahip olmaları gerekiyor. Sarayın içinde ise yıldırım (erillik sembolü), çan (dişilik sembolü) veya elmas (arınmış zihnin sembolü) gibi kültürel simgeler yer alıyor.
Aşağıdaki videoda, günümüzde popülaritesini tekrar kazanan Mandala sanatının nasıl çizildiğini ve oluşum aşamalarını izleyebilirsiniz:
İlginizi çekebilir: Sokak sanatının son dönemlerdeki en özgün örnekleri
Kaynak:
ancient.eu
creatingmandalas.com