X

Anoreksiya nervozadan tam anlamıyla kurtulmak mümkün mü?

Yeme bozuklukları fiziksel olduğu kadar psikolojik temelli rahatsızlıklardır ve iyileşme süreçleri çoğunlukla bağımlılıklardan kurtulmak için uygulanan tedavilerle karşılaştırılır. Dolayısıyla, hastalar uzun, inişli, çıkışlı bir tedavi süreci deneyimler. Yeme bozukluklarının tedavisinde etkili olan yöntemler ne kadar tartışılıyorsa bu rahatsızlıklardan tam anlamıyla –rakamsal konuşursak %100 oranında– kurtulmak mümkün müdür, işte bu konu da uzmanlar tarafından sıkça gündeme taşınıyor ve farklı görüşler öne sürülüyor.

Sydney Üniversitesi’nde akademik çalışmalarını yürüten Lisa Dawson 2013 yılında Montreal’da gerçekleşen “Academy of Eating Disorders 2013 ICED” etkinliğinde araştırmasını sundu. Dawson, Kronik Anoreksiya Nervoza Vakalarında İyileşme: Değişimin Kritik Noktası başlıklı çalışmasını yürütürken aşağıdaki gözlemlerde bulunduğunu ifade etti:

  • Anoreksiya nervozada iyileşme süreci hakkında genel bir bilgisizlik mevcuttur;
  • İyileşmenin zamana yayılan bir süreç olduğunu yadsıyan önceki çalışmalar yanlış “iyileşme” tanımlarına sebep olmaktadır;
  • Kronik anoreksiya nervozadan iyileşme konusunda hemen hiç çalışma yapılmamıştır. 

Dawson, araştırmasının başlangıcında 7 yıldan uzun zamandır anoreksiya nervoza geçmişi olan ve beş yıldan bu yana kendini bu rahatsızlıktan kurtulmuş, “iyiyim” diyerek ifade eden 86 katılımcıyla çalıştı. Bu katılımcılar muayene edildikten sonra aralarından 8 kişinin “tam olarak iyileşmiş” olduğuna karar verildi. Yaşları 31 ile 64 arasında değişen katılımcılar arasında anoreksiya nervozayla 9 ila 44 yıl arasında mücadele edenler bulunuyordu.

Söz konusu sekiz kişinin nasıl “tam olarak iyileştiği”, bu rahatsızlığı nasıl hepten geçmişte bıraktığı sorusuna ise Dawson dört aşamadan yola çıkarak cevap veriyor. Buna göre hastalar sırasıyla şu evrelerden geçiyor:

  • Değişime direnme/hazır olmama
  • Değişimin kritik noktası
  • Aktif anlamda iyileşmenin başlaması
  • Değerlendirme/Keşfetme ve rehabilitasyon.

Aşama 1 – değişime direnme/hazır olmama

  • Yanlış anlaşıldığını hissetme
  • Öngörü eksikliği
  • Anoreksiya nervozayı içselleştirme
  • Dış kontrol odağı

Dawson’a göre yukarıdaki faktörler bir araya geldiğinde hastada değişime direnme, değişim için yeterli motivasyonun sağlanmamasına neden oluyor. Bazı vakalarda hastada olduğu kadar ailede, yakınlarda ve hastane ekibinde de umutsuzluk ve çaresizlik duygularının baskın olduğu görülüyor. Dawson’ın çalıştığı katılımcılar, hastalıkları süresince dış dünyaya değer vermediklerini, neredeyse yalnızca yeme bozukluğuna odaklanan bir hayat sürdürdüklerini ifade etmiş.

Aşama iki – kritik nokta

Yıllarca süren tıkanırcasına yeme epizotları ve ardından uyguladığım ‘telafi’ yöntemleri beni hiçbir yere getirmedi. Yeme bozukluğu bana hiçbir şey vermedi. Hiçbir şekilde yardım etmiyordu. Artık buna dayanamayacaktım.
En dipteydim.
Yavaş yavaş etrafımdaki insanların beni anladıklarını hissetmeye başladım.

Hastalıktan kopuş başladığında hastanın kendisine ve iyileşmeye yönelik öngörüsü güçleniyor.

Ya ölecektim ya da bu şeyi yenip hayatımı yeniden yaşamaya başlayacaktım. İyileşmeye karar verdim, bilinçli olarak. O gün dönüm noktasıydı.

Dawson, bu aşamada katılımcıların anoreksiya nervozaya yönelik algılarında değişim olduğunu gözlemliyor. Uzun zamandır yeme bozukluğunu sürdürmek için çabalayan hastalar bu çabalardan öyle yorgun ve bitkin düşüyor ki anoreksiya nervozanın “değerini” sorgulamaya başlıyorlar.

Başlangıçta anoreksiya nervozayı kendilerine dost, onlara değer veren ve onun sayesinde değer kazandıkları bir potansiyel olarak görürken zamanla bu rahatsızlığın ne kadar yıkıcı ve zararlı olduğunu fark ediyorlar.

Kritik noktada iki faktör ön planda:

  • Motivasyon artışı
  • İç kontrol odağının kurulması. Diğer bir deyişle, hasta artık iyileşmek istiyor ve iyileşebileceğine inanıyor. Dawson’ın katılımcıları kritik noktada iyileşmeye karar verdiklerinde bunun bilinçli bir karar olduğunu yani başkaları tarafından yönlendirilmektense bu yola kendi inisiyatif ve azimleriyle girdiklerini ifade etmiş. 

Zaten bu da iyileşme sürecindeki 3. Aşama olan aktif iyileşmenin başlaması anlamına geliyor.

 

Yeme bozukluklarından tam anlamıyla kurtulmanın mümkün olup olmadığı üzerine başka bir görüş ise Oxford Research Centre’da öğretim görevlisi olan Emily T. Troscianko’dan geliyor.

Troscianko, bu rahatsızlıktan tam olarak iyileşmek için (kilo alımıyla birlikte) vücudun fiziksel eksikliklerinin karşılanmasının gerekli olduğunu ama bununla yetinilemeyeceğini düşünüyor. Bu nedenle terapistler tedavi sürecinin sonunda hastalarına genellikle şu hatırlatmalarda bulunma ihtiyacı duyuyor: “Tedavi sona erdi ve yeme bozukluğuyla mücadelede çok aşama kaydettin ama hâlâ üstesinden gelmenin gerekeceği şeyler olacaktır, unutma bu uzun bir süreç” ya da “Tedaviden sonra bile beden algısı ve kiloyla ilgili endişelendiğin zamanlar olacaktır. Kendini bunlara karşı hazırlaman gerekiyor.”

Troscianko da geçmişinde anoreksiya nervozayla mücadele ettiğini ve yaklaşık dört yıldan bu yana kendini iyileşmiş biri olarak gördüğünü belirtiyor. Rahatsızlığı yüzünden her ne kadar büyük üzüntüler yaşamış ve yıpranmış olsa da “daha ince her zaman daha iyidir” mitiyle ve kendini aç bırakmasının sonuçlarıyla yüzleştiği tüm o iyileşme mücadelesinden güçlenerek çıktığını ve artık beden algısıyla ilgili kaygılandığında daha makul hareket edebildiğini itiraf ediyor.

Kısacası, anoreksiya nervozadan iyileşme illa ki yaşadığımız olumsuzlukları ve bu rahatsızlığın etkilerini tamamen kafamızdan silip atmak anlamına gelmiyor. Aslında, yalanlamadığımızda ve yaşadıklarımızı, hislerimizi kabul edip korkularımızın üzerine gittiğimizde iyi olma yolunda daha sağlam adımlarla ilerlemiş oluyoruz.

Belki de bu durumu en iyi şu söz açıklıyor: Seni öldürmeyen şey güçlendirir.

Son olarak yeme bozukluğu uzmanı Camille Malecha’ya kulak verelim çünkü onun söyledikleri anoreksiya nervozayla mücadele eden herkes için güzel umutlar vadediyor:

“Yeme bozukluğuyla olan mücadelenizde galip gelebilirsiniz. Bunun için iki önemli faktör var: sabır ve zaman.”

Malecha, tedavi sürecinde terapiler ile düzenli ve dengeli bir yeme rutini kadar yiyeceklerle sağlıklı bir ilişki kurulmasının, asılsız korkuların ve endişelerin giderilmesinin de önemli olduğunu belirtiyor. Teslim olun, diyor, hastalara. Öncelikle duygularımıza gem vurmamamızı, sonrasında aile, arkadaşlar, doktorlar kısacası yanımızda olan ve bizi destekleyen herkese güvenmemizi, onların yardım çabalarına sırt çevirmememizi tavsiye ediyor.

Yazıda başvurduğumuz uzman görüşlerine bakarak anoreksiya nervozadan iyileşmenin imkânsız olmadığına ve bu mücadeleyi kazanabileceğimize yönelik umut taşıyabiliriz, ne dersiniz? Doğru, ne bir gecede mucize gerçekleşecek ve bizler sabaha yeme bozukluğundan kurtulmuş olarak kalkacağız ne de iyileşme süreci kolay olacak. Aksine, tökezleyeceğiz ve belki bir süre boşa çabaladığımızı hissedeceğiz. Ama zamanın, azmin ve her şeyden önemlisi şu anki durumumuzu kabul edip onun üzerine gitmenin bizleri sağlığımıza kavuşturacak anahtar olduğuna inanalım.

Kaynaklar:
Bu yazıdaki uzman görüşleri için aşağıdaki yazıları referans aldım.
The tipping point in recovery from enduring AN – understanding that magical point
http://www.junealexander.com/2013/06/the-tipping-point-in-recovery-from-enduring-an-understanding-that-magical-moment/
Is %100 recovery from an eating diorder possible?
https://www.psychologytoday.com/us/blog/hunger-artist/201109/is-100-recovery-eating-disorder-possible
Eating Disorders: Is Full Recovery Possible?
https://www.eatingdisorderhope.com/blog/eating-disorders-is-full-recovery-possible

İlginizi çekebilir: Yeme Bozukluklarını daha yakından mı tanımak istiyorsunuz: İşte okuyabileceğiniz 6 kitap

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale