X

Anne yarası ve bağımlı kız çocukları

Önümüzdeki Pazar anneler günü. Küçük ev aletleri reklamlarının sürekli döndüğü, gözümüzün kırmızı kalplerle boyandığı, sosyal medyada gün boyu sevgi dolu, öpücüklü, çiçekli böcekli bildirimlere şahit olacağımız bir gün olacak.

Anne-kız çocuğu ilişkisinde görünmeyen bir alanda  yaşayanlar da var, size bugün bu ilişkiyi iliklerine kadar farklı duygularla yaşayanlardan bahsetmek istiyorum. Yaşayıp ifade edemeyenlerden. Hem hayatının bir döneminden itibaren çocuk sahibi olma, hem de doğduğu andan itibaren birinin yavrusu olma halinden.

Ataerkil kültürlerden bu yana, nesilden nesile geçmiş, anneannelerimizden annelerimize, onlardan bizlere aktarılan, yani kişinin annesinin soyundan gelen bir yara var, ingilizcede “mother wound” deniliyor, Türkçeye de “anne yarası” olarak çevirdiğimiz bir kavram bu. Kız çocuğunun doğduğu andan itibaren, yıllar boyunca, annesi problemli bir çocukluk, genç kızlık, evlilik geçirmişse, bilinçsizce annesinin inançlarını, davranışlarını, mutsuzluğunu algılayıp, yaşamını bu inançlara göre yaşaması, anneyi sürekli memnun edilmesi gereken bir nesne olarak görmesi ve kişinin hayatında şifalanamaması olarak açıklayabilirim kısaca.

Anneler ve kızları arasındaki bu anlaşmazlığı sandığımızdan çok daha fazla kişi yaşıyor, bu ilişki geleneksel anlamda en ulvi ilişki biçimi olduğundan, anne-kız çocuğu ilişkisinden bu şekilde bahsetmek tabu olarak algılandığından, etrafımızla paylaşmaya çekiniyoruz, saklıyoruz ve zaman geçtikçe bunun karanlığı büyüyor ve kocaman bir taş parçası gibi içimize oturuyor.

Annesinin tüm olumsuz duygularını hisseden kadın, kendini yeterince iyi hissetmediği için kendini sürekli başka kadınlarla kıyaslıyor. Kıyas, kişinin hiçbir zaman kendini kazanmış hissetmediği egosal bir oyun, kendini kimle kıyaslarsan kıyasla, hep kaybedersin. Kişi, kendinde sürekli “yanlış olan bir şeylerin” olduğuna inanır ve kendinden utanır. Güçsüz hisseder çünkü “sevilmem için büyük şeylerin peşinde koşmamalıyım, daha fazlasını istememeliyim, elimdekiyle yetinmeliyim” gibi bir inanca sahiptir. Elindekiyle yetinmek istemediğinde kendini suçlu hisseder. Başkalarını tehdit etmek istemediği için kendi potansiyelini tam olarak ortaya koyamaz. Onların kendine kötü davranmasıyla ilgili toleransı yüksektir çünkü bunun gerekli olduğuna inanmıştır. Ciddi bir alıcıdır. Kimi zaman da fazla katı ve domine eden bir tutum sergiler. Yeme bozukluklarına, depresyona veya türlü bağımlılıklara yatkın bir hali vardır.  Erkek egemen bir toplumda yaşadığımız için nesillerden aktarılan bilinç “kadının yetersiz oluşu” olduğundan bu bilinci değiştirmediğimiz taktirde sonraki nesillere aynı bilinci aktarmamız kaçınılmaz haliyle.

Anne yarasına dönecek olursam; annesinin “ben yeterince iyi değilim” inancını sezen kız çocuğu, bu duyguyu içselleştirdiğinde annesi tarafından onaylanır fakat kendi potansiyeline ihanet ettiğinden yukarıda yazdığım duygu durumlarını tekrarlayarak yaşar. Annesinin “ben yeterince iyi değilim” inancını hissedip içselleştirmeyen ve kendi gücünü ve potansiyelini onaylayan kız çocuğu ise sırf benliğini onayladığı için annesinin kendini reddedilmiş sanacağını bilir. Onun sevgisini ve onayını kaybetmek istemediğinden, duygusal anlamda “hayatta kalabilmek” için de bu kısıtlamaları içselleştirip annesine olan bağlılığını fazlasıyla ortaya dökmek zorunda hisseder. İki örnek de kendi potansiyelini yaşayamaz bu durumda. Bu duygularla yüzleşmeyip, halı altına saklayıp, ilişkilerine hiçbir pürüz yokmuş gibi devam eden kız çocukları da büyüdüklerinde kendileriyle tam anlamıyla tanışmamış, keşfetmemiş ve gerçeğin güzelliğiyle karşılaşmamış oluyorlar.

Birçoğumuz annemize bağlı olmayı, onların yarasına bağlı olmakla karıştırıyoruz ve bu durum kendimizi ifade etmemize engel oluyor.

Başkalarından duyduğumuz cümleler de bu duygulara çok güzel hizmet ediyor:

  • ‘Annenin senin için neler yaptığına bir bak (kişi özellikle babasız bir çocukluk geçirmişse), kırk yıl çalışsan hakkını ödeyemezsin!’
  • Ya da kendi kendimize söylediğimiz sözler: ‘Annem kendini benim için feda etti. Onun istediği gibi davranmazsam bencil olurum. Onu kötü hissettiren bir şey yapmamalıyım.’
  • ‘Ne olursa olsun anneme borçluyum, benim için çok şey yaptı. Eğer böyle davranmazsam ona değer vermediğimi düşünür.’

Hepimiz annelerimizin acısını hissederek büyüdük. Biriyle kurduğumuz ilk ilişki annemizle olan ilişkimiz. Ve en önemlisi tabii. Örneğin ben, şu anda hayatta olmadığından, annemi hatırladığımda ilk hissettiğim duygu onun çoğunlukla öfkeli ve üzgün olduğu. Kendi annesine olan kızgınlığı o kadar büyüktü ve o kadar ifade edilmemişti ki, hem annesiyle hiçbir zaman anlaşamamasına, hem de üzerine gün be gün eklediği diğer olumsuz duygular sebebiyle  çok erken yaşta hastalanmasına sebep oldu. Aynı şekilde kuzenimin de annesinden, o daha 16 yaşındayken ‘ben gençliğimi yaşamadım, sen de yaşama, kız çocuğu dediğin annesine yardım eder, temizlik yapar, gezmeyeceksin, dışarı çok çıkmayacaksın’ diye bağırdığını hatırlıyorum ki emin olun, bu cümleleri en yumuşak haliyle yazdım.

Gerçek şu ki hiçbir çocuk annesini kurtaramaz. Hiçbir çocuk annesinin kayıplarından, tavizlerinden, ona aktarılan bilinçten sorumlu değildir.

Bir de annelerle ilgili; ‘annelik seni zorluyorsa bu senin hatandır. Bir anne olarak sen, etrafındaki her şeye yetişmek zorundasın, bak bilmem kime, kaç tane çocuğu var yine de kadın gık demiyor, ah şimdikiler çok şanslı canım bizde ne bakıcı vardı ne yardım eden vardı, kayınvalidem de sürekli bıdı bıdı başımdaydı, yine de sesimiz çıkmazdı’ gibi yönlendirmeler var. Zamanında çok çektiği için bundan adeta gurur duyan, hikayeleri madalya kazanmışçasına her fırsatta aktaran hemcinslerimiz.

Bir annenin insan olduğunun unutulması ve sırf çocuk doğurduğu için süper kahraman olması gerektiği ile ilgili algılar. Onlardan başarılı bir şekilde evliliklerini sürdürmeleri, çocuklarına iyi annelik yapmaları, mümkünse iyi bir işe sahip olmaları ve eşler için sürekli çekici olmaları bekleniyor. İdeal anne, çocuğunun sürekli yanında olan, onsuz bir yere gitmeyi aklından bile geçirmeyen, eş-çocuk dengesi sürekliliği için kusursuz davranılmaya zorlanan anneler. Kendi hayatını yaşayan kısmına kusurlu, çocuklarına saçını süpürge eden kısmına fedakar anne olarak bakılıyor.

Bu fedakar anne gurubu da eğer yaşamı boyunca isteklerini, duygularını yeterince  ifade edememiş, kendi için pek de bir şey yapamamış tiplerse, özellikle kız çocuklarından yaşayamadıkları hayatı yaşamalarını istiyor. Çocukları kendilerine borçlu hissettirip onayına bağımlı kılmak da bir çeşit manipülasyon. Aslında buradaki tavır çocuğa değil, kendilerinden bunca taviz yapmalarına sebep olan ataerkil düzene olsa da bunu değiştirme cesaretine sahip olmadıkları için diğer nesillere işte aynen bu şekilde aktarılıyor.

Elbette anneler çocukları için en iyisini ister, bundan hiç şüphe yok. Burada demek istediğim, annenin yaşadığı tüm duyguların sorumluluğunu alması, üstlenmesi. Bunun dünyaya getirilmiş bir çocukla ilgisi yok çünkü. Anne duygusal desteği çocuktan almayacak, ondan beslenmeyecek şekilde onu büyütmeli ve yaşadıklarının yalnız kendi seçimleri olduğunu kavramalı. Çocuğu özgür bırakmak için kendi problemini çocuğunun problemi haline getirmemek, kendi hayallerini gerçekleştirmek, hedeflerini takip etmesi için onu kendinden sorumlu hissettirmemek, utandırmamak, kendine mecbur etmemek  gerekiyor. Asıl sorumluluk, herhangi bir manipülasyona girmeden çocuğun seçimlerine saygı duyarak onu büyütmek.

Bu yazımda annelik yarasının kız çocukları üzerindeki etkisinden bahsettim, sanmayın erkek çocuklarını unuttum, haftaya yazının devamı olarak anne yarasının erkek çocukları üzerindeki etkisini yazacağım. Hepinize içinizden gelen şekilde kutladığınız, nasıl istiyorsanız öyle deneyimlediğiniz bir anneler günü diliyorum.

İlginizi çekebilir: İlişkilerde alıcı ve verici dengesi

Sıla Karadoğan: İngiliz Dili Edebiyatı eğitimli, Mutfak Sanatları Akademisi programı sonrası kendi pastanesini açan bir pasta şefi, rafine şekerle vedalaşıp yalnızca kendi sevdiği şeyleri pişiren, okuyan, yazan, theta healing danışmanı, dişi bilgelik çalışmaları öğrencisi, bolluk bereket yaratımı uygulayıcısı, bir de full time bir ofis işi olan, hayatı ve insanları çok seven biriyim.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale