X

Anda olmanın sırrı: Yavaşlamak

Her şey için o kadar çok acele ediyoruz ki, yemek yerken, konuşurken, düşünürken, spor yaparken. Her şey bir adım sonrasına planlanıyor kafalarda, hareketler daha hızlı ve pratik hale geliyor. Her şeyin ucundan azıcık alıyoruz, biraz kısaltıyoruz. Uykunun, sabah keyfinin, gözyaşlarımızın, keyif aldığımız herhangi bir anın, sevişmelerin, sarılmaların, kahkahaların… Hemen ucundan kesip alelacele toparlanıp “gerekenler” listesinin başına oturuyoruz.

Aynı şekilde yaşamımızı da ucundan ucundan öyle yontup duruyoruz. Sonra bunların farkına varıp bir nebze, bir panik ve acele ile yogaya, nefese, meditasyona, işte adı her ne ise, bizi anda tutacak bilumum farkındalık çalışmasına koşuyoruz. Ama işte yine koşa koşa! Herkes doğum koçu gibi oldu: Hızla nefes al ver, al ver, al ver. Şimdi kalk koştura koştura eve git, işe git, telefonu cevapla vb…

Eğer öldükten sonra hayatımızı izleme şansımız olursa, bu kısımları izlerken gülmekten, karın ağrısı ile debeleneceğiz yerlerde!

Sakin…

Daha iyi görmek için: Uzaklaşın

Bazen her şeye o kadar yakından bakıyoruz ki, ne olduğunu anlamıyoruz olayın, durumun. Biraz geri çekilip izlemek lazım, yeteri kadar uzak değilsek, biraz daha geriye gitmek ve oradan bakmak lazım. Tamamını görebilir hale geldiğimizde ise yavaş yavaş içine girip solumalı…

Anlamak, çözümlemek, bir parçası olmak istediğimiz her şeyde aynı teknik vardır, eğer bu bir teknik ise. Resim yaparken, heykel yaparken, mutlaka dibindesindir yaptığının, sonra uzaklaşırsınız çizdiğinizden, daha net görebilmek, orantısını algılamak için. Biraz daha uzaklaşınca, neyi modellediğinizi ve neyi kopyaladığınızı da görür hale gelirsiniz.

Sonra sakince yaklaşır, en ince detayları yaşar hale, konuşur hale getirirsiniz.

Ondan öncesinde ruh yoktur, esans yoktur, sadece tahmin vardır. Görmek, algılamak baktığımız şeye can verir. Onu yorumlamak ise ruh.

Gerçekleri görmeden, bilmeden, bilme haline gelme sabrı göstermeden yaptığımız her şey fikir yürütmek ve sanmaktır. Cahilliktir. Zihnin, akıl sandığı kurnazlık. Bir nevi ruhsal cahillik. Ve ruhsal cahilliğin bir sebebi de, aceleciliktir. Bu dünyaya, ruha ait olmayan yegane şeylerden biri.

Çünkü zaman bir illüzyondur ve yetişecek bir şey yoktur. Aksine keşfedilecek milyon tane detay, his vardır. Acele, bir kaçış, bir görmezden gelmeye çalışma halidir, bir saklanmadır.

Sakin…

Kimin ve neyin nasıl öğretmenlik yaptığına bakalım. Biraz olduğumuz yerde, akıl bizi oradan oraya çekiştirirken, “iki dakika dur tatlım” diyelim ona.

Ve sakin…

Daha iyi yaşamak için: Her bir hücrenizi fark edin

Gözlerinizi kapatıp rahatlatabildiğiniz kadar rahatlatın bedeninizi, nefes alırken kendi kokunuzu içinize çekmeye çalışın, ayırt etmeye, fark etmeye. Sadece kendi kokunuza nefes alın, ten kokunuza, teninizle birleşmiş parfüm kokunuza, ellerinizi yıkadığınız sabunun kokusuna, dudaklarınıza yapışmış kahvenin kokusuna. İyice odaklanın. Çeşit çeşit kokular üzerinizde. Kokuları ayırt etmeye başladıkça, ağzınızın tat haline bakın, hafif şekerlenen tükürüğünüze, yumuşayan ve gevşeyen dudaklarınıza… Koklamaya devam edin ama sakin, çabasız…

Ve o oturan bedeninizin bir çiçek dalı olduğunu düşleyin, kollarınızın yapraklar olduğunu. Yavaşça yukarı çıkın ve kafanız bir tomurcuk çiçek olduğunu düşleyin; yaprakları henüz açılmaya başlamış. Koklayın şimdi kendinizi.

Sakin…

Size özel kokunuz, size özel renginiz ile duruyorsunuz öylece, kendine has bir zarafet ile. Koklayın. Her nefeste, her hissedişte, her koklayışta, milimetrik açılıyor belki yapraklarınız. Kokunuz iyice salınıyor etrafa, daha da yoğun ve etkili. Çiçek olmak güzel bir şey, bize sabrı, yavaş yavaş aydınlanan bilincin metanetini ve huzurunu anlatıyor.

Ve açın, yapraklarınızı, yavaş yavaş. Koşmadan, her bir yaprağın açılışını hissederek, fark ederek, onurlandırarak. Her açılışta yoğunlaşan kokunun farkına vararak.

Çiçeğin çiçek olmaktan başka derdi olur mu? Açmasında bir gecikme olur mu? Yetişeceği bir bahar partisi? Aynı anda açmayı planladığı başka çiçekler olur mu? Bu olmadığında üzüntü duyar mı? Rengiyle, şekliyle bir derdi olur mu? Rüzgarda eğilen boynu için bir isyanı? Boynu eğildi diye açmaktan vazgeçen bir hali, kararı? Herkesten önce açıp bir an önce olan olsun derdi? “Şimdi çiçek oldum, bitsin bir sonrasına köpek olacağız inşallah” inancı? Kırmızı değil de mor oldum diye sızlanır mı peki?

Derin bir nefes alın ve tüm bu soruları nefesinizle dışarıya, aynı her gece yaptığınız gibi, karbondioksit olarak geri verin. Dönün kokunuza, ağız tadınıza. Bedenin öylece duruşuna, dirençsiz ve sakin. Her şey için yeteri kadar zamanımız var, hepimiz öğreneceğimiz şeyi öğrenmeden, tecrübe etmeden ayrılmayacağız dünyamızdan.

Koşuşturacak bir şey yok.

Daha çok hissetmek için: Aceleyi bir kenara bırakın

Çok boyutlu görün lütfen; iş güç koşturması değil sadece, zihnin arsızlığından bahsediyorum. Aydınlanmak ve bir an önce görmek için uğraşan tarafınızdan bahsediyorum. İçinizdeki titreşimden bahsediyorum, dinleyin. Her bir yaprağın nasıl açıldığını izleyin, sakince, dürüstçe. Çok dürüst. Bu önemli. Her açılışında, her milimetresinde bir bilgi, bir hatırlayış var. Zamansızlık var, sonsuzluk… Sadece deneyim var, sadece olmak hali. Olduğun şey ne isen, dolu dolu o olma hali.

An, böyle bir şey. An sonsuz bir şey. An, sen olur ve onu yaşamayı kabul edersen fark edeceğin bir şey. O çekiştirilmez, çağrılmaz, çabuklaştırılmaz. “Anda olacağım” diyerek anda olunmaz. Siz sadece olursunuz, olduğunuz için anda olursunuz.

Olun. Olduğunuz her ne ise olun.

Göremiyorsanız çıkın biraz uzaktan bakın, dışarıya değil kendinize. Yeterli değilse az daha uzaklaşıp oralardan, çevresiyle beraber nasıl öyle bakın. Sonra geri dönüp girin bedenin içine ve sağlamlaştırın varlığınızı, o haller ne haller ise, yargılamadan.

Bir şeyleri başarmaya değil anlamaya çalışın. İçinde olarak sadece. Dışarıdan bakıp fikir yürüterek değil, yeterince uzaklıktan izleyip, içine girip nefes alarak. Bedensel olarak da, yaptığınız asananın/hareketin/dönüşün (o sırada ne yapıyorsanız); hareketin içinde kalın ve o olun. İtmeden, zorlamadan, yarışta olmadan. Kendinizin bir önceki hali ile bile!

O bedenin içinde kendini köşelere sıkıştırmış haller olarak, deneyimleyin hareketi, halleri. Kasılmış bir bacak olun tüm hücrelerinizle, ve o kasılmayı anlayın, yaşayın. Tüm beden kasılmış bir bacak olsun, onun duygusu, onun üzüntüsü, korkusu. Sonra anlayınca, söylersiniz, geçti! Hepimiz buradayız, yalnız değilsin.

Daha gerçek bir yaşam için: Kendinize dürüst olun

Niyet kesin olmalı, amaç dürüst olmalı. Kaçmaya mı yaşamaya mı geldik? Yarışmaya mı, olmaya mı geldik? Kendimiz olmaya mı, kopyalamaya mı? Korkuya mı, maceraya mı oyumuz?

Perdeleri kaldırıp, yaşamın yetişilecek, halledilecek, çekilecek vb. dertler, -malı/-meli yığınından çok alakasız bir şey olduğunu görme zamanı artık.

Her ne yapıyorsanız, onu yapın! Gerçekten. Dürüstçe yaptığınız şeyi yapın. Meditatif mi olmak istiyorsunuz? Yaptığınız şeyi gerçekten yapın. Yemek yiyorsanız gerçekten yemek yiyin, düşüncelerinizi değil. Yediğiniz şeyi! Yürüyorsanız, yürüyün. Tabanlarınızı, kaslarınızı, yolları hissederek. Yürüyen olun! Yaşamı anlamak, sırra ermek mi istiyorsunuz? Yaptığınız şeyi yaptığınızı bilerek, yaptığınız şey ile bütün olarak yapın. Dürüst olmak yeterli! En zor ve en kolay şey.

Çiçek olun, yaprakları yavaş yavaş açılan. Kokusunu kendisine salan. Rüzgarın en minik tınısını her hücresinde hisseden, zarif ve kırılgan varlığı ile keskin ve güçlü. Yürürken hissedin yüzünüzdeki rüzgarı, ayağınızın altındaki taşı. Arkada öten kuş ile çalan kornayı, kornaya basanın telaşını. Gülümseyin, çünkü bunların hepsi tatlı bir hayal. Ve sen, kimin hayalini yaşadığını bilen, olansın. Kendi olan, olduğu şey olan.

İki dünya arasından, tam o çizgiden bakın her iki tarafa.

Sakin…

Okurken izlemeniz, izlerken görmeniz, dünyalar arasında gezinirken,  gezindiğinizi fark etmeniz niyetiyle…

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale