X

Anda olmak elinizde: Beyin eğitilebilir, koca bir dünya

Gün içinde aklınızdan kaç tane düşünce geçtiğini durup, yakalayıp sayabildiniz mi? Ya da hiç fark etmediniz bile mi? Bir şeyle meşgulken, aklınızın başka yerlere gittiği, oradan başka bir şey hatırlayıp oraya doğru yöneldiğini belki fark etmediniz bile ve o anki uğraşınız her ne ise, o bitti ve bir başka bir şeyle meşgul kalana kadar, zihin kendini meşgul edecek bir şeyler buldu bile.

İşte an’ımız böyle böyle kaybolup gidiyor. Yaşamın günlük akışındaki kaosta, zihin o kadar kayboluyor ki, o an’ı asla göremiyor, duyamıyor ve belki tadamıyoruz bile. Öğle yemeklerinizi düşünün; ne kadar hızlı, ne kadar koşar adım. Aslında zamanla yarıştığınız için ayaklarınız ne kadar hızlı ise, adım attığınızda kaldırımın kenarında yeşeren çiçeği nasıl görmediyseniz yemek yemeye giderken, az sonra ağzınıza atacağınız lokmanın lezzetinin bile farkına varmayacaksınız. Ve günlerimiz aslında bazen böyle gidebiliyor ve çoğu zaman fark etmiyoruz bile.

Yaşadığımız her şey, tüm zıtlıklar birbirinin bir parçası. Nasıl ki güneşin doğuşunu anlamak, farketmek için o zifiri karanlığa ihtiyaç varsa, yaşamımızdaki tüm zıtlıkların, belki de olumsuzlukların farkına vardığımız zaman, anlamlandırmaya, yani fark etmeye ve fark edince değiştirmeye, harekete ve hareket sonucu dalga dalga büyüyecek başka etkilere yol açıyoruz. Yani aslında ne düşünürsek, onun bir sonucunu yaşıyoruz hayatlarımızda. Eğer o çiçeği görürsen, bir başka güzel şeyi görmeye yer açıyorsun zihninde. Düşüncen değiştiği için algın ve yaşadıklarının yönü değişiyor.

Geçenlerde Bernie Clarck’ın bir makalesine göz gezdirirken rastladım şu cümleye: “Düşüncelerimizin ruh halimizi etkilemesine izin vermek zorunda değiliz. Bunun yerine var olan deneyimi kabul ederek onun farkına varıyoruz.”

İkinci cümleyi tekrar etmek istiyorum: Bunun yerine “var olan” deneyimi “kabul ederek” onun “farkına varıyoruz.” Var olmak, kabul etmek, farkına varmak. Yani herhangi bir yoruma, bir sıfata bürünmeden, olduğu haliyle, her nasılsa o şekilde var olan hali ile kabullenmek. Herhangi bir efor harcamadan kendi içinde. Zihninin dilini işin içine katmadan.

Buna bir örnekle devam edelim: Yanından geçen bir arabanın modifiyeli gümbür gümbür egzoz sesi… Ne yaparsın? Ne hissedersin? Bu düşüncen, nasıl bir eyleme yol açabilir? Burada iki yönlü ve zıt eylemden bahsedebiliriz. Belki yarattığı hisleri gözlemleyerek sadece, uzaktan bir izleyici gibi… Sadece sesi duyumsayarak ve o esnada, o sokakta var olan tüm diğer şeyleri fark ederek, sessizce, herhangi bir lehçeye girmeden.

Ama şunu da tercih edebilirsin: Duyduğun bu ses seni rahatsız edebilir ve hatta o kadar çok rahatsız edebilir ki yanından geçen aracın ardından bağırabilirsin. Belki seni duyan şoför ile birebir tartışabilirsin de. Tabii ki bunlar hep seçim. Ve seçtiğin yönün sonuçlarını yaşamak da doğal bir sonuç. Bunun sonucunda gelişen olaylara göre girdiğin ruh halinin birkaç saatine mâl olması da cabası…

Evet atalarımızdan gelen bir savunma, bir hayatta kalma mücadelesi genlerimizde var ancak bunu gündelik yaşamlarımızda kontrol etme becerisine sahip olabilecek yaradılıştayız insanoğlu olarak. Bu demek değil ki keyifsiz bir durumu da olduğu haliyle alıp, sindirmeye çalış ve belki haksızlığa uğradığın bir olay karşısında sus. Hayır. Sadece var olanı görmek üzerine olan bir pratikten bahsediyorum. Bazen acının içinde var olmak gerekir acıyı hissetmek için, ve onu fark edince, görünce, duyumsayınca, geçmesini de izleyebilirsin. Çünkü nasıl olsa geçecek. Asla seninle birlikte orada nefes almayacak.

Yani sen var olanı fark ettiğinde kendine, zihninde, algılaması için bir başka yön olduğunu öğretiyorsun. Ve izin verince, müdahale etmeyince –yani sıfatlara bürünmeden, yorumsuz bırakınca- O’na fırsat veriyorsun ve açtığın o yerde başka bir bakış açısı doğuyor. Ve yeni doğan her şeyin büyümesi için biraz zamana ihtiyaç var. Yeni doğan bebek nasıl beslenerek büyüyorsa, ektiğin bir çekirdek nasıl suladığında zamanla yeşerip filizleniyorsa, sen de öylesin.

Yani beyin, eğitilebilir yanları olan kocaman bir dünya.

Yani, senin keşfedecek sayısız yanın var.

Kaosun içinde kendine bir alan açman niyetimle, sevgiyle, güzellikle…

İlginizi çekebilir: Bugün dışarıdaki sesleri sustur, kalbine kulak ver

Şebnem Pınar: Merhaba! Yazılarımda benim 'anlama yolculuğumu' okuyor olacaksınız. Beni anlamak için yazan birisi olarak tanımlamak da isteyebilirsiniz. Şimdi daha önceden edindiğiniz tüm varsayımları ve okurken yapacağınız tüm kritikleri bir kenara bırakıp, sadece okuyun. İdraki de doğal sürecine bırakın... Okuduğunuz an anladığınız şey az sonra değişebilir! Bunu hatırlayın. Bu sizin size yapabileceğiniz en güzel şey!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale