dummy

Anda olmak elinizde: Beyin eğitilebilir, koca bir dünya

Anda olmak elinizde: Beyin eğitilebilir, koca bir dünya

Gün içinde aklınızdan kaç tane düşünce geçtiğini durup, yakalayıp sayabildiniz mi? Ya da hiç fark etmediniz bile mi? Bir şeyle meşgulken, aklınızın başka yerlere gittiği, oradan başka bir şey hatırlayıp oraya doğru yöneldiğini belki fark etmediniz bile ve o anki uğraşınız her ne ise, o bitti ve bir başka bir şeyle meşgul kalana kadar, zihin kendini meşgul edecek bir şeyler buldu bile.

dummydummy

İşte an’ımız böyle böyle kaybolup gidiyor. Yaşamın günlük akışındaki kaosta, zihin o kadar kayboluyor ki, o an’ı asla göremiyor, duyamıyor ve belki tadamıyoruz bile. Öğle yemeklerinizi düşünün; ne kadar hızlı, ne kadar koşar adım. Aslında zamanla yarıştığınız için ayaklarınız ne kadar hızlı ise, adım attığınızda kaldırımın kenarında yeşeren çiçeği nasıl görmediyseniz yemek yemeye giderken, az sonra ağzınıza atacağınız lokmanın lezzetinin bile farkına varmayacaksınız. Ve günlerimiz aslında bazen böyle gidebiliyor ve çoğu zaman fark etmiyoruz bile.

Yaşadığımız her şey, tüm zıtlıklar birbirinin bir parçası. Nasıl ki güneşin doğuşunu anlamak, farketmek için o zifiri karanlığa ihtiyaç varsa, yaşamımızdaki tüm zıtlıkların, belki de olumsuzlukların farkına vardığımız zaman, anlamlandırmaya, yani fark etmeye ve fark edince değiştirmeye, harekete ve hareket sonucu dalga dalga büyüyecek başka etkilere yol açıyoruz. Yani aslında ne düşünürsek, onun bir sonucunu yaşıyoruz hayatlarımızda. Eğer o çiçeği görürsen, bir başka güzel şeyi görmeye yer açıyorsun zihninde. Düşüncen değiştiği için algın ve yaşadıklarının yönü değişiyor.

Geçenlerde Bernie Clarck’ın bir makalesine göz gezdirirken rastladım şu cümleye: “Düşüncelerimizin ruh halimizi etkilemesine izin vermek zorunda değiliz. Bunun yerine var olan deneyimi kabul ederek onun farkına varıyoruz.”

İkinci cümleyi tekrar etmek istiyorum: Bunun yerine “var olan” deneyimi “kabul ederek” onun “farkına varıyoruz.” Var olmak, kabul etmek, farkına varmak. Yani herhangi bir yoruma, bir sıfata bürünmeden, olduğu haliyle, her nasılsa o şekilde var olan hali ile kabullenmek. Herhangi bir efor harcamadan kendi içinde. Zihninin dilini işin içine katmadan.

Buna bir örnekle devam edelim: Yanından geçen bir arabanın modifiyeli gümbür gümbür egzoz sesi… Ne yaparsın? Ne hissedersin? Bu düşüncen, nasıl bir eyleme yol açabilir? Burada iki yönlü ve zıt eylemden bahsedebiliriz. Belki yarattığı hisleri gözlemleyerek sadece, uzaktan bir izleyici gibi… Sadece sesi duyumsayarak ve o esnada, o sokakta var olan tüm diğer şeyleri fark ederek, sessizce, herhangi bir lehçeye girmeden.

Ama şunu da tercih edebilirsin: Duyduğun bu ses seni rahatsız edebilir ve hatta o kadar çok rahatsız edebilir ki yanından geçen aracın ardından bağırabilirsin. Belki seni duyan şoför ile birebir tartışabilirsin de. Tabii ki bunlar hep seçim. Ve seçtiğin yönün sonuçlarını yaşamak da doğal bir sonuç. Bunun sonucunda gelişen olaylara göre girdiğin ruh halinin birkaç saatine mâl olması da cabası…

Evet atalarımızdan gelen bir savunma, bir hayatta kalma mücadelesi genlerimizde var ancak bunu gündelik yaşamlarımızda kontrol etme becerisine sahip olabilecek yaradılıştayız insanoğlu olarak. Bu demek değil ki keyifsiz bir durumu da olduğu haliyle alıp, sindirmeye çalış ve belki haksızlığa uğradığın bir olay karşısında sus. Hayır. Sadece var olanı görmek üzerine olan bir pratikten bahsediyorum. Bazen acının içinde var olmak gerekir acıyı hissetmek için, ve onu fark edince, görünce, duyumsayınca, geçmesini de izleyebilirsin. Çünkü nasıl olsa geçecek. Asla seninle birlikte orada nefes almayacak.

Yani sen var olanı fark ettiğinde kendine, zihninde, algılaması için bir başka yön olduğunu öğretiyorsun. Ve izin verince, müdahale etmeyince –yani sıfatlara bürünmeden, yorumsuz bırakınca- O’na fırsat veriyorsun ve açtığın o yerde başka bir bakış açısı doğuyor. Ve yeni doğan her şeyin büyümesi için biraz zamana ihtiyaç var. Yeni doğan bebek nasıl beslenerek büyüyorsa, ektiğin bir çekirdek nasıl suladığında zamanla yeşerip filizleniyorsa, sen de öylesin.

Yani beyin, eğitilebilir yanları olan kocaman bir dünya.

Yani, senin keşfedecek sayısız yanın var.

Kaosun içinde kendine bir alan açman niyetimle, sevgiyle, güzellikle…

İlginizi çekebilir: Bugün dışarıdaki sesleri sustur, kalbine kulak ver

Şebnem Pınar: Merhaba! Yazılarımda benim 'anlama yolculuğumu' okuyor olacaksınız. Beni anlamak için yazan birisi olarak tanımlamak da isteyebilirsiniz. Şimdi daha önceden edindiğiniz tüm varsayımları ve okurken yapacağınız tüm kritikleri bir kenara bırakıp, sadece okuyun. İdraki de doğal sürecine bırakın... Okuduğunuz an anladığınız şey az sonra değişebilir! Bunu hatırlayın. Bu sizin size yapabileceğiniz en güzel şey!

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp