Günümüzün geri dönüşü olmayan ve ağır bakım yükü oluşturan bir beyin hastalığı; Alzheimer. Her ne kadar ailede bir öykünün bulunması ya da risk altındaki meslek gruplarından birinde çalışmak (elektrik işiyle uğraşanlar, marangozlar, terzilik, operatörler ve benzeri aşırı düşük frekanslı elektromanyetik alana maruz kalanlar), alkol & sigara kullanmak, kalp, şeker ve psikiyatrik tanı almış olmak, uykusuzlukla mücadele etmek gibi etkenler Alzheimer hastalığı için risk oluşturuyorsa olsa da, hayatlarımızı fabrika ayarlarımız şeklinde yaşamaya çalışarak, hastalık oluşumu, sebepleri ve erken bilgilenme anlamında farkındalık geliştirerek beynimizi daha genç kılabilir ve Alzheimer hastalığına yakalanma riskimizi azaltabiliriz.
Alzheimer hastalığı bellekte, muhakeme yeteneğinde, dilde ve fiziksel işlevlerde dereceli bir bozulmayla kendini gösteren ve geri dönüşü olmayan bir beyin hastalığıdır. Alzheimer beyin bölgeleri açısından bakıldığında serebral korteks, hipokampüs ve subkortikal bölgelerde bulunan nöron kaybı ve metabolik aktivitede azalma ile birlikte anımsama gibi kognitif işlevlerde bozulma ile devam eden, duyguları etkileyen ve ilerleyici olan, dejeneratif bir hastalık olarak ifade edilmektedir.
Alzheimer hastalarının bakımı için hastalığın başlangıcında hastayı uzaktan gözlemek yeterliyken, hastalığın giderek ilerlemesi ile bu hastalar tamamen bakıma muhtaç duruma gelmektedirler. Bu da hasta yakınları için ağır bir bakım yükü oluşturmaktadır. Alzheimer hastalığı sadece bilişsel alanla alakalı bir bozukluk değil, bağırma, çığlık atma, asabilik, sürekli hareket halinde olma yani yerinde duramama, uygunsuz cinsel davranışlar gibi bireyin davranışları ile ilgili; endişeli olma, korku duyma, fobi, ümitsizlik hali, kendini güçsüz hissetme, uyku problemleri, gece çökkünlükleri, kendine olan saygısında azalma, bireyin kişiliğinde oluşan değişiklikle, yanlış algılama, halüsinasyon, kıskançlık sanrısı, paranoid düşünceler ve duygusal bozukluklar gibi psikososyal ve psikiyatrik problemleri de kapsayan bir bozukluk olarak tanımlanmasından ötürü ayrıca önemle üzerinde durulması gereken bir hastalıktır.
Alzheimer hastalığı tanısı nasıl konur?
Alzheimer hastalığına tanı koymada yardımcı olan yöntemler hastalığın öyküsü, fiziki ve nörolojik muayene, mini mental (zihinsel) durum muayenesi gibi yöntemlerdir. Mental durum muayene testlerinde oryantasyon, dikkat, yakın bellek, uzak bellek, aritmetik, dil, yapılandırma, görsel ve uzaysal işlevler gibi kognitif fonksiyonlar araştırılmaktadır. Ayrıca kişilik değişiklikleri Alzheimer hastalığının erken safhalarından başlamak üzere hemen hemen her hastada izlenmektedir.
Hastalığın ilerlemesine bağlı olarak bireylerin kişiliklerinde oluşan değişiklikler daha belirgin duruma gelmektedir. Hastalarda oluşan kişilik değişikliklerine ilişkin özellikler ise sıklıkla apati, mantıksızlık, aldırmazlık, disinhibisyon, impulsivite, irritabilite, uyumsuzluk, şüpheci olmak, talepkar olmak ve eleştirici olmak gibi durumlardır. Alzheimer hastalarında oldukça sık olarak karşılaşılan bir diğer davranış değişikliği de hastaların yemek yeme alışkanlıklarında görülen davranış değişiklikleridir. Bu hastalarda hastalığın orta safhalarından itibaren sıklıkla anoreksi, iştahın artması ve diyet değişikleri görülmektedir. Alzheimer hastalığında tablo ilerledikçe genellikle hastalarda yemeklere karşı olan ilgi azalmakta ve hastada kilo kaybetme belirginleşmektedir.
Alzheimer olan bir hastanın gündelik yaşam faaliyetleri, hastalığın erken evresinde hastanın kendisine yabancı olan mekan ve yerlerde yolunu kaybetmesi ve banka kartları ve cep telefonu kullanımı gibi durumlarda belirgin iken, hastalığın orta safhalarında evde yemek yaparken yemeğini sıklıkla yakması, kendi kişisel bakımında aksamalar ve temizlik, bıçak, çatal ve makas gibi ev aletlerinin kullanılmasında aksamalar şeklinde kendini göstermektedir. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte hasta bireyde meydana gelen bozulmalar tuvalet temizliği, giyinme, yıkanma gibi temel etkinliklerde yardıma ihtiyaç duyacak seviyeye gelebilir.
Alzheimer hastalığının birkaç farklı tedavi yöntemi vardır.
- Alzheimer hastalığında uygulanan birincil tedavi, hastalıkla oluşan bilişsel belirtilere odaklanılarak hastalığın ilaçla tedavi edilmeye çalışıldığı semptomatik tedavi yöntemidir.
- Hastalıkta uygulanan ikincil tedavi ise; hastalıkla birlikte seyreden endişe, ajitasyon, uyku bozukluğu, sanrı ve depresif belirtiler gibi semptomların ortadan kaldırılmasını amaçlayan ve hastanın bakımını destekleyen tedavi yöntemleridir.
Evet bu yazı bilgilendirici niteliktedir ancak esas amaç Alzheimer’ın önemi ve konu üzerine bir farkındalık geliştirmektir. Aslında en basit uygulamadan beynimizi aktif kılmaya başlayabiliriz. Şöyle ki; olağan şeyleri değiştirerek (her gün gittiğiniz yol yerine farklı bir yol deneyin) anlık dikkatimizi artırabilirseniz, her gün yeni bir şeyler öğrenme eğiliminde olabilirseniz, egzersiz yaparsanız ve beslenme biçimlerinizi dönüştürebilirsiniz beyninizin devrelerini kuvvetlendirmiş olursunuz. Bundan sonrası da sadece anı yaşamak olur…
İlginizi çekebilir: Yetişkinlerde ADHD ve hayatı kolaylaştırma yolları