X

Altın karanlıkta bulunur: Kendini keşfetmek için önce gölgeni tanı

“İnsan ışık figürlerini imgeleyerek değil, karanlığı bilinçlendirerek aydınlanabilir. Altın karanlıkta bulunur.” – Carl Gustav Jung

Gölge, daha önce de birçok kez yazmış olduğum gibi, İsviçreli Psikiyatrist Carl Gustav Jung’un kurmuş olduğu Analitik Psikolojinin en önemli kavramlarından biridir. Çok erken yaşlardan itibaren çevreye uyum sürecinde kişinin maruz kaldığı dış etkenlerin etkisiyle istemediği ya da kabullenemediği tüm kişisel özellikler gölgesine hapsolur. Gölge ne mutlak iyi, ne mutlak kötüdür, bilince çıktığı zaman baş edilemeyeceği için kendisini ifade etmesine izin verilmediğinden, bilinç dışının karanlık bodrum katına gömülür. İnsanın içinde barındırdığı potansiyel kötülük genelde burada saklanır. Bunun etkisiyle insan psişesi bölünerek dengesini kaybeder. Bu bölünmenin nedeni, insanın “-mış” gibi yaptığı dış yaşamı ile, yaşayamadığı iç yaşantıları arasında parçalanmasıdır. İşte Analitik Psikoloji, gölgenin nafile inkarı yerine onu tanıyıp bilince yükseltmeyi önerir. Gölge yanımızı tanımak, kusursuz olmadığımızı kabul etmemiz için bize gereken alçakgönüllülüğü sağlar. Bu yapılmadıkça, kişinin kendi gölgesini diğer insanlara yansıtması kaçınılmazdır (Abajoli, 2019).

Her insanın bir gölgesi vardır. Gölge kendi içinizde kabullenemediğiniz, bilinçsizce kendinizden ve başkalarından gizlediğiniz ve başkalarına projekte ettiğiniz (yansıttığınız) yanınızdır. Gölge bilince yani ışığa çıkarılmadığı sürece karanlıktadır. Gölgeyi ortaya çıkarıp, onu sahiplenip, onunla bütünleşmedikçe gölgeniz sizi sürekli engellemeye, acı, korku, mutsuzluk yaşatmaya ve hayatınıza bu yanınıza aynalık eden kişileri çekmenize sebep olur. Bu gizli taraf sürekli sizde bir yanlışlık olduğunu, sevilecek biri olmadığınızı ya da bir şeyleri hak etmediğinizi söyler. Ve aslında size anlattığı hikayenin ana fikri şudur: Ben değerli değilim.

İşin kötü tarafı çoğu kişi bu hikayeye inanır ve gölgesine bakamaz bile. İçinize döndüğünüz takdirde, gölgenizde bekleyen korkunç bir şeyle karşılaşmaktan korkarsınız. Burada bastırmış olduğunuz her düşünce ve duygu korkutur. Bundan o kadar korkarsınız ki onu dışsallaştırır, dünyaya, ailenize, arkadaşlarınıza ve diğerlerine yansıtırsınız. Bu korku o kadar derindir ki onunla baş etmenin tek yolu onu gizlemek ya da yansıtmaktır. Böylece kendinizi kandırdığınız bir döngüye girmiş olursunuz. Gölgeniz ilişkilerde, kazanç ve yaratıcılıkla ilgili tüm kısır döngülerde kendini hatırlatmaya devam eder. Bu aslında kendinize anlattığınız “Ben değerli değilim” hikayesini canlı tutmaktan başka bir şey değildir.

Jung’a göre gölge “Olmamayı tercih ettiğiniz kişidir.” Jung, “Biz gölgeyle yüzleşmek ve onunla bütünleşmek zorundayız. Başka seçenek yoktur” derken gölgeyle bütünleşmekten başka bir şansımız olmadığını belirtmiştir (Jung, 1999). Eğer özgürleşmek istiyorsanız, önce tüm benliğinizin varolmasına izin vermelisiniz. Bu, kendinizi yargılamaya son vermeniz gerektiği anlamına gelir. Kusurlu olduğunuz bilgisiyle barışmalı, olumsuz yönlerinizi de kabul etmelisiniz. Kendinizi yargılamayı bırakırsanız, başkalarını yargılamayı da bırakırsınız. Kendinizi kabul ettiğinizde, başkalarını da kabul edersiniz. Bu ders öğrenilmesi oldukça zor olmakla birlikte, hediyeleri büyük olan bir derstir.

“Ancak, kendimizi aldatmadan ya da yanıltmadan, her şeyle olduğu gibi yüzleşecek cesarete sahip olduğumuzda, olaylardan başarıya götürecek yolu gösteren bir ışık gelişecektir.” – I Ching Değişimler Kitabı

Peki, gölgenizi nasıl tanıyacaksınız? Korkak, öfkeli, kinci, kötü, bencil, manipülatif, tembel, kontrolcü, saldırgan, kaba, hadsiz, çirkin, hak etmeyen, bayağı, değersiz, zayıf, eleştirel, yargılayıcı dediğiniz ne varsa gölgeniz oradadır. Bu özelliklerin karanlıkta kalması ya da başkalarında olması daha iyidir çünkü bunları bilinç düzeyinde kabul etmek zordur. Öyle olmadığınızı iddia ettiğiniz her şey gölgenizde vardır. Ortaya çıktığında sizi utandıracak her şey gölgenizdedir. Bunlar o kadar kabul edilemezdir ki en baştan bilincinizin dışına itilirler. Nefret ettiğiniz, direndiğiniz ya da sahiplenmediğiniz her yönünüz siz kabul etmedikçe güçlenir ve kendi başına bir yaşama sahip olur. Ve değersizlik hissi tüm benliğinizi ele geçirmeye başlar. Hoşunuza gitmeyen bu yanlarınızı bastırdıkça farkında olmadan en değerli hazinelerinizi de mühürlemiş olursunuz. İşte sizi daha bütün yapacak, size daha doyumlu bir hayatın anahtarını verecek bu gizli hazineniz hiç beklemediğiniz gölgenizdedir.

Gölgenin bilinçdışına gömülmesinin yarattığı bölünmeden ancak, gölgenizi olduğu gibi kabul edip onu kabullenerek kurtulabilirsiniz. Böylelikle kendi içinizde bir bütün olma şansı yakalayabilir ve ancak o zaman ruhsal anlamda büyürsünüz. Çünkü kişi ancak karanlığın bilincine vararak aydınlanabilir. Burada en sık düşülen hata, kendini tanımayı bilinç düzeyindeki egoyu tanımak ile karıştırmaktır. Oysa ego -herkesin egosu vardır ve ego bizi gerçeklik zemininde tutar- sadece kendi içeriğini bilebilir ve bilinçdışı olan gölgeden habersizdir. Rüyalarda açığa çıkan gölgenin kendini ifade etmek için kullandığı semboller yılan, ejderha, canavar ve şeytandır. Rüyaların yorumunda -ki rüyaların rüyayı görenin kendisinden başkası tarafından yorumlanması uygun değildir- kişinin bu şeylerle mücadele ettiğini görmesi genelde kendi karanlık gölgesiyle mücadele ettiğinin işaretidir. Rüyalarda gölge, her zaman rüyayı görenle aynı cinsiyetten olur (Abajoli, 2019).

Buraya kadar anlatılanlardan gölgenin sadece karanlık, kötü ve şeytani olduğu düşünülmemelidir, yaratıcı yönümüz de gölgededir. Çünkü her duygunuz ve her bir özelliğiniz aydınlanmaya, olgunlaşmaya ve aslında her şeyin birbiriyle nasıl bağlantıda olduğu gerçeğine götürür. Herkes gerçekliğinin çok önemli parçası olan bir gölgeye sahiptir. Gölgenin var oluş amacı, eksiklerinizi ve nerede tam olamadığınızı göstermektir. Gölge aslında sadece başkalarına değil kendinize karşı da sevgi, şefkat ve bağışlamayı öğretmek için vardır. Ve gölgenizi kucaklayıp benimsediğinizde iyileşirsiniz. Çünkü gölge sadece istenmeyen karanlık ve kötü yanlarınız değildir. Bir de “ışık gölgesi” vardır, işte tüm gücünüz, yaratıcılığınız, içtenliğiniz, gerçek benliğiniz buradadır. Bunlar bilince çıkarıldığında özgürleşirsiniz (Ford, 2019).

Bu sebeple kendini keşfetme süreci, gölgeyle bütünleşme ile başlar. Jung buna bireyleşme (individuation) demiştir. Bireyleşme, Analitik Psikoloji’de bireysel kişiliğin gelişimini hedefleyen psikolojik farklılaşma sürecidir. Jung bireyleşme için şöyle der: “Bu terimi bir insanın psikolojik bağlamda bölünmeze dönüştüğü süreç anlamında kullanıyorum.” Bireyleşme, insanın nihai hedefi olan gerçek benliğine (self) ulaşmasıdır. Bilinçlenmek ve farkındalık kazanmak önemli olsa da, bireyleşme bilinçli hale gelmekten çok öte bir şeydir. Jung bununla ilgili olarak şöyle demiştir: “Bireyleşme çabasının nihai amacı kendiliğin (self) sentezidir.

Bütünleşmenin ya da bireyleşmenin egonun bilince yükselmesi anlamında kullanılmasının yanlış olduğunun altını sayısız kez çizdim. Ego, kendilik (self) ile özdeşleştirildiğinde ortaya umarsız bir kavram kargaşası çıkıyor ve bireyleşme benmerkezci olarak anlaşılıyor. Kendilik (self) yalnızca ego demek değildir. Birey olmak bir insanı dış dünyadan koparmaz, tersine, bütünleşmiş insan dünyayı kendinde toplar”. Jung’a göre hiç kimse bireyleşmeyi tamamen başaramaz. Zaten bireyleşme çabasının asıl değeri yol boyunca yaşananlardır. Bireyleşme hedefi yalnızca bir fikir olarak önemlidir. Asıl kıymetli olan şey bireyin hayat amacı olan hedefe yürürken yarattığı -Simyacıların Magnum Opus olarak adlandırdığı- büyük eserdir (Abajoli, 2019).

Sonuç olarak, kendinizi keşfetme sürecinde gölgedeki özelliklerinizi sahiplenmek, onların sorumluluğunu almak ve gölgenizi kucaklayıp benimsemek onun hediyelerini de beraberinde getirecektir. Çünkü böylelikle başkalarına yüklediğiniz gücünüzü elinize almış olacaksınız. Gölgeyle çalışmak, içinizde yatanı ortaya çıkararak, gücünüze, yaratıcılığınıza ve hayallerinize yeniden sahip çıkmanız konusunda farkındalık yaratır. Gölgenizi ışığa çıkardıkça kendinizi daha iyi tanıyarak şefkatli olmanın yollarını keşfeder, hayallerinizi gerçekleştirmek ve yaşamaya değer bir hayat yaratmak için gerekli tüm bilgi ve anlayışa sahip olursunuz.

Hayatınız boyunca ilişkinizi kesemeyeceğiniz tek kişi kendiniz olduğuna göre, kendinize yatırım yapmak sizce de mantıklı olmazmıydı? Jungiyen yönelimli bir psikolojik danışman/terapistle çalışmak ve süreçle ilgili detaylı bilgi almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Yazımı normal yaşantılarımıza iyice döndüğümüz, yaz mevsiminin geldiği şu günlere uygun bir şarkı ile bitirmek istiyorum:

Kaynak:

Abajoli, H. M. (2019). Büyük Sır Üstadı-Magnum Opus. Bilinçdışı Yayınları.
Ford, D. (2019). Işığı Arayanların Karanlık Yanı. Akaşa Yayınları.
Jung, C. G. (1999). Keşfedilmemiş Benlik. İlhan Yayınevi.

İlginizi çekebilir: Gölgesini kabul etmeyen kendini sevemez: Jung, kahramanın yolculuğu ve gölge arketipi

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale