X

Almanya notları – IV: Ye, dua et, sev dediğim memleket Almanya

Köln yazı dizisinin ‘değinmezsen en tuzlu sularda şambrelle batasın inşallah’ dedirten kısmını buraya sakladım ki son sözümüz, (bkz. Epilog) serinin kreşendosu olsun! Bunu da, yazdıklarını sevmesem de şahsına pek bir saygı duyduğum Elizabeth Gilbert hanımefendinin münasip gördüğü üzere sınıflandırmak isterim. ‘Destur!’ diye ünleyene ‘he’ dediğimi varsayıp başlıyorum:

Ye

Ergenliği, internetin/şifreli kanalların önlenemez yükselişine rast gelen ve Çinçin’in Ankara’daki bir mahalleden çok daha fazlası olduğunu bilen kırmızı noktalı bir nesle, ‘Ye’ emir kipiyle başlayan bir gezi yazısı yazmanın hangi subliminal fantezileri tetikleyeceğini gayet iyi biliyorum. Ama risk biraz da budur canım okur. İşte ben sana o fantezi dünyasının en can alıcı metalarından birini, çikolatayı/çukulatayı/şokolatı, anlatacağım. “Yok, girizgâh iyiydi. Oradan devam edeydik,” diyorsan sonrası için, bkz. Pleasure Up!

Almanya notları – IV

Ben yazıyı mümkün olduğunca kısa tutabilmek için Köln’deki şokolat müzesine dair gözlemlerimi dipnotlar halinde anlatacağım.

Köln Şokolat Müzesi
  • Rhine nehrinin – literally (valla) – tam göbeğine oturtulmuş çikolata müzesine, yılda 700,000 ile 5 milyon arası ziyaretçi uğradığı rivayet ediliyor. (Saçma bir aralık olduğunun bilincindeyim ama oradaki görevli zatlardan gelen bilginin sonucu bu.)
  • ‘Dünyanın en yüzülesi havuzu’ olarak addedeceğim, 3 metrelik endamıyla bir Ajda bardak kadar alımlı-çalımlı, ama içinde belki de çaydan sonraki en leziz akışkanı barındıran şokolat çeşmesi de; salyasına mukayyet olabilenler için görmeye değer bir icat. Bazısına göre ise – misal bendeniz – adeta ab-ı hayat…
Şokolat Çeşmesi
  • Çikolatanın tarihçesini aktaran arşivler ve çikolatanın nasıl üretildiğini gösterir minyatürler mevcut. Meraklısı için oldukça ilgi çekici.
  •  Yılbaşında şokolat kobileri müzenin önünde mini mini satış çadırları kuruyorlar. Ondan sonra gelsin serotonin, gelsin endorfin. Köln gibi memleket şirinler köyüne dönüyor.
  • “Ne Lindtler, ne After Eightler, ne Balinler yedim de hiçbirinde aradığımı bulamadım.” diyorsan işte sana fırsat! Keyfine göre yaptır bir çukulata, hala ‘cık’ diyeni öpsün bence Willy Wonka!
  • Kakao çekirdeklerini ve bitkisini de görmek mümkün. Kabaca tarif etmek gerekirse; armudun bir pundunu bulup balkabağını iğfal etmesiyle dünyaya gelmiş, aşk-ı memnu bir meyveye benziyor. Merak edenler için resmi de burada!
Hani bizdik marjinal?
  • Neticede gün boyu akan/duran/allanıp pullanan envai çeşit çikolataya bakan göz, yine de doymuyor. Uçağa kutu kutu almanıza rağmen el bagajında sıcağın hışmına uğrayarak eriyen, adeta fabrika ayarlarına dönen şokolatları hostese bakmadan/hosta aldırmadan, ağzın-yüzün kahvenin en tatlı tonuna belenmiş şekilde lüpletiyorsun. Öyle de bitiyor işte.
  • Ha bir de çıkışta hatıra eşyası satan dükkânlara (souvenirs) uğranabilir, ama ben şahsen hatıranın yenebilenini tercih ettiğim için detay veremeyeceğim.
Dua Et

Yurt dışında gezmedik müze, ayak basmadık kilise bırakmayıp; kültür fışkıran yurdum toprağında ne bir saraya ne de bir bilet uzaklıktaki müzeye gitmeyi tezahür dahi etmemiş acayip bir neslin çocuğu olarak tabi ki Köln Katedralini ziyareti bir borç bildim. (Hatta şu sıralar daha absürt bir akıma tanıklık ediyoruz. Artık cemaat-i gezgin görmek için değil, ‘Oraya da gittim müdür’ demek/diyebilmek için geziyor. Bildiğin kara mizah, ama normalleşince komik olmuyor tabi.)

Yine kısa olmasını ümit edip öyle olmayacağını bildiğim notlar ile bu ihtişamlı binayı tasvire başlayalım:

Köln Katedrali
  • Köln Katedrali/Kölner Dom – yine rivayet odur ki – günde yaklaşık 20,000 ziyaretçiyi ağırlayan bir Roma Katolik kilisesidir.
  • Temeline ilk taşın yerleştirilmesinden itibaren tamamlanması 632 yıl süren bir kiliseden bahsediyoruz. Bu kilisenin, başından geçen talihsiz serüvenler silsilesi ile Türk senaristleri bile hasedinden çatlatacak ve hatta kınalı yapıncağın yanında Linkeştayn Prensesi kalacağı bir tarihçesi var. Not-altı-notlarla değinelim:

”12. yy.da dönemin başpiskoposu, 3 Kralın* kutsal emanetlerini ele geçirir. Bunları muhafaza etmek için Gotik mimariye sahip yeni bir kilisenin inşa edilmesine karar verilir. Dolayısıyla orada bulunan eski katedralin kademeli bir şekilde yıkılması planlanır. Bu düsturu benimsediği varsayılan işçiler doğu kanadını yıkalım derken, bütün binayı ateşe verirler.

Emekçi kardişlerimle yıkım keyfi

Anbean çıtırdayarak dev bir meşaleye dönüşen katedralin alevinde sigaralarını tellendirmeye çalışan işçilerin taşerondan sadece bir yıkım için para aldıkları ve eylemin aslında kaza olmadığı, emekçinin ‘ne kadar ekmek o kadar köfte’ diye yumruk kaldırdığı ilk eyleminde bizatihi bu olduğu rivayet edilir. (Bariz olarak anlaşıldığı üzere son kısım tamamen benim hayal loblarımın mamulâtı. Ama işte rivayet dediğinizde böyle uyduruk bir şey.)

Nitekim 13. yy.ın ortasında ateşli bir biçimde inşaatına başlanan katedral adeta hararet yapar ve 16. yy.da yapımına ara verilir. Sebep; para ve ilgi eksikliğidir.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi mazlum katedral, 1700’lerin sonunda Fransız askerleri tarafından istila edilip depo olarak kullanılmıştır.

Ağustos doğumlu katedralin yüzü yaklaşık 600 yıl boyunca hiç gülmemiştir. Ancak 19. yy.da – belki o ara Jüpiter Aslan’a girmiştir, bilinmez – dönemin Protestan ağırlıklı Prusyasının, kalabalık Katolik tebaası ile ilişkilerini güçlendirmek adına katedrali tamamlama kararı almasıyla talihi 180 derece döner. (Gerçi buna müteakip II. Dünya Savaşı sırasında kafasına 10 küsur tane bomba yiyecektir ama makûs talihine rağmen bütün heybetiyle ayakta kalmayı başaracaktır.)

 Sonuç olarak 1800’lerin sonunda inşaatı tamamlanır.

* 3 Kral: Müneccimler de denilen 3 kral/âlim (Hintli Gaspar, Persli Melkior ve Arap Baltazar), dönemin Yahudiye eyaletinin Yahudi kralı Hirodes’e giderek yıldızları incelediklerini, yıldızlarda Yahudilerin kralı olarak doğan çocuğu gördüklerini ve ona tapınmaya geldiklerini söylerler. Sonra Beytüllahim’de İsa ile Meryem’i görünce sevinerek ona tapınırlar. (Matta incilinin 2. bölümünde geçmektedir.)

3 Kralın Türbesi [Shrine of the 3 Kings], yani içerisinde 3 Kralın kemiklerinin bulunduğu söylenen mahfaza yine bu katedraldedir.”

3 Kralın türbesi

Kilisenin camlardaki işlemeler/sembolizm manalarından bağımsız olarak göz kamaştırıyor. Ben de zaten %90’ının anlamını bilmediğim için bunlardan bahsetmenin mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Ancak yine de Gerhard Richter’inbelki de pixel art olarak nitelenebilecek şaheserine değinmeden geçemeyeceğim. Dönemin başpiskoposu, “Başka bir ibadethanede olsa daha âlâ olurdu,” diye trip atarak 2007’de tamamlanan yapıtın açılışına katılmasa da beni ilk gördüğüm anda çok etkilemişti.

Richter’in Köln Katedrali’ndeki eseri
Sev

Neden bilmiyorum ama laf bir biçimde İstanbullu olduğumdan dem vurmamı gerektirecek bir noktaya geliyor. Evet, doğma/büyüme/tohumu atılma İstanbulluyum. Veled-i tesadüfîyim; yapmışlar olmuşum. Bu bağlamda ebeveynlerimin çocuk sahibi olma konusunda Ali Ağaoğlu’ndan daha vizyoner olduklarını söylemek güç. Neyse… Lafı şuraya bağlayacağım. Köln’ü güzel ülkemdeki bir şehre benzetmek gerekirse, bu İstanbul’dan ziyade Ankara olur benim nazarımda.

Şüphesiz Ankara’nın her düğümü laaakk(!) diye çözen kavşakları ve her yağmurda biriktirdiği su vasıtasıyla kendini temizleme özelliğine sahip batçıkları burada yok. Ama Ankara dendiğinde dillere pelesenk olmuş memur şehri söylencesi bütün DNA’sıyla bu şehirde! Bu düzen uzun vadede benim gibi hamuru kaosla yoğrulmuş olanları çıldırtacak olsa da ilk başta huzur verir, bir ömür boyu olur-muş gibi hissettirir. Yani bir noktada kendini sevdirir bu şehir. Gelgelelim huzur en çok arzulanan şey olsaydı, Teletubbie’lerprime time’da yayınlanırdı.

Hülasa etmek gerekirse, bir yazı dizisine daha noktayı koyuyorum. Amma velâkin – tahmin ettiğim üzere – yine kısa yazmayı beceremedim. O yüzden bu cümleye kadar için kıyılmadıysa sıfatına sağlık canım okur!

 

Yazının ilk bölümleri ve yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Berk Sergün: Berk Sergun // Akademik kariyerindeki birincilikleri taçlandıran plaketlerini paraflayıp geçmiş, sergüzeştler geçirmeye karar verip seyyah olmuş bir kimseyim. Kariyer basamaklarını hızla tırmanırken ¨Bir dakika! Yazacağım ben arkadaş!¨ diyerek seyahatine baharat işine de tat katan bir hayat gezginiyim. İsterim ki ben gezeyim sen gör, ben karalayayım sen boya. Ayak bastığım topraklara yolun düşerse hayatta kal, en kötü ihtimalle fiyakalı tökezle. Çok yer gezdim, ziyadesiyle insan tanıdım. Bu oraların değil, onların hikâyesi… www.herseyiyanlisanlamisim.com

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale