X

Alkali suyun faydaları nelerdir, zayıflamaya yardımcı olur mu?

Son zamanların “trending topic” konuları arasında alkali su da var. Alkali su zayıflatır mı? Alkali su kanseri önlemeye yardımcı ve tedavi sürecinde destekleyici mi? Su nasıl alkali yapılır? En iyi yöntem hangisidir? şeklinde uzayıp giden bir dizi soru soruluyor.

Fikirler ve sorular artıkça kafa karışıklığı da artıyor. Neredeyse uzmanlar alkali suyu destekleyenler ve desteklemeyenler olarak ikiye ayrılmış durumda. Yüksek alkali su içmenin faydalı olduğunu savunan uzmanlar kadar, yararı olmadığını ve hatta zararlı olabileceğini belirten uzmanlar da var. Kesin olan bir nokta var ki; alkali suyun gündemde bir süre daha kalmaya devam edeceği.

Bu tartışmalar devam ederken, bir canlı su uzmanı olarak biraz daha alkalinin ne anlama geldiğini, alkali su ile neyin ifade edildiğini açıklamak isterim. Daha sonra zayıflamada etkisi olup olmadığına birlikte bakalım derim.

Alkali ve pH nedir?

Alkali demek pH derecesi 7 ila 14 pH aralığındaki değer demektir. Peki, pH ne anlama geliyor? pH’ın kelime anlamı ‘potential of Hydrojen’ yani Hidrojen potansiyelidir ve logaritmik (yani değerler arası fark 10 kattır) bir değerdir. pH skalası 1-14 arası değerlerden oluşur. 1 en asidik, 7 nötr ve 14 en alkali değerler şeklindedir.

pH’ı anlamamızda karışıklığa neden olan biraz da budur: Skalanın tam ortası nötrdür ve sola gidildikçe asidik, sağa gidildikçe de alkali bir değer elde edilir. Ayrıca her birim diğerinden 10 kat daha fazladır. 7 nötr, 8 pH alkali (7’den 10 kat daha fazla alkali), 9 daha güçlü bir alkali değerdir. (7’den 10×10=100 kat daha alkali, 8’den ise 10 kat daha fazla alkalidir) Aynı durum asit için de geçerlidir.

pH değeri vücudumuz için son derece önemli bir değerdir. Her organın, akışkanın kendine özgü bir pH aralığı vardır. Bu değerler sayesinde reaksiyonlar gerçekleşir, görevler yerine getirilir. Ufak bir pH seviyesi değişiklikleri bile vücutta büyük sıkıntılara neden olabilmektedir. Bu nedenle pH değişikliklerine karşı vücudumuzun kendisini koruyacak önemleri yani tampon sistemleri vardır. Yani aslında pH değeri sağlığımız üzerinde önemli bir rol oynamaktadır.

Bir suyun alkali olduğunu söyleyebilmek için ise pH değerinin 7’den büyük olması gerekir. Doğada temiz içme suyu kaynakları ölçüldüğünde genellikle 7-7,5 pH değerlerinde oldukları tespit edilmiştir. Ancak 6,5 ila 8,5 arasında değerler arasında değişkenlik göstermektedir. Uzmanlar 10 pH’ın üzerindeki bir değerde suyun içilmesini önermezler. Yüksek alkali (10 pH ve üzeri) seviyedeki sular mide bulantısına ve çeşitli rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Hatta ilk defa içeceklerin de mutlaka birkaç gün öncesinden hafif alkali su içmeye başlayarak kademeli olarak suyun pH seviyesini yükselttikten sonra 10 pH’da su içmeleri önerilir.

Alkali maddelerin genel özelliklerinden biri de iyi bir yağ çözücü olmalarıdır. Yüksek alkali bir sıvıda yağ parçalanmaktadır; yoğunluk farkından dolayı birbirlerine karışmasalar dahi. Örneğin; asidik, nötr veya hafif alkali bir suya doğal yağ eklendiğinde su ile yağ karışmayacaktır. Ancak yüksek alkali suya doğal yağ eklendiğinde yağ parçalanarak suya karışacaktır.

Suyu alkali yapan değerler nelerdir?

H2O’dan oluşan suyun içerisinde, Hidroksil ve Hidrojen iyonları da bulunmaktadır. Birleştiklerinde yine su molekülü oluşturmaktadırlar, ancak çeşitli nedenlerden ötürü serbest olarak da bulunurlar. Kısaca, suda bulunan Hidroksil (OH) iyonlarının Hidrojen (H+) iyonlarından fazla olması durumunda su alkali olmaktadır. Yani sudaki Hidroksil iyonları, Hidrojen iyonlarından ne kadar fazla ise su o kadar alkalidir.

Suyun pH seviyesini etkileyen diğer bir etken ise içerdiği minerallerdir. İçerisinde kalsiyum, magnezyum ve bikarbonat gibi alkali mineraller içermesi de suyun alkalinitesini arttırmaktadır.

Genel olarak kimya dersi işledikten sonra sorumuzu cevaplamaya çalışalım: Alkali su zayıflatır mı?

Alkali su zayıflatır mı?

Sorunun cevabı hem hayır hem de evettir.

Hayır çünkü; öncelikle doktorlar, diyetisyenler ve beslenme uzmanlarının da sıklıkla belirtiği gibi, herhangi bir gıdanın tüketilerek direk olarak zayıflatmayacağı bir gerçektir. Örneğin; yağ yakmaya yardımcı ve metabolizmayı hızlandırıcı bir besini tüketmek ile zayıflamak mümkün değildir, ancak onun etken maddesi ile zayıflama süreci desteklenmektedir.

Ayrıca alkali suyun iç organlarımızdaki yağları parçalayıp boşaltım yoluyla vücudumuzdan uzaklaştırmak gibi bir özelliğini yoktur. Hatta 10 pH üzeri suları içmek de tehlikeli ve zararlı olabilir. Dolayısıyla alkali su içerek zayıflayamazsınız.

Evet çünkü; su içmek metabolizmayı hızlandırır, sindirime yardımcı olur. Bunun yanı sıra açlık hissinin kontrol edilmesini sağlayarak, ihtiyaç duyulandan daha fazla besin alınmasını önlemeye yardımcı olur. Kalsiyum gibi alkali mineraller yönünden zengin bir su ise tıpkı yoğurt, süt gibi zayıflamaya destek olur. Kalsiyumun zayıflatma özelliğinin yanı sıra suyun kalorisiz olması da önemlidir.

Su, diğer yandan aşırı asidik besin tüketenlerin alkali seviyesini korumaya yardımcı olur. Aşırı asidik besinler, vücuttan etkili bir şekilde uzaklaştırılamamaları durumunda (örneğin; böbreklerimiz 5 pH’ın altındaki üreyi süzememektedir) yağ hücrelerine depo edilebilmekte, yani kilo alımına neden olabilmektedir. Alkali besinler ve/veya su, vücuttaki asit-baz dengesini korumaya yardımcı olabileceği için kilo kontrolüne destek olacaktır.

Özet olarak;

  • Alkali su zayıflamayı desteklemektedir.
  • Yüksek oranda asidik beslenen insanlarda vücut pH dengesini korumaya yardımcı olabilir.

Bunu bir örnek ile açıklamak gerekilirse: 1 bardak gazlı  (yaklaşık 3 pH’dadır) içeceğin 7,35 pH değerindeki kan sıvısına uyumunu inceleyelim. Gazlı içecek kan pH’ına göre (7 pH’a göre 6 pH 10 kat, 5 pH 100 kat, 4 pH 1000 kat, 3 pH 10.000) 10.000 kat daha asidiktir. Vücut sıvılarımızın; mide ve birkaç akışkan ve organımız hariç; genel olarak hafif alkaliye yakın olduğu görülmektedir. Örneğin kanımız 7,3-7,4 arasındadır. Kanda reaksiyonların gerçekleşebilmesi için bu değerin sabit tutulması önemlidir. Yani 1 bardak gazlı içecek içmek genel olarak vücuda asit yükü bindirebilmektedir. Bunun için vücutta bazı tampon sistemler vardır. Ancak aşırı asidik besinler tüketilmeye devam edilirse, zamanla ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Bu nedenle asit-alkali dengesini de göz önünde bulundurarak, mümkün olduğunca dengeli beslenmemiz gerekmektedir.

Günümüzde asit-alkali dengesini yakalayabilmek adına alkali su tüketmek son derece sağlıklı ve kolay bir yöntemdir. Ancak yine de unutulmaması gerekilen alkali suyun da dengeli tüketilmesi gerektiğidir.

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale