Algılarınız gerçek dünya değildir: Farkındalığın kapanan kapağını açmak deneyimden geçer
Yaşam boyunca edinilen deneyimlerin sonucu oluşturulan algılar ve kullanılan dil ile şekillenen içsel temsillere bağlı olarak herkesin kendine ait bir dünya görüşü var. Yaşadığınız dünyayı nasıl yorumlayıp nasıl tepki verdiğinizi, deneyim ve davranışlarınızı nasıl anlamlandırdığınızı belirleyen şey ise gerçeğin kendisinden çok gerçek hakkındaki içsel temsiliniz. Gerçek dünyaya ilişkin içsel temsilinizi zenginleştirmenin yolu ise deneyimden geçiyor.
Dünyaya ilişkin içsel temsilini genişletip zenginleştirebilen kişilere baktığımızda, aynı gerçeklik içinde kendilerine sağlanan seçeneklerden çok daha fazlasını algılayabildiklerini, sonuç olarak da yaptıkları ne olursa olsun bunu çok daha etkin bir biçimde gerçekleştirebildiklerini görüyoruz. Böyle kişilerin deneyimleri de oldukça zengin oluyor. Deneyim, algı ve duyum süreçleri ile bu süreçler sonucu oluşan içsel tepkilerin tümü. Deneyim iç dünyaya ait anılar, duygular ve hayallerle birlikte duyu organları kanalı ile dış dünyadan alınan bilgiler aracılığı ile oluşuyorlar. Bu özelliği ile deneyimleri yaşam boyunca biriktirilmiş bilgiler diye de özetleyebiliriz. Duyu organları kanalı ile alınan bu bilgilerin sürekli olarak önceki bilgilerle yeniden kodlanıp şifrelenmesi içsel temsilinizin hammaddesi olan deneyimlerinizi oluşturuyor.
Duyu organları dünyaya açılan pencerelerdir. Ancak her insanın düşünce, inanç, değer ve kimliklerinden oluşan bir bilgi ağı var. Bu bilgi ağı duyulara odaklanarak adeta bir içsel filtre gibi onları yönetir. Bu içsel filtre dış dünyadan alınan verileri siler, çarpıtır ve genelleştirir. Gerçeklik hakkındaki yeni bilgilerin daha önceden var olan bilgilerce sürekli filtrelenmesi maalesef duyusal zenginliği engelliyor. Bu nedenle duyusal deneyimi zenginleştirmek çok önemli.
Aldoux Huxley bunu “Farkındalığın kapanan kapağını açmak” şeklinde ifade ediyor. Yani en etkili değişimlerin yolu, duyusal deneyimleri en üst seviyeye çıkarmaktan geçiyor. Duyum yeteneğini artırmak, içsel filtrelerden arınıp deneyimi dolaysız ve doğrudan yaşamayı gerektiriyor. Bu deneyim zamanın üstünde ve zamansız olmayı gerektiriyor. Yani bunun için tüm duyumsal farkındalığı yaşanılan ana (şimdi ve burada) odaklamak gerekiyor.
Dünyayı daha iyi algılama ve yaşamdan doyasıya zevk alma, ancak şu andaki deneyimin artmasıyla mümkün. Duyu organları aracılığıyla dış dünyadan fiili olarak alınan bilgiler birincil deneyim iken, birincil deneyimi temsil etmek için yaratılan sembolik ve sözel temsiller ise ikincil deneyim olarak adlandırılıyor. Başka bir ifadeyle birincil deneyim dolaysız algılamaların bir sonucuyken, ikincil deneyim birincil deneyimin içsel temsil filtresinden geçerek yorumlanmış hali. Ancak ikincil deneyimler önemli ölçüde silme, çarpıtma ve genellemeye maruz kalmış oluyorlar.
Herhangi bir olayı veya anı doğrudan ve dolaysız olarak, filtresiz deneyimlemek çok daha zengin bir içerik sağlıyor. Bu nedenle yaşamdan zevk alan ve başarılı insanlar, hiçbir beklentileri olmadan deneyime açık, -meli, -malı sınırlandırmaları olmayan, dünyayı daha doğrudan deneyimleme yeteneğini geliştirmiş oluyorlar.
Yaşadığınız öznel deneyimler tamamen kendi gerçeğiniz. Yaşanan hiçbir deneyimin sübjektif geçerliliği sorgulanmaz. Deneyimin sosyal yanı veya nedenleri ile ilgili yorum veya teoriler sorgulanıp tartışılabilir ancak yaşamınıza dair en temel veri deneyimin kendisidir. Herhangi bir olayın yargı veya yorumlamalarla bozulmaksızın doğrudan deneyimlenmesinin bu olay karşısındaki tepkilerinizi çok daha anlamlı ve zengin kılması nedeniyle deneyim çok önemli.
Yukarıda anlattıklarım doğrultusunda yargısız ve dolaysız deneyime yatırım yapmanın oldukça önemli olduğunu söyleyebilirim. Deneyimin dolaysız olmasının önündeki engelin de zihinsel filtrelerin farkına varmaktan geçiyor. Farkındalık kapılarını açarak bakış açınızı zenginleştirir ve daha fazla dolaysız deneyimle daha anlamlı ilişkiler kurarsınız. Bunun için burada ve şimdi içinde bulunduğunuz ana dikkatinizi vermenizi ve tüm duyularınızla yaşadığınız anı gözlemlemenizi tavsiye ederim. Bu konuda bir psikolojik danışmandan online danışmanlık almak için [email protected] eposta adresine yazarak bana ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın.
Kaynak: Dilts, R. B. (1999). Sleight of Mouth. Meta Publications
İlginizi çekebilir: Söz büyüdür: Söylemleriniz hayatınızı nasıl şekillendirir?