X

Aldığımız kararları hayata geçirebilmek için: Her daim “uyanık” olmak ve haklarını bilmek

“Öğrenmekten başka bir mutluluk duyumsamıyorum.”
Petrarca

Hukuk fakültesinin birinci yılında verilen dersler arasında medeni hukuk yer alır. Her fakültede olduğu gibi, ilk sene bölümün en temel jargonu öğretilmeye çalışılır. İlk sene bu yüzden çok zordur, bambaşka bir dilden konuşan bir sürü profesör 18 yaşlarında çocuklara hukuk bilimi anlatmaya çalışır. Mesela ben şahsen, ilk senemde derslerde ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yoktu.

İşte medeni hukuk dersinde hoca gelip de hepimize Almanya’da her sene en çok okunan kitap listesinde ilk sıralara kadar yükselebilen bir kanun var; medeni kanun dediğinde şaşkınlığım ve utancım başlamıştı. Bunu duyduğum derste önümdeki kitabın boş kısmına ufak bir “uyanma vakti geldi, ufaklık” diye karaladığımı hatırlıyorum. Çünkü kendimi aşırı boş hissetmeye başlamıştım. “Öğrenecek binlerce şey var, ben daha yolun başındayım” demiştim. Ama bu bana özgü bir şey değil, maalesef toplum olarak umursamama hastalığına kapılmış vaziyetteyiz. Ülke olarak kendi koyduğumuz yasalardan o kadar bihaberiz ki.

Türkiye’de hukuk, millet meclisinde bizim seçtiğimiz milletvekilleri vasıtası ile şekillendiriliyor olmasına rağmen, toplum olarak o kadar sorumsuzuz ki, bizim adımıza ne yaptıklarına, nasıl kanunlar çıkardıklarına dair tek bir fikrimiz yok. Ki bu bilinçsizlik, maalesef ülkede kendini aydın gören eğitimli kısım arasında da çok yüksek. Doktorlar çalışma saatlerine dokunulana kadar mecliste ne yaptıklarını umursamıyorlar, memurlar bütçe ile zam oranları açıklanmadığı sürece kanun yapım aşamasını takip etmiyor ve bunun gibi daha bir sürü örnek. Oysa ki biz her gün ve her yeni yılda farkındalığımızı artıracak şekilde yaşamayı hedefliyor, daha bilinçli, daha mutlu olmak istiyoruz. Söylediklerimizle yaptıklarımız arasındaki çelişkiyi kapatmak da bizim sorumluluğumuz değil mi? Peki neden yapamıyoruz?

Medeni kanun kişinin sağ doğmak koşulu ile anne karnına düştüğü andan öldüğü, hatta ölümünden sonraki miras dönemine kadar tüm toplumsal konuları işleyen ve öyle ya da böyle hayatımızın bir alanında bulunan bir kanun. Evlenme, boşanma, miras, ev alma veya satma, derneklere üye olma, vakıf kurma ve hatta nişanlılık dahi bu kanunda düzenlenmiştir. Tahmin dahi edemeyeceğimiz hemen hemen her hareketimize kanun bir anlam yüklemiştir. Ama biz maalesef o kadar başıboş bırakmış durumdayız ki, kanun yapanların sanki bizim hayatımızı değil de dünyanın öteki ucunda, Alaska’da yaşayan insanların hayatını şekillendiren adımlar attığını zannediyoruz. Bizim ne olduğunu umursamadığımız Medeni Kanun nişanlıların ayrılırsa birbirlerine verdikleri hediyelerin akıbetini dahi düzenlemiştir. Peki, biz bu kanunun ne kadarına hâkimiz?

Bu coğrafyada yaşayan kadınlar olarak haklarımıza ve sosyal hayattaki yerimize sahip çıkmadığımız sürece, bu konu sorgulanmaya devam edecektir. O sebeple bilinçli olmak bizim en birinci vazifemiz. Hiç rahatsız olduğunuz oldu mu, onlarca takım elbiseli adamın bizim adımıza bir araya gelerek ne kadar süre doğum izni kullanabileceğimize veya nafakamızın ne kadar olabileceğine karar verdiğinde? Sanki bizlerden, bizim beden ve ruh sağlığımızı etkileyen şeylerden bahsetmiyorlarmış da, birer objeden bahsediyorlarmış gibi. Haberlerde uzun bir zamandır nafaka düzenlemesi adı altında en temel haklardan bir tanesinin yavaşça elimizden alınmaya çalışılmasını izledik, izliyoruz. Kadınların herhangi bir hakka sahip olması ve sesini gür çıkarabilmesi erki elinde bulunduranları her zaman ürkütmüştür. Hayatta sağlam adımlarla ilerlemek için kendimize sahip çıkabiliyor olmamız lazım. Süt hakkımızı, annelik iznimizi, hatta neden eşit işe eşit ücret almadığımızı bilmemiz lazım. Neden sizinle aynı seviyede çalışan erkek çalışanın terfi almasının sizden daha kolay olduğunu bilmeli ve bunun önüne geçebilmek için sesimizin yeterince gür çıktığından emin olmalıyız.

İşte bunu yapabiliyor olmamız için uyanık olmamız lazım. Biliyorum, “uyanık” pek naif bir kelime değil. Ama ihtiyacımız olan kelime bu. Ve uyanık olmayı, akla gelen ilk haliyle düşünmemeliyiz; biz, haksız çıkar elde etmek için değil, aksine herkesin menfaatine olacak bilinçli, öğrenmeye açık nesiller yetişmesi için böyle davranmak zorundayız.

Yeni yıl yaklaşıyor, eminim her birimiz yeni radikal kararlar alacağız, belki de bir ay sonra unutacağımız hedefler listesi yapacağız. Ben bunu her sene yaşıyorum çünkü. Bunun sebebi temele inemiyor oluşumuz. Okuduğum bir yazı, kişinin hedefleri için iradeye ihtiyaç duymasının, o hedefi, yeterince arzulamadığının bir göstergesi olduğunu söylüyordu. İrade ne istediğimize karar veremediğimiz anlarda gereklidir, bir karar verdiğimizde o karardan dönmeyiz çünkü. Çok doğru, herhangi bir konuda daha iyi olmak için bazı içsel dürtülerle savaşmak zorunda isek, o şey bizi temsil etmiyor demektir ve ilk fırsatta yolun kenarında bırakılacaktır. Bunun önüne öğrenerek geçebiliriz. Kendi kişiliğimize oturtmamız gereken bazı gerçekler var, onları özümsemeden hedef koyduğumuzda bu karar almak demek olmuyor. İşte bu yüzden, önce kendimizi bir elden geçirmemiz lazım. Arabalarımızı zorunlu olarak yıllık muayeneye götürdüğümüz gibi, ne karar bilinçliyim, kendimi ne kadar tanıyorum ve en önemlisi öğrenmeyi hayatımın en önemli yerinde tutuyor muyum diye kendimizi de bir muayeneden geçirmeliyiz.

Bilginin başta kadını ne kadar güçlü kılabileceğini bilsek, bilgiye aldığımız nefes kadar ihtiyacımız olduğunu bilsek, her şey daha kolay olacak. Biraz hırs, biraz inanç ve biraz umut. İhtiyacımız olan şey bu. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak iyi olmak için kendimize yatırım yapmayı unutmadığımız yeni yıl kararları almak dileği ile…

İlginizi çekebilir: Hayatın kaynağı: Başınıza gelenleri değil ama onlara nasıl karşılık vereceğinizi siz seçersiniz

Sena Akparlak: 2012 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okumaya başlayarak Adana - İstanbul arasında sürecek maceralarıma başladım. Hukuk benim adalet dağıtma ve eşitlik idealimdi, edebiyat ise her zaman hobiden öteye taşımayı hayal ettiğim ikinci kimliğim. Günlerimi okuyarak ve yeni şeyler keşfederek geçirdiğim öğrencilik hayatıma bir dergide yazarlık ve daha sonra yayın kurulu üyeliği yapmayı sığdırdım. Kadın hakları ve sosyal hayatta kadının var olabilme mücadelesinde hem psikolojik hem de hukuksal açıdan verilmesi gereken savaşın bir tarafı olarak, şu anda Adana - İstanbul arasında faaliyet gösterdiğim avukatlık ofisimde çalışıyor bir yandan da kadın hakları araştırmaları, edebiyat ve sosyolojik yazılar yazıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale