Albert Einstein’ın insan zihni üzerine düşünceleri ve eşyaların bilinmeyen derin anlamları
‘Ham pamuğun arkasında saklı bir yapı var. Bütün dünya bir sanat eseri ve burada Shakespeare yok, Beethoven yok… Kelimeler biziz, müzik biziz, biz kendimiziz’
Bu sözler nefes kesici bir içgörü anımsaması yapan Virginia Woolf’a ait.
1946 yılında Woolf’un ölümünden 5 yıl sonra, yeryüzünün gördüğü ışık saçan dehalardan biri olan Einstein dikkat çekici bir şekilde benzer tarzda bir kavramın üzerinde duruyor.
Autobiographical Notes adlı eserde 67 yaşındaki Albert Einstein (Mart 14, 1879–Nisan 18, 1955) merakın doğasını değerlendiriyor:
‘Hiç şüphem yok ki, düşüncelerimiz herhangi bir işaret (kelimeler) kullanmadan ve önemli derecede şuursuzca ilerliyor. Yoksa merak ettiğimiz bazı deneyimler aklımıza spontane olarak nasıl gelirdi ki? Bu ‘merak’ duygusu, ne zaman ki bir deneyim bize yeteri kadar uyum sağlamasına rağmen dünyadaki konseptlerle anlaşmazlığa düşüyor, o zaman ortaya çıkıyor. Ne zaman bir anlaşmazlık yoğun ve keskin olarak deneyimleniyor, düşünce dünyamıza kararlı ve kesin bir şekilde etki ediyor. Düşünce dünyasının gelişiminin bir anlamda ‘merak’ duygusuna bağlı olduğunu söyleyebiliriz.
İlgili yazı: Einstein’ın hepimiz gibi sıradan olan yönleri
Bu tarz bir merak duygusunu 4 veya 5 yaşlarımda babam bana ilk kez pusulayı gösterdiğinde yaşamıştım. O küçük iğne kararlı bir yolla bilinçaltımdaki kavramlar dünyasını bulmama yardımcı oldu. Bunu hala hatırlıyorum ya da en azından hatırladığıma inanıyorum. Bu deneyim bende derin ve uzun süreli bir etki bıraktı. Bazı şeylerin arkasında görünmeyen anlamlar saklı.’
Kaynak:
brainpickings.org