X

Raidlight Aladağlar Sky Trail ile gökyüzüne doğru bir koşu

15 Ağustos Cumartesi günü Niğde Aladağlar Milli Parkı’nda Türkiye’nin ilk Sky Trail’i yapıldı. Yarış 1610 metre olan Demirkazık köyünden başladı. Koşucular 3723 metre olan Emler zirvesine ve 3510 metre olan Çağalınbaşı geçidine çıktı. Toplam 3.000 metre tırmanılacak bir yarıştı. Yokuş çok dik olduğu için koşmak çok zordu. Yokuşun sırtları çıplak ve taşlı olduğu için koşucular aya ya da Mars’a geldiklerini sanıyorlardı.

Aladağlar Sky Running’de koşucular, çıplak ve taşlı yokuşlara tırmandılar

Skyrunning nedir?

Skyrunning yüksek irtifada dayanıklılık gerektiren bir spordur. 2000 metrededen fazla bir yükseklikte ve % 30’dan fazla bir eğimde koşmayı gerektiriyor. Doksanlı yılların başlarında İtalyan dağcı Marino Giacometti birkaç dağcı arkadaşı ile beraber ilk yarışları Mont Blanc ve Monte Rosa Alpler’de düzenliyor. Kısa süre sonra spor giysi markaları böyle yarışlara sponsor oluyorlar ve tüm dünyada “Sky race” yer almaya başlıyor. Bugün dünyada 54 farklı ülkeden 200 yarışta, 30.000 katılımcı yer alıyor. Yurtdışında uzun yıllardan beri yapılan “Sky race”‘in en ünlü olanları arasında İtalya’da Dolomites SkyRace, İsviçre’de Matterhorn Ultraks 46K, İspanya’da Transvulcania Ultramarathon ve Norveç’te Tromsø SkyRace yer alıyor.

Aladağlar’da Türkiye’nin ilk Sky Trail yarışı

Geçen Aralık ayında Aladağlar Sky Trail için kayıt açıldığı zaman 150 göğüs numarası 8 saat içinde sahibini buluyor! Uzun yıllardan beri koşmama rağmen böyle bir hevesi ilk defa gördüm. Kayıt yaptıramadım ve bloğumdaki Türkiye’de gerçekleştirilen maratonlar, koşu yarışları ve macera yarışları ile ilgili takvimi  güncellediğim zaman Aladağlar Sky Trail yarışı dikkatimi çekti ama yer kalmamıştı. Organizasyonu yapan ArgeusAladağlar Sky Trail   ilk sene için 150 koşucudan fazla kabul etmek istemedi. Çünkü 4000 metreye yakın koşmak güvenlik ve sağlık için büyük bir organizasyon gerektiriyor. Organizasyon tarafında, yüzden fazla görevli ve gönüllüler vardı. Dağcılık ve güvenlik konularında ORDOS (Orta Doğu Arama-Kurtarma, Dağcılık ve Doğa Sporları Derneği) sorumluydu.

Koşucular yarışın yanı sıra, mükemmel doğa manzaralarının da tadını çıkardılar

Gökyüzüne yakın koşmak hazırlık istiyor

Yarış Cumartesi sabah saat 6.00’da başladı. Start almadan önce bütün katılımcıların malzemeleri organizasyon tarafından kontrol edildi. Dağlarda koşmak özel ekipman gerektiriyor. Diğer malzemeler arasında acil durum battaniyesi, su geçirmez uzun kollu ve kapşonlu üst dış katman giysi ve bacakları tamamen kaplayan su geçirmez alt dış katman giysi, eldiven, şapka, düdük, vs. Bu malzemelerden herhangi birini getirmeyenler start alamıyorlar.

Evet, bu yarış olağandışı bir yarıştır. Demirkazık köyünden yola çıktıktan sonra koşucular Aladağlar’ın en yüksek zirvelerine ulaştı. Toplamda 45 km koşulan ve 3.000 metre tırmanılan olan bu yarışı İranlı koşucu Davood Shirkhani, 6 saat 27 dakika ile kazandı. Sporcuların parkuru 12 saatte bitirmeleri gerekiyordu. Toplam 112 koşucu start aldı ama sadece 90 koşucu 12 saatin altında yarışı bitirebildi.

Birinciliği Davood Shirkhani’nin aldığı yarış Türkiye’de ilk defa düzenlendi

Koşu dünyası çok küçüktür

Söylediğim gibi ben bu sefer koşamadım. Yarış esnasında görev aldım, video çektim, koşucular ile küçük röportajlar yaptım ve fragmanı montajladım. Bazen koşmamak da iyi olabilir. Öteki koşucuların heyecanını görmek, onlara destek olmak, motivasyon vermek ve yarış merkezinden telsizle yarışı canlı takip etmek de çok güzel bir tecrübedir. Ayrıca bu tecrübe bana sonraki yarış için motivasyon verdi. “Evet, ben de bir dahaki sefere yarışmak istiyorum.” dedim. Koşmadığınız zaman organizasyonu yapanlarla ve koşucularla konuşmak için zamanınız olabiliyor.

Bildiğiniz gibi Mayıs sonu İran’a gittim ve orada 4 gün boyunca Tochal dağlarında yüksek irtifada koştum. Koşu sayesinde dünya küçüktür. İran’da olunca Davood ve onun arkadaşları benimle dağlara koşmaya gelmişti ve İran’da kalırken ve gezerken bana yardım etmişlerdi. Bu kez misafirperverliği ben yaptım. Davood’a ve ikinci İranlı koşucu Ashkan Almasi’ye Türkiye’deki seyahatlerinde ve konaklamalarında yardımcı oldum. Trail koşusu dünyası sınırsız bir dünyadır.

Start ve finishin duygularını yaşadım

Cumartesi sabah erkenden koşucular son hazırlıklarını yapmaya başladığında ben de video çekmeye başladım. Küçük detayları ve startın heyecanını yakalamak çok keyifliydi. Hazırladığım videoyu buradan izleyebilirsiniz:

Koşucuların start almalarını ve zirveye doğru koşmalarını görmek beni duygunlandırdı. Ne zaman dönecekler? Kim bırakmak zorunda kalacak? O kadar yükseklikte ne hissedecekler? Tüm bu sorular aklımdan geçip duruyordu. Koşucuların %70’ini belki daha fazlasını şahsen tanıyorum ve onlar benim için sadece anonim koşucular değil. Koşu arkadaşlarım, arkadaşlarım, dostlarım. Gerçekten herkesin iyi bitireceğine, kimsenin akut dağ hastalığına kapılmayacağına ve kimsenin sakatlanmayacağına içten inanıyordum. Üç, iki, bir ve yarış başladı.

Koşucular yarışla alakalı düşüncelerini anlatıyorlar

İlk koşucular 6-7 saatten sonra görünmeye başladı. Yine küçük el kameramı aldım ve bitiş çizgisine gittim. Koşucuları tekrar görmek beni yine duygulandırdı. Öğlen saatlerinde hava çok sıcaktı ve parkurun sonunda pek gölge yoktu. Ter içinde, küçük sırt çantası ile, bazen yıpranmış ayakkabı ile, modern kahramanlar gibi görünüyorlardı. Sanki savaştan dönmüştüler, ama güzel bir savaş. Bitiş çizgini geçmek için her koşucu içindeki kendi gizli enerjisini aramalıydı.

Gerçekten bu yarışı bitirmek müthiş bir başarıdır! Saatler boyunca bitiş çizgisine her gelen koşucuyu çektim ve ilk cümlelerini duymak paha biçilemez bir andı. Eski gazeteci ruhum ortaya çıkmıştı. Bitişte yaşadıklarımı aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz:

Sevgili Uplifers okuyucuları, koşmak sadece koşmak değildir. Yarışa katılmak sadece kazanmak değildir. Bir kez daha gördüm ki dağlarda ve doğada olunca herkes birebir aynıdır.

Seneye Aladağlar Sky Trail yarışı tekrar yapılacak ve bu ilk güzel tecrübeden sonra daha fazla koşucunun katılma şansı olacak. Dediğim gibi bu çok zor bir yarış. Siz de şimdiden şehrin dışında antrenman yapmaya başlayın, kaydı kaçırmayın ve seneye Aladağlar’da koşmaya gelin!

Coraline Chapatte: İsviçreliyim ama neredeyse 10 senedir Türkiye'de oturup çalışıyorum. Neuchatel'de 4 sene ekonomi okudum. İsviçre'de doğan her çocuk bütün sporları küçük yaşta öğrenir. Bu yüzden spor hayatım çok yönlüydü ve çok erken yaşta sporcu beslenmesi, dinlemesi ve yaşam felsefesi gibi konular, her çocuk gibi bana da öğretildi. Mezun olduktan sonra dalmaya başladım ve çok hoşuma gitti. İsviçre'de üst düzey bir yöneticiyken her şeyi bırakıp dalmaya gittiğim Kaş'tan çok etkilenip Kaş'a yerleştim ve deniz rehberliği ve sualtı fotoğrafçılığı yaptım. 2011'de İstanbul'a taşındım. 2013 ve 2015 arasında birçok uzun mesafe (50 km ve 80 km) koşu yarışlarına katıldım. Her koşudan yeni şeyler öğrendim. Uzun koşularda kaçış noktası ve erteleme şansı yoktur. Başlarsınız ve bitirirsiniz. Bu, benim için yaşam felsefesi oldu. Ekim 2015 de “Likya Yolu Ultra Maratonu”na katılıp 6 günde 250 km koştum. Bu yolda tek başınadır herkes. Bu yolculuk sadece fiziksel değildir. Vücut ile başlar ama zihinle biter. Mayıs 2016 ilk triatlon yarışına katıldım ve 3. oldum. Dört ay sonra Eylül ayında Kuşadaşı'nda Türkiye Triatlon Şampiyonası'nda 30+ yaş kategorisinde üçüncülüğü kazandım ve Ekim ayında Antalya'da Gloria Ironman 70.3 yarışında 5. oldum. O kadar kısa bir sürede böyle sonuçlara ulaşmak disiplin, azim, sağlıklı ve dengeli bir beslenme ve iyi bir planlama ister. O dönemde istediğim sağlıklı tatlıyı bulamadığım için kendi keklerimi yaratmaya ve pişirmeye başladım; glütensiz ve rafine şekersiz "Cora'nın Kekleri” macerası bu şekilde başladı. Beş dil (Fransızca, Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca) konuşuyorum. Çeşitli konularda motivasyon seminerleri veriyor, şirketler için ve bireysel spor koçluğu yapıyor, koscora.com blogunda (Avrupa'nın en iyi 3 koşu blogu arasına seçildi) ve Türkiye'de ve İsviçre'de spor ve sağlıklı yaşam konularında yazılar yazıyor, sosyal medya danışmanlığı yapıyor ve ayrıca çeşitli dillerde tercümanlık yapıyorum. Eylül 2016'den itibaren Marmara Üniversitesi'nde Spor Psikolojisi ve Spor Yöneticiliği yüksek lisans yapıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale