Bu hafta size birazcık psikolojik sağlamlık kavramından bahsetmek istiyorum. Konu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak isterseniz de daha önce yarım bıraktığım yakın zamanda da tekrar çok beğenerek okumaya devam ettiğim Psikolojik Sağlamlık adlı kitabı sizlere de önermek isterim. Yazarı Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk.
Genellikle sağlamlık kelimesini duyduğumuz zaman güçlü olmak, dayanıklı olmak, sert olmak gibi kavramlar aklımıza gelir. Psikoloji işin içine girdiği zamanda bu kavramların yanında esnek olmak kavramı da karşımıza çoğu zaman çıkmaktadır.
Ancak insan, çevresel koşullara ve olaylara adapte olabilme ve roller geliştirme yeteneğine sahip bir canlıdır. Aynı zamanda çevresinde her türlü etkileşim sonucunda olaylara ve durumlara karşı tepki verme ve davranış sergileme yeteneğini kazanır ve sürekli olarak geliştirir. Anne karnından başlayarak öğrendiğimiz her duygu ve hisse karşı çeşitli tutum ve davranış yetenekleri kazanırız ve kazanmaya devam ederiz.
Dolayısıyla duyguları hangi şekillerde, düzeylerde, yaşama, ifade etme, kaçma ve korunma gibi durumları zaman içinde öğrenir ve geliştiririz. Yaşadığımız problemler de aslında burada başlar. Bu durumların hepsinin içerisinde yer alabiliriz. Kimi zaman yaşar, kimi zaman ifade edemez, kimi zaman kaçmaz, kimi zaman koruruz. Bunların hepsi öğrenme sürecimizin bir parçasıdır. Ancak uzunca bir zaman sadece bu yollardan birini öğrenir ve onunla ilerlemeye çalışırsak bu bizi olumsuz etkileyebilir. Duygularımızı öğrenmek, yaşamak ve geliştirmek istiyorsak bu süreçlerin hepsini zamanı içinde kullanmamız gerekir.
Genellikle çoğumuza öğretilen ya da gösterilen kaçma ve korunma durumlarıdır. Bu, en ilkel insanlık zamanından beri öğrendiğimiz temel bir yöntemdir. Özellikle de gelişen kişisel gelişim ve spiritüel yaşam kavramları ile birlikte pozitif ve negatif durum ve duygu tanımlamaları insanın gelişim ve psikolojik sağlamlık durumuna bakış açısını sekteye uğratabilmektedir. Çoğu yerde hızlı ve sadece pozitif ilişkilere özendirme, sorunlardan uzaklaşma, pozitif ortam ve çevrelere, sadece haz odaklı yaklaşıma özendirme gibi kavramlar karşımıza gelmektedir. Ancak insanın en önemli yeteneklerinden biri de sorunlar ve koşullar karşısında çözüm üretebilme veya koşullar karşısında hayatta kalabilme becerileridir.
İnsan için mutluluk, neşe, haz, tutku gibi duygular varsa acı, öfke, hayal kırıklığı, değersizlik, güvensizlik gibi pek çok duygu da vardır. Yaşadığı tüm duyguların içerisinde vakit geçirebilme ve bu duygular ile ne yapacağını öğrenebilme kapasitesi sonucunda insan gelişir ve ilerler. Bütün insanlık tarihi gelişimine baktığımızda gerçek gelişim ve sağlamlığın bu şekilde oluştuğunu ya da duygulara karşı yaşanan tepkiler olduğunu görebiliriz. Birey olarak kendi psikolojik sağlamlığımızı arttırmak istiyorsak aslında her türlü duygu ve durum içerisinde bulunabilmeyi, derinleşebilmeyi tabii ki yeri geldiğinde uzaklaşabilmeyi de öğrenmemiz gerekir. Her duygunun dozu, yeri, zamanı ve ifade şekli önemlidir, bunlardan sadece bazılarına bağımlı hale gelmemeniz ve hepimizin duygularıyla kucaklaşması onlarla derin ve uzun yolculuklar yapabilmesi dileğiyle…
Egzersiz
- Aklınıza gelen, en çok içinde olmaya çabaladığınız 3 duyguyu bir kağıda yazınız.
- Sonrasında karşısına aklınıza gelen, en çok kaçındığınız 3 duyguyu yazınız.
- Daha sonra her bir duyguyu düşünürken gözlerinizi kapatın ve burnunuzdan uzun nefes alıp ağzınızdan uzun bir şekilde verin. Bunu 10 nefes arka arkaya devam ettirin.
- Her bir duygu için tekrar egzersizi gerçekleştirmeye çalışın.
Ufak da olsa özellikle kaçındığınız duygularda kalabilme üzerine size yardımcı olacaktır.
Not: Bu egzersizi kaçındığınız duyguları hissettiğiniz anlar içerisinde de uygulamaya çalışabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Omurga duruşundan daha fazlası: Alışkanlıklar ve postür