X

Ağız ve diş bakımında dikkat edilmesi gerekenler

Ağız ve diş sağlığı denildiğinde akıllara ilk olarak estetik açıdan güzellik olgusu gelse de aslında, bütüncül sağlık için çok büyük etkiye sahip. Sağlıklı dişler ve diş etleri, yiyecekleri rahatça ısırıp çiğneyebilmemizin yanı sıra kelimeleri doğru telaffuz edebilmemizden güvenle gülümseyebilmemize kadar pek çok açıdan kritik rol sahibi. Çünkü ağız sağlığının bozulması yalnızca diş çürüklerine ya da diş eti hastalıklarına yol açmakla kalmaz; solunum yolu enfeksiyonlarına kadar pek çok rahatsızlığa da zemin hazırlayabilir.

Bu nedenle doğru bakım ürünlerini kullanmak, düzenli diş kontrollerini yaptırmak ve ağız sağlığına dair çoğu zaman göz ardı edilen bakım ipuçlarını takip etmek çok önemli. Yazımızın devamında ağız ve diş bakımına dair tüm merak edilenleri ve çok daha fazlasını bulabilirsiniz:

Diş eti bakımına özen gösterin

Ağız sağlığı yalnızca dil ve diş temizliğinden, ferah bir nefesten ibaret değil. Diş eti sağlığı da çok önemli. Çünkü diş etleri, diş köklerini koruyan ve ağız sağlığında kritik rol oynayan dokulardır. Diş etlerinin sağlıklı olması, dişlerin sağlam kalmasını ve enfeksiyonlardan korunmasını sağlar. Ancak birçok kişi, diş eti bakımını ihmal edebilir veya yanlış uygulamalarla diş etlerine zarar verebilir.

Diş fırçalarken sert hareketlerden, aşırı baskılardan ve aceleci uygulamalardan kaçınmak gerekir. Aksi halde sert fırçalamalar, diş eti çekilmelerine ve diş eti hassasiyetlerine yol açabilir. Yumuşak başlı diş fırçaları, sert uygulamaların önüne geçebilir. Öte yandan, düzenli diş taşı temizliği yaptırmak da diş etlerinin sağlığını korumak için kritik öneme sahip. Ne kadar düzenli diş fırçalasanız, diş ipi kullansanız ya da ağız suyu ile gargara yapsanız da özellikle dişlerin arka tarafında ulaşılamayan yerlerde yemek artıkları birikebilir ve bu durum hem diş eti kanamalarına hem de diş çürüklerine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle yılda en az bir kez diş hekimi kontrolüne gitmeniz ve diş taşı temizliği yaptırmanız çok önemli.

Ayrıca aşırı sıcak ve aşırı soğuk yiyecek-içecekler tüketmek de diş etlerini tahriş ederek zarar verebilir. Bu nedenle aşırı sıcak ve soğuk gıdalardan kaçınmanızda fayda var. Beslenmenin de diş etlerinin sağlığı için önemli bir faktör olduğunu unutmayın. Şekerli yiyeceklerden ve asitli içeceklerden kaçınmaya özen gösterin.

İdeal diş fırçasını bulun

Diş etlerinin zarar görmesini ve diş minesinin çizilmesini önlemek için sert başlıklı diş fırçalarını kullanmamak önemli. Peki ya ideal diş fırçası nasıl olmalı? Aslında bu konuda pek çok farklı fikir var. Manuel veya elektronik diş fırçalarını tercih edebilirsiniz. Elektronik diş fırçaları titreşimli hareket kabiliyetleri ve 360 derece döner başlıkları sayesinde derinlemesine bir temizlik imkanı sunabilir, bunun yanı sıra doğru kullanımla manuel diş fırçaları da etkili temizlik sağlayabilir.

Önemli olan hangi fırçayı tercih ettiğinizden ziyade, düzenli olarak ve doğru teknikle fırçalama yapmanızdır. İki dakika boyunca dairesel hareketlerle çok sert bastırmadan günde 2 kez dişlerinizi fırçalayabilirsiniz. Bilimsel araştırmalar, günde iki kez en az iki dakika diş fırçalamanın, kardiyovasküler hastalık geliştirme olasılığını azalttığına da dikkat çekiyor.

Ancak şunu da unutmayın eğer elektronik diş fırçası kullanacaksanız mutlaka düzenli olarak başlıklarını değiştirmeli, yedek diş fırçası başlığı ile rutinlerinize devam etmelisiniz. Aynı şekilde manuel diş fırçalarını da belli aralıklarla yenisiyle değiştirmelisiniz. Bu sıklık yaklaşık 3 ayda bir şeklinde olabilir.

Diş ipi kullanımını ihmal etmeyin

Diş ipi kullanımı, dişlerin arasında biriken plakların temizlenmesine yardımcı olur. Bu sayede hem ara yüz çürüklerinin oluşma riskini azaltabilir hem de diş etlerinizin sağlıklı kalmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca diş eti iltihaplanmalarının da önüne geçebilirsiniz. Özellikle diş teli kullanıyorsanız diş ipi kullanmanız daha önemli bir hal aldığından mutlaka ağız ve diş bakımı rutinlerinize eklemelisiniz. Bilimsel araştırmalar da hem ağız ve diş sağlığı hem bütüncül sağlık açısından diş ipi kullanımının önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Yürütülen bir çalışmada, yetersiz diş ipi kullanımının daha yüksek ölüm riskiyle ilişkili olduğu bulunmuş. Benzer bir başka araştırmada ise diş eti kullananların diş eti rahatsızlıkları geliştirme riskinin daha düşük olduğu sonucu elde edilmiş.

Ağız bakım suyu kullanın

Özel bakım suları ile ağız gargarası yapmak, hem kötü nefes kokusunu gidermek hem de diş eti rahatsızlıklarını önlemek için etkili bakım pratiklerinden biri. Hem ağız hem de diş hijyeni için düzenli olarak ağız gargara sularını kullanabilirsiniz. Çürükleri önlemeye yardımcı olan florür içeren ve alkolsüz formüller, ağız ve diş sağlığınızı korumanıza yardımcı olabilir.

Gerekli işlemleri yaptırın

Rutin diş kontrolleri ne yazık ki sağlık işlemlerinde en sık ihmal edilen bölümlerden biri olabilir. Oysa ki ne kadar erken müdahale edilirse olası daha kötü durumları önlemek o kadar kolay olabilir. Örneğin, çürümeye başlayan bir diş erken müdahalede dolgu ile kurtarılabilirken, ileriki aşamalarda kanal tedavisi ve hatta çekim işlemi gerekebilir. Bu nedenle düzenli olarak diş hekiminizi ziyaret edin ve gerekli müdahaleleri çok geçmeden yaptırın.

Sonuç olarak düzenli diş fırçalama ve diş ipi kullanımı, ağız ve diş bakımı rutininin temel taşlarını oluştursa da, ağız sağlığını korumak için bu adımların ötesine geçmek gerekir. Ağız gargaraları ile desteklemek, diş eti bakımına özen göstermek ve diş hekimi ziyaretlerini aksatmamak etkili bir ağız bakımının tamamlayıcı unsurları arasında.

İlginizi çekebilir: Diliniz bütünsel sağlığınız hakkında ne söylüyor?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur

Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?

İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.

Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale