Affirmations vs. iffirmations: Yüzeysel pozitiflik yerine olasılıkların kilidini açmak
“Ben çok güçlüyüm, olduğum halimle yeterliyim, bu işin üstesinden gelebilirim, çok zengin olabilirim, ben çok güzelim, ihtiyacım olan her şeye sahibim…” Bunları söylerken veya zihninizden geçirirken ne kadar inanıyorsunuz? Olumlamaların doğru ve etkili kullanıldığında gerçek bir gücü olduğu yadsınamaz bir gerçek olsa da kabul etmekte fayda var ki pek çok kişi için inandırıcı değiller. İnsanın gerçekten inanmadığı ve hatta içten içe reddettiği bir şeyi de hayatına çekmesi pek kolay değil. Hatta bu konuda travma konusunda uzman olan duygusal şifa koçu Karena Neukirchner, “kendinize gerçekten inanmadığınız bir şey söylüyorsanız, olumlamaların hayatınızda toksik pozitiflik olarak tezahür ettiğini görebilirsiniz” diyor. ‘Affirmations’ yani olumlamalar, güçlü ve faydalı birer araç olsalar da bazı insanlar için aynı etkiyi yaratmıyorlar. İşte tam da bu noktada karşımıza ‘iffirmations’ çıkıyor. Peki, ne demek bu ‘iffirmation’ ve olumlamalara iyi bir alternatif olabilir mi? Gelin, birlikte karar verelim.
“Iffirmation”: Ya … olursa, ne olur?
Iffirmation kavramının kökeni İngilizce’deki ‘if’ kelimesinden geliyor; yani durumlara bir ön koşul ekleyen küçük bir yardımcı olarak düşünebiliriz. Örneğin, “kendimi seviyorum, olduğum gibi kabul ediyorum” gibi bir olumlamanın yerine “kendimi olduğum gibi sever ve kabul edersem ne olur” demek veya “tüm zorlukları kolayca aşıyorum” yerine “tüm zorlukların üstesinden gelirsem ne olur” diye sormak, olumlamalar yerine ‘iffirmation’ kullanmanın örnekleri arasında.
Olumlamalar, normal şartlar altında bireyin öz sevgisini, içsel motivasyonunu ve genel iyi olma halini pekiştirse de, özellikle düşük özsaygısı olan kişilerde devamlı olumlu ifadelerin tekrarı bireyin içsel gerçekliğiyle çatışma yaşamasına ve negatif düşüncelerin güçlenmesine neden olabilir. Dolayısıyla bir olumlama gerçek hissettirmiyorsa, sahte geliyorsa, yüzeysel bir pozitiflik barındırıyorsa ya da kişinin daha kötü hissetmesine yol açıyorsa, en iyi alternatif ‘iffirmation’lar olabilir.
Bu yöntem sayesinde olumlu ifadeler aslında bir tür soru formatına dönüştürüldüğü için beyin olasılıklara daha açık hale gelebiliyor ve böylece daha az direnç gösteriyor. Böylelikle ‘iffirmation’lar ya da Türkçe bir karşılık bulmak istersek ‘eğerleme’ler:
- Zihinsel esnekliği artırmaya yardımcı oluyor.
- Pozitif düşünceyi teşvik ediyor.
- Gerçeklikten kopmamayı destekliyor.
- Öz-bilinç düzeyini ve genel farkındalığı artırıyor.
- Farklı olasılıkları değerlendirme fırsatı sunuyor.
- Hedeflere/beklentilere ulaşmanın olası yollarını değerlendirme şansı veriyor.
- Ve tabii ki en önemlisi, bireyin mevcut duygu ve düşüncelerini yok saymayan, daha az dirençli bir yol sunuyor.
Dolayısıyla, ‘eğerlemeler’ kendine güvenmekte ve inanmakta güçlük çeken, öz inancı zayıf olan ve/veya olumlamalardan beklenen faydayı göremeyen kişiler için en güçlü alternatifler olarak karşımıza çıkıyor. Iffirmation’ları olumlu ve olumsuz söylemler arasında nötr bir değerlendirme olarak da görebiliriz.
Örneğin; yaygın kullanılan olumlamalardan biri olan ‘yeterince iyiyim’ pozitiflik ekseninde artıya doğru giden sağ tarafta ise ‘yeterli değilim’ eksenin en solunda olabilir, ‘yeterince iyi olsam ne olur’ ya da ‘ya yeterince iyi olursam’ gibi bir ifade ise bu eksenin tam ortasında yer alabilir. Bu sayede birey kendisine aslında bir soru yöneltmiş olacağı için zihni de cevapları bulmak için harekete geçecektir.
Eğer siz de olumlamalardan yeteri kadar fayda göremediğinizi düşünüyorsanız ya da içten içe inanmadığınız birtakım olumlu söylemleri dile getirmeyi gülünç ya da sahte buluyorsanız, belki olumlamaları ‘eğerleme’lerle değiştirmeyi deneyebilirsiniz.
‘Iffirmation’lar nasıl uygulanır?
Olumlamalardan iffirmationlara geçmek veya hiç olumlama tekniğini kullanmadıysanız doğrudan iffirmation ile başlamak belki başlarda zorlu görünebilir, ancak birkaç basit ve etkili adımla kolayca uygulayabilirsiniz. İşte takip edebileceğiniz adımlar:
1. Mevcut düşünce ve inançlarınızı gözlemleyin
Kendinize düzenli olarak söylediğiniz olumsuz ifadeleri veya olumsuz inançlarınızı tespit edin. Bu sayede kendi içsel diyaloglarınızın farkına varabilir, en sık tekrarladığınız düşünce söylemlerinizi not alabilirsiniz.
2. Olumsuz ifadelerinizi belirleyin
Ne sıklıkla olumsuz ifadeleri tekrarladığınızı ve neleri sıkça dile getirdiğinizi fark edin. Örneğin, yeterince iyi değilim, asla mutlu olamıyorum, hep başarısız oluyorum ve benzeri olumsuz söylemlerle kendinizi nasıl sınırlandırıyorsunuz, bunları belirleyin.
3. Olumsuz söylemlerinizi soru formatlarına dönüştürün
Belirlediğiniz her olumsuz ifadeyi, ‘ne olur’ eklemesi ile daha olumlu yapıda bir soruya dönüştürün. Örneğin, eğer kendinizi en sık sınırlandırdığınız olumsuz ifade ‘yeterince iyi değilim’ ise, bunu ‘ben yeterince iyi olursam ne olur’ şeklinde iffirmation kalıbına çevirin. Bunu fark ettiğiniz her olumsuz söylem için deneyin.
4. ‘Iffirmation’ları günlük rutinlerinize entegre edin
Belirlediğiniz iffirmations’ları günlük rutininize dahil edin. Sabahları kalktığınızda, meditasyon yaparken veya günlük yapılacaklar listenizi hazırlarken bu iffirmations’ları kendinize hatırlatın. Hayatınızın içinde ne kadar yer verirseniz, o kadar kolay ve sık kullanabilir, olumsuz düşünce yapınızı kırabilirsiniz.
Iffirmations oluştururken, olumlu değişikliklere açık olmanın önemini unutmayın. Bu süreç, kişisel gelişiminizde önemli bir adım olabilir ve sizi daha olumlu bir bakış açısına yönlendirebilir. Sevdiğiniz, güvendiğiniz kişilerle de ‘iffirmation’larınızı paylaşabilirsiniz veya olumlu soru cümlelerinizi her gün bir kağıda, deftere yazarak bu alışkanlığınızı pekiştirebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Hayatınızı daha huzurlu ve mutlu yaşamanızı sağlayacak 52 pozitif olumlama