Affetmeli mi affetmemeli mi: Barış çubuğu uzatmadan önce sormanız gereken 4 soru
“Affetmek büyüklüktür.” Çocukluğumuzdan beri duyduğumuz bir cümle bu, değil mi? Çoğu zaman sorgulamadığımız, öyle söylendiği için kabul ettiğimiz bir inanış biçimi. Peki affetmek gerçekten büyüklük müdür?
İnsan dünya gezegeni üzerindeki en sosyal varlık. Sürekli diğer insanlarla iletişim halindeyiz ve kaliteli sosyal bağlara sahip olmak mutluluğumuz için son derece önemli. Peki ilişkilerde işler her zaman güllük gülistanlık mı? “Hayır” dediğini duyar gibiyim. Aile, partner, iş, arkadaşlık gibi her tür ilişkimizde bazen işler “yolunda” gitmeyebiliyor; kırabiliyor, kırılabiliyoruz. Bizi kıranlar bazen çok yakınımızdaki kişiler de olabiliyor ve kırgınlığımızı bize ince ince fısıldayan iç sesimiz, bu kırgınlık tamir edilmediğinde büyük çığlıklara dönüşebiliyor.
Affetmek neden önemli?
Bilim affetmenin bize iyi geldiğini gösteriyor. Çünkü affetmediğimiz her an, o durum içimizde öfke, hoşnutsuzluk ve tahammülsüzlük gibi olumsuz duygu durumlarını tetikleyerek bizi strese sokuyor. Uzun süre kin tuttuğumuzda bu durum psikolojik bir ağırlık haline gelebiliyor. Öte yandan affedici insanların daha az fiziksel ve zihinsel problemleri var. Laboratuvar çalışmaları affetme ve iyi oluş hali arasındaki ilişkiyi destekliyor. Affedebilmek psikolojik ve fiziksel sağlığımıza iyi gelen bir şey… Peki affetmek bazen neden bu kadar zor? Affetmenin gerçek anlamını bilmiyor olabilir miyiz?
Affetmek nedir, ne değildir?
İlişkilerimizde ihanet, güven ihlalleri, psikolojik ya da fiziksel anlamda düşmanca tavırlar meydana geldiğinde kırılırız. Bu kırgınlıkların sonucunda öfke, intikam, misilleme duyguları gelişebilir. Bu çok doğaldır, çünkü insan içinde yaşadığı toplum kuralları ihlal edildiğinde “cezalandırma” güdüsüne sahiptir.
Affetme aslında karşı tarafa “bana karşı bir suç işlediğinin farkındayım, ama senden intikam almayacağım, seni cezalandırmayacağım” deme biçimidir. Affetmek işlenen suçu yok saymak, rasyonelleştirmek, hoş ya da haklı görmek, suçu unutmak değildir. Barışmayla veya ilişkiyi tazelemeyle sonuçlanan bir süreç olmak zorunda da değildir. Affetmek çoğunlukla bu unsurlarla ilişkilendirildiği için bize zor gelir. Başka bir deyişle sınır çizip tekrar görmek istemediğimiz birini, bir daha iletişim kurmayacak olsak bile affedebiliriz.
İlişkiyi yeniden inşa etmeli mi?
Bazı ilişkilerimizi kırgınlıklar sonucunda kestirip atmak kolay olsa da bazıları bize zor gelir ve kafamızda sürekli şu soru tekrar eder: “Yaptıklarına rağmen barışmalı mıyım, onun yanında olmalı mıyım?” İlişkilerde birden fazla parametre olduğu için elbette bu sorunun tek bir cevabı olamaz. Ancak aşağıdaki soruları yanıtlamak bu sorunun cevabıyla ilgili netleşmene yardım edecektir.
Açık iletişim kurduk mu?
“Bu kırgınlık yaratan olay gerçekleştiğinde kırgınlığımı net bir şekilde dile getirdim mi?” Bu en önemli sorulardan biri, çünkü çoğu zaman “dağ dağa küsmüş, dağın haberi olmamış” tarzında kırgınlıklar yaşanıyor. Böyle olduğunda “beni kırdığını nasıl anlamaz!?” gibi düşünüyor olabiliriz ancak hepimizin yetişme tarzları, iletişim şekilleri ve hayat deneyimleri farklı olduğu için anlamıyor olabileceğini her zaman göz önünde bulundurmamız gerekir. Açıkça kendimizi ifade etmediysek ilişkinin kaderini belirlemek için bunu yapmamız gerekir.
Bu kişi beni yükseltiyor mu, yoksa alma-verme dengesi olmayan bir ilişki içinde miyiz?
İnsanlar ilişkilerinde yüksek tatmin, bağlılık ve psikolojik yakınlık deneyimlediklerinde daha kolay affederler. Affetmekte zorlanmanın sebebi ilişkideki tatminsizliğin olabilir mi? Bu ilişkinin, her iki tarafı da tatmin eden bir ilişkiye dönüşme şansı var mı? Cevabın ilişkinin kaderiyle ilgili sana büyük bir ipucu verecektir.
Bu kırgınlık ve yaşadığımız olay bana ne öğretmiş olabilir?
Acaba kendimle ve ilişki kurarken takındığım tavırla ilgili değiştirmem ya da törpülemem gereken şeyler var mı? Belki de kendimde değiştirmem gereken, dengeli olmayan taraflar vardır. Bu olaya dışarıdan bir göz olarak bakıp, her iki tarafı da değerlendirdiğinde neler görüyorsun?
Kırıldığım kişi etkili bir özür diledi mi?
“Beni kıran kişinin bu konuyla ilgili herhangi bir özür dilemeden, gönlümü almadan hayatımda olması, onunla iletişim kurduğumda bana ne hissettirecek?” Gönül alma işlenen kabahatin tüm sorumluluğunu almayı ve bununla gelen pişmanlık, utanç hisleriyle beraber cezayı kabul etmeyi gerektirir. Kırıldığımız kişi bu sorumluluğu almadığında ilişkiye devam etmek zorlaşır.
İşlenen suç daha az kasıtlı, daha az zarar verici, daha az tehlikeli olduğunda ve etkili bir özür dilendiğinde karşımızdakini affetmek daha kolaydır. İlişkileri yeniden inşa etmek içinse samimi bir gönül alma en önemli gerekliliktir. Evet, affetmek büyüklüktür ama gönül almak da EN AZ affetmek kadar önemlidir. İlişkilerde sorumluluk her zaman karşılıklıdır.
Tüm bunların ışığında kırıldığın kişiyi affetme, sınır koyma ya da ilişkini yeniden inşa etme ve kendinle ilgili değiştirmen gereken yönlere el atma konularında kafanda yeni düşünceler oluştuysa durma bir adım at. Zihnini meşgul eden olumsuz düşüncelerin attığın adımlarla hafifleyeceğini göreceksin.
Sevgilerimle…
İlginizi çekebilir: Koşulsuz sevgi mitine veda vakti: Sevginizi güçlendirmek için neler yapabilirsiniz?