X

Sürekli yorgun hissetmenizin nedeni: Adrenal yorgunluk nedir?

Yeterince uyumanıza rağmen kendinizi sürekli yorgun mu hissediyorsunuz? Canınız sık sık tuzlu yiyecekler mi çekiyor? Hatta belki bunlarla ilgili birkaç kez doktora gittiniz ancak kimse durumunuzun altında tıbbi bir neden bulamadı… Bir naturopatik (hastalıkların ilaçsız; diyet kontrolü, egzersiz ve masaj gibi tekniklerle de başarılı bir şekilde tedavi edilebileceği teorisine dayanan bir alternatif tıp sistemi) veya tamamlayıcı tıp uzmanı size, yaşadığınız tüm bu şikayetlerin, adrenal yorgunlukla ilgili olduğunu söyleyebilir. Yine de adrenal yorgunluğu tanımlayan herhangi bir bilimsel kanıt yok, bu nedenle geleneksel tıp doktorlarının çoğu, bu durumun gerçek olmadığını düşünüyor.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Adrenal yorgunluk nedir?

Adrenal yorgunluk” terimi, 1998 yılında bir natüropat ve alternatif tıp uzmanı olan Dr. James Wilson tarafından icat edildi. Wilson, adrenal yorgunluğu “böbreküstü bezleri gerekli düzeyin altında çalıştığında ortaya çıkan bir grup belirti ve semptom” olarak tanımlıyor. Ve genellikle yoğun stresle ilişkili olduğunu; bronşit, grip veya zatürre gibi kronik enfeksiyonları takip ettiğini söylüyor.

Wilson ayrıca adrenal yorgunluk yaşayan kişilerin herhangi bir fiziksel hastalık belirtisi göstermeyebileceğini, ancak yine de uykuyla geçmeyen bir yorgunluk hissedebileceklerini ve canlarının tuzlu atıştırmalıklar isteyebileceğini belirtiyor.

Peki ama neden? Adrenal yorgunluğun arkasındaki teori ne? Vücudunuzun bağışıklık sistemi, stres altındayken hızlanarak yanıt verir. Böbreklerinizin üzerinde bulunan adrenal bezleriniz strese, “kortizol” ve “adrenalin” gibi hormonlar salgılayarak tepki gösterir. Bu hormonlar, “savaş ya da kaç” tepkisinin bir parçasıdır. Kan basıncını ve kalp atış hızını artırırlar.

Teoriye göre, uzun süre stres yaşarsanız adrenal bezleriniz sürekli kortizol üretiminden yanar. Böylece adrenal yorgunluk ortaya çıkar. Yukarıda da kısaca belirttiğimiz gibi, henüz adrenal yorgunluk için onaylanmış bir test yoktur. Kan testleri adrenal üretiminde düşüş tespit edemez. Bununla birlikte, sağlıklı adrenal fonksiyon için önerilen tedaviler şeker, kafein ve sağlıksız atıştırmalıklar bakımından düşük bir diyet ve vitamin- mineral içeren “hedefli besin takviyesi” dir:

  • B5, B6 ve B12 vitaminleri
  • C vitamini
  • Magnezyum

Adrenal yorgunluk, bir efsane mi?

Henüz, adrenal yorgunluğu destekleyecek bir bilim yok. Dünyanın en büyük endokrinolog topluluğu olan Endocrine Society, adrenal yorgunluğun gerçek bir hastalık olmadığını açıkça söylüyor. Ve adrenal yorgunluğun semptomlarının çok genel olduğunu, birçok hastalık veya duruma (depresyon, uyku apnesi, fibromiyalji, hipotiroidizm veya diğer birçok durum) uyabileceğini veya günlük yaşamdan kaynaklanabileceğini belirtiyor. Hatta bazı tedavilerin tehlikeli olabileceğini de ekliyor. Diyetinizi iyileştirmek, hangi rahatsızlığınız olursa olsun, kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar, ancak ihtiyacınız yokken tanımlanamayan takviyeler almak, adrenal bezlerinizin çalışmamasına neden olabilir, diye uyarıyor.

Adrenal yorgunluk belirtileri

Alternatif tıp uzmanları, adrenal yorgunluk belirtilerinin aşağıdakileri içerebileceğini düşünüyor:

  • Yorgunluk
  • Uykuya dalmakta ve uyanmakta zorluk
  • Tuz ve şeker isteği
  • Açıklanamayan kilo kaybı
  • Kafein gibi uyarıcılara güvenme
  • Spesifik olmayan sindirim problemleri

Yukarıdaki semptomların tamamı, nispeten genel olsa da gerçekten bir tür hastalığa işaret edebilir. Bununla birlikte, semptomların çoğu, yoğun bir yaşam ve uykusuzluktan, kötü beslenmeden veya yüksek stres seviyelerinden de kaynaklanabilir. Adrenal yorgunluğun var olduğuna inanan uzmanlara göre, uzun süreli stres adrenal bezlerin yorulmasına ve vücudun taleplerine ayak uyduramamasına neden olur.

Adrenal yorgunluk nasıl geçer?

Bazı kaynaklar, adrenal yorgunluk için özel bir diyet önerir. Diyet içerisinde yüksek proteinli gıdalar veya takviyeler yer alır. Bu durumu çevreleyen kanıt eksikliği göz önüne alındığında, eğer varsa, diyetin hangi rolü üstlenmesi gerektiğini veya takviyelerin iyi bir fikir olup olmadığını kesin olarak söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte, dengeli beslenme doğal olarak bağışıklık sisteminizi, esenlik duygunuzu ve genel sağlığınızı geliştirecektir. Dengeli bir diyet benimsemek, genel sağlık için önemli bir anahtardır ve adrenal yorgunluğa atfedilen semptomların çoğunu önlemeye yardımcı olabilir.

Yaşadığı belirtilerden endişe duyan herkes, tavsiye için mutlaka doktora görünmelidir. Sağlık sorunlarıyla ilgili herhangi bir büyük diyet değişikliği yapmadan önce de bir doktora danışmak oldukça önemlidir.

Adrenal yorgunluk yaşadığı düşünülen kişilere, daha iyi hissetmeleri için ayrıca aşağıdaki yaşam alışkanlıkları tavsiye edilir:

  • İyi ve kaliteli uyku: Yoğun ve stresli geçen bir günün içindeyken, meditasyon ya da kısa yürüyüşler gibi uygulamalarla stresi azaltın. Doğru saatlerde uyuduğunuzdan emin olun. Gevşemeye ihtiyacınız varsa papatya çayı gibi doğal yatıştırıcılardan yardım alın.
  • Sınırlı kafein tüketimi: Adrenal yorgunluğa inanan uzmanlara göre, adrenal bezleriniz yorgunsa, doğal olarak yenilenmelerine izin vermelisiniz. Kafein anlık olarak sizi yükseltir ama sonra aşağı düşürür. Bu alışkanlığı bırakmak zor olsa da sınırlayarak enerjinizi daha iyi koruyabilirsiniz.
  • Sağlıklı ve dengeli beslenme: Açlık doğal olarak adrenal bezlere stres hormonları salması için sinyal verdiğinden, öğün atlamayın veya çok uzun süre kendinizi aç bırakmayın. Öğünlerinizde sağlıklı ve besleyici öğelere yer verin.
  • Egzersiz rutini: Kendinizi yorgun hissediyorsanız, egzersiz rutininizi değiştirmeyi düşünün. Bazı insanlar egzersiz yaptıktan sonra kendilerini harika hissederler. Eğer siz de böyle hissediyorsanız, buna bağlı kalın. Ancak egzersiz yaparak kendinizi bitkin hissediyorsanız rahatlatıcı yürüyüşler, yoga veya sizi tüketmek yerine şarj eden herhangi farklı bir egzersizi deneyin. Nasıl hissettiğinizi gözlemlemeye devam edin.
  • Hedeflenen takviyeler: Adrenal yorgunluğu savunan alternatif tıp uzmanlarına göre, adrenal bezler optimum işlev için sürekli olarak B kompleks vitaminleri ve C vitamini kaynağına ihtiyaç duyar. Onarım için, adrenallerinizi bu kaynaklarla beslemek, onların iyileşmesine yardımcı olur ve sürekli bir enerji artışı sağlar.

Teşhis edilebilen tanımlı bir hastalık: Adrenal yetmezlik nedir?

Adrenal yorgunluğun aksine, bu, teşhis edilebilen tanınmış bir hastalıktır. Bu durumun iki şekli vardır ve her ikisi de adrenal bezlerdeki kortizol hormonunu yeterince üretememeleriyle sonuçlanan hasar veya sorunlardan kaynaklanır. Her iki formun semptomları arasında kronik yorgunluk, iştah kaybı, kas zayıflığı, kilo kaybı ve mide ağrısı bulunur. Ayrıca mide bulantısı, kusma, düşük tansiyon, ishal, depresyon veya ciltte koyulaşma da olabilir. Adrenal yetmezlik kortizol seviyelerinin çok düşük olup olmadığını kontrol eden bir kan testi ile teşhis edilir.

Doğru teşhis çok önemli

Adrenal yorgunluk, bilim tarafından desteklenmediği için bu durum vücudunuzda neler olup bittiğini tam olarak açıklamaz. Bu da yanlış teşhise, kötü tedaviye ve hoş olmayan yan etkilere yol açabilir. Daha da önemlisi, adrenal yorgunluk teşhisi, vücudunuzda olup biten başka bir şeyi potansiyel olarak maskeleyebilir. Sorunu teşhis edip tedaviye başlamadan önce, doktorların hastalık öyküsünün tüm ayrıntılarını toplaması ve testler yapması gerekir.

Eğer adrenal yorgunluk yaşadığınızı düşünüyorsanız bir endokrinoloğa sevk için aile doktorunuza danışın. Herhangi bir adrenal sorunun semptomları spesifik olmayabilir. Sağlığınızı korumak için semptomlarınıza neden olan farklı bir tıbbi durum olup olmadığını anlamak son derece önemlidir.

Kaynaklar: webmd, health.clevelandclinic.org, womenshealthnetwork, medicalnewstoday

İlginizi çekebilir: Fiziksel yorgunluğun sebepleri ve yorgunluk hissini azaltmanın yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale