X

Adet gecikmesi nedenleri, belirtileri ve tedavisi

Adet gecikmesi, özellikle bir kadın düzenli adet görmeye alışmışsa veya beklenmedik bir hamilelikten endişeleniyorsa, stresli ve endişe verici olabilir. Yine de her kadının hayatının belli bir döneminde, birçok farklı sebebe bağlı olarak bu sorunu yaşayabileceğini unutmamak gerek. Hamile değilken adet gecikmesi sorunu yaşıyorsanız, bu durumun nedeni hormonal dengesizliklerden ciddi tıbbi durumlara kadar değişebilir.

Ayrıca bir kadının hayatında, adetinin düzensiz olmasının normal olduğu iki dönem vardır: Adet olmaya ilk başladığı zaman ve menopoza girdiği dönem. Vücudunuz bir geçiş sürecinden geçerken, normal adet döngünüz düzensiz hale gelebilir.

Adet gecikmesi hakkında merak ettiğiniz sorulara yanıt bulmak için okumaya devam edin.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Adet gecikmesi nedir?

Menstrüel döngünüzü etkileyen bilinen bir durumunuz yoksa, normal döngünüze bağlı olarak son adetinizden yaklaşık olarak 21- 35 gün sonra adetiniz başlamalıdır. Normal adet döngünüz 28 gün ise ve 29. günde hala adet görmediyseniz, adetiniz gecikmiş olarak kabul edilebilir. Aynı şekilde adet döngünüz 32 gün ise ve 33. günde hala adet görmediyseniz bu da adet gecikmesi yaşadığınız anlamına gelebilir.

Aydan aya, adet döngüsünde çeşitli nedenlerle farklılıklar ortaya çıkabilir. 6 hafta kanamasız kaldıktan sonra, adet gecikmesi yaşadığınızı düşünebilirsiniz. Temel yaşam tarzı değişikliklerinden kronik sağlık koşullarına kadar birçok etmen, döngünüzü geciktirebilir.

Adet gecikmesi nedenleri

Yukarıda da belirttiğimiz gibi adet gecikmesi nedenleri, çok çeşitli olabilir. Bazı kadınlar mevsim geçişlerinde, adet döngülerinde değişiklikler yaşayabilir; bazıları yoğun strese maruz kaldıklarında benzer bir durum geliştirebilir. Bu noktada çoğu kişi 10 günlük adet gecikmesi veya 1 ay adet gecikmesi normal mi gibi soruları merak etmekte. Adet gecikmesi yaşandığında akla gelen ilk durumlardan biri de hamilelik ihtimalidir. Bundan şüpheleniyorsanız mutlaka doktorunuza başvurun. Eğer hamile değilken adet gecikmesi yaşıyorsanız altında yatan bir problem olup olmadığının anlaşılabilmesi için doktorunuz size bazı tetkikler yapacaktır. Düzenli adet döngüsü, bir sağlık göstergesi olduğu için adet gecikmesi sorunu yaşanması durumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Olası adet gecikmesi nedenleri ise şu başlıklar altında sıralanabilir:

Stres

Adet gecikmesi nedenleri arasında sayılabilecek durumlardan bir tanesi yoğun strese maruz kalınması olarak bilinir. Bu nedenle çoğu kişi “Stresten adet gecikmesi kaç gün olur” merak etmekte. Vücudunuzun stres-tepki sistemi, beynin hipotalamus adı verilen bir bölümü tarafından yönetilir. Günümüzde artık hayatınızı tehdit eden bir saldırıdan kaçmanız gerekmese de, vücudunuz hala sanki böyle bir durum varmış gibi tepki verecek şekilde yapılandırılmıştır. Stres seviyeniz zirveye ulaştığında, beyniniz endokrin sisteminize vücudunuzu “savaş ya da kaç” modunu açan hormonlarla doldurmasını söyler. Bu hormonlar, üreme sisteminizinkiler de dahil olmak üzere, olası bir tehditten kaçmak için gerekli olmayan tüm işlevleri bastırır. Dolayısıyla çok fazla stres altındaysanız, vücudunuz “savaş ya da kaç” modunu açabilir; bu da yumurtlamayı geçici olarak durdurabilir. Yumurtlama eksikliği de sonuçta adetinizi geciktirebilir.

Ani kilo vermek veya almak

Vücut kütlesindeki ciddi değişiklikler, adet döneminin zamanlamasını bozabilir. Örneğin, vücut yağındaki aşırı artış veya azalma, adetinizin gecikmesine veya tamamen durmasına neden olan hormonal bir dengesizliğe yol açabilir. İlaveten; şiddetli kalori kısıtlaması, beyninizin endokrin sisteminizle iletişimde olan ve üreme hormonlarının üretilmesi için talimatlar veren bölümünü etkileyebilir. Bu iletişim kanalı bozulduğunda, hormonların etkisinden çıkabilir.

Antrenman yoğunluğunu ve temposunu artırmak

Yorucu bir egzersiz programı da adet gecikmesi nedenleri arasında sayılabilir. Bu durum, günde birkaç saat antrenman yapanlarda yaygın olarak görülebilir. Nedeni, kasıtlı olsun ya da olmasın, aldığınızdan çok daha fazla kalori yakıyor olmanızdır. Çok fazla kalori yaktığınızda, vücudunuz tüm sistemlerini çalışır durumda tutmak için yeterli enerjiyi bulamayabilir. Daha yorucu egzersizler, adetinizi etkileyebilecek hormon salınımını artırabilir. Eğer adet gecikmesinin altında yatan neden bu ise antrenman yoğunluğunu azalttığınız veya kalori alımınızı artırdığınızda, adet döngünüz normale dönebilir.

Polikistik over sendromu

Polikistik Over Sendromu (PCOS), üreme hormonlarının dengesizliğinden kaynaklanan bir dizi semptom olarak tanımlanabilir. PCOS’lu birçok kişi düzenli olarak yumurtlamaz. Sonuç olarak, adet dönemlerinizde şu belirtileri yaşayabilirsiniz:

  • Standart dönemlerden daha hafif veya daha ağır geçirmek,
  • Tutarsız zamanlarda adet olmak,
  • Tamamen adet görmemek.

Diğer PCOS semptomları ise şunları içerebilir:

  • Artan yüz ve vücut tüyleri,
  • Yüz ve vücutta sivilce,
  • Saçlarda seyrekleşme,
  • Kilo alamama veya kilo verememe,
  • Genellikle boyun kırışıklıklarında, kasıklarda ve göğüslerin altında koyu renkli cilt lekeleri.

Doğum kontrol hapı kullanmak

Doğum kontrol hapı kullanımı, adet döngüsünü düzenlediği için çoğu insan doktor önerisiyle hap kullanımını tercih edebilir. Bununla birlikte, doğum kontrol hapları özellikle kullanımın ilk birkaç ayında bazen tam tersi bir etkiye sahip olabilir. Benzer şekilde, hapı almayı bıraktığınızda da adet döngünüzün normale dönmesi birkaç ayı bulabilir. Vücudunuz temel hormon seviyelerine döndüğünde, birkaç ay boyunca adet görmeyebilirsiniz. Başka bir hormonal doğum kontrol yöntemi kullanıyorsanız da bir süre adet gecikmesi sorunu yaşayabilirsiniz.

Menopoz öncesi dönemde olmak

Adet gecikmesi nedenleri arasında sayabileceğimiz bir diğer durum da perimenopoz, yani menopoz öncesi dönemde olmak. Perimenopoz genellikle 40’lı yaşların ortalarından sonlarına kadar olan dönemde başlar. Adet döneminiz tamamen durana dek, birkaç yıl boyunca sürebilir. Çoğu birey için adet gecikmesi yaşanan dönemler, perimenopozun ilk belirtisidir. Bu dönemde 1 aylık bir adet dönemi atlanabilir ve sonraki 3 ay boyunca tekrar adet görülebilir. Veya 3 ay üst üste adetiniz gecikebilir; beklenmedik bir şekilde, alıştığınızdan daha hafif veya daha ağır bir döngü geçirdiğinizi fark edebilirsiniz.

Erken menopoz

Erken menopoz, yaklaşık 40 yaşına gelmeden yumurtalıklarınız çalışmayı bıraktığında ortaya çıkar. Bu durumda, yumurtalıklarınız gerektiği gibi çalışmaz ve östrojen içeren çok hormonların üretimini durdurur. Östrojen seviyeleriniz tüm zamanların en düşük seviyelerine düştüğünde, menopoz semptomlarını yaşamaya başlayabilirsiniz. Adet gecikmesi, erken menopozun bir işareti olabilir. Bununla birlikte şu belirtileri de yaşayabilirsiniz:

  • Sıcak basması
  • Gece terlemeleri
  • Uyku problemi

Erken menopozun diğer belirtileri ise şunlardır:

  • Vajinal kuruluk
  • Hamile kalamamak
  • Cinsel isteğin azalması
  • Duygudurum bozukluğu veya ruh hali değişiklikleri

Tiroid rahatsızlığı

Tiroid, adet döngüsü de dahil olmak üzere vücudunuzdaki birçok aktiviteyi düzenlemeye yardımcı olan hormonlar üreten ve boynunuzda bulunan kelebek şeklinde bir bezdir. Hipotiroidizm ve hipertiroidizm de dahil olmak üzere birkaç yaygın tiroid problemi olduğunu biliyoruz. Hem hipotiroidizm hem de hipertiroidizm adet gecikmesi nedenleri arasında olabilir. Hipertiroidinin adet gecikmesine neden olma olasılığı daha yüksektir. Bu rahatsızlık nedeniyle bazen birkaç ay boyunca adet görmeyebilirsiniz.

Tiroid sorunlarının diğer belirtileri şunlardır:

  • Kalp çarpıntısı
  • İştah değişiklikleri
  • Açıklanamayan kilo değişiklikleri
  • Sinirlilik veya endişe hali
  • Hafif el titremeleri
  • Tükenmişlik
  • Saç sağlığında değişiklikler
  • Uyku problemi

Kronik sağlık problemleri

Bazı kronik sağlık problemleri, özellikle çölyak hastalığı ve diyabet, bazen adet düzensizlikleri ile ilişkili olabilir. Çölyak hastalığı, sindirim sisteminizi etkileyen otoimmün bir hastalıktır. Çölyak hastalığı olan kişiler glüten yediğinde, bağışıklık sistemleri ince bağırsağın dışına saldırarak tepki verebilir. İnce bağırsak hasar gördüğünde, vücudun besinleri emme yeteneği bozulabilir. Bu, normal hormon üretimini etkileyen, adet gecikmesine ve diğer adet düzensizliklerine yol açan yetersiz beslenmeye yol açabilir. Tip 1 ve tip 2 diyabetliler de nadir durumlarda adet gecikmesi yaşayabilir.

Hamilelik

Adet gecikmesi nedenleri arasında ilk düşünülen ihtimallerden biri hamileliktir. Eğer hamile kalma ihtimaliniz varsa ve adetleriniz genellikle düzenliyse, hamilelik testi yaptırmanın zamanı gelmiş olabilir. Bunu adetinizin başlaması gereken tarihten yaklaşık 1 hafta sonra yapabilirsiniz. Testi çok erken yapmak, hamile olsanız bile testin negatif çıkmasına neden olabilir, çünkü testin idrardan hamilelik hormonunu algılaması için çok erkendir.

Adetleriniz genellikle düzensizse, hamilelik testi yapmak için doğru zamanı bulmak daha zor olabilir. Birkaç hafta boyunca birkaç test yaptırmak veya emin olmak için bir sağlık uzmanıyla konuşmak isteyebilirsiniz. Hamileliğin diğer erken belirtileri şunlardır:

  • Hassas, ağrılı ve/veya şişmiş göğüsler
  • Mide bulantısı ya da kusma
  • Tükenmişlik
  • Uyku isteği

Eğer siz de düzenli olarak adet gecikmesi yaşıyorsanız nedenini belirlemek için mutlaka doktorunuzdan randevu alın.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

İlginizi çekebilir: Menstrual döngünüzle uyumlanın: Adet döngüsünün her evresine uygun sağlıklı yaşam rehberi

Kaynaklar: 1, 2.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?

İlgili Makale